Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '13

 
Kategori
İstanbul
 

Son Taksim olayları

Son Taksim olayları
 

Kendi açımdan objektif bir analiz ve yorum yapmaya çalışacağım. 

Taksimde topçu kışlası yapılması fikrini pek benimseyemedim. Evet, bunun lehinde de pek çok şey söylenebilir, yazılabilir ama Taksim’in bence daha çok ihtiyacı olan şey boş alanlar, daha çok boş alanlar. Bakın yeşil bile demedim, tabii ki yeşil olursa, koruluklar olursa, çiçekler, göletler olursa daha da iyi olur.

Ben demokrasiye inanan bir insanım. Seçilmiş hükümetlerin, belediyelerin kararlarına saygı gösterilmesi gerektiğine inanırım. Seçilmiş hükümetlerin ve her türlü kişi ve organların sadece yine seçimle bulundukları mevkiden uzaklaştırılabilmelerine sadece sözde değil özde de inanan biriyim. Ama,  “ben yüzde 51 im, geri kalan %49 un fikrini kaale almam” görüşünün yüzde yüz yanlış olduğuna da inanıyorum. Hele Istanbul gibi bir şehirde, eğer yüzde yüz zaruret yoksa, değil %49, şehirlilerin  % 20sini bile çok rahatsız edecek projelerin yapılmaması gerektiğine inanıyorum.

Son Taksim olayları hepimizi üzdü. Ama belki memleket için uzun vadede bazı kazanımlar edinmemize yaradı. Belki böyle böyle demokrasiyi öğreneceğiz. Polisin ağaç kestirmeyeceğiz diye nöbet tutanlara müdahalesi bence yanlıştı. Tazyikli su, biber gazı gibi aşırı güç kullanımları bence yanlıştı. Protestucular açıkca ve ağır biçimde tahrik edildiler. Buna hiç gerek yoktu. Açıkca ve kesin olarak söylüyorum, hata idi.

Protestocular ve daha sonra onlara ya fiilen taksime giderek veya sokağa çıkarak destek verenler, veya facebook, twitter gibi sosyal medya aracılığıyla destek verenlerin tek derdi kesilecek ağaçlar değildi. Ağaçların etkisi belki %10 bile değildi. Esas sorunları RTE idi. Çoğunluk,  bu olaydan önce de, yok memleketi böldü, yok memleketi sattı, yok Amerikanın satılmış uşağı, yok Cumhuriyeti yıkmak istiyor gibi en ağır ve en acımasız ithamlarda bulunanlardı. Onlara sadece gün doğdu, önlerine güzel bir fırsat çıktı. RTE de malesef onlara bu fırsatı verdi. Netekim Emek Sineması’nın yıkılması, Kültür Sarayı’nın yıkılması gibi konularda gösterdikleri tepkiler, kültür, sanat, mimari, şehir planlaması, tarih gibi konularda temellerinin, görüşlerinin, düşüncelerinin sığ olduğunu göstermişti.

RTE nin demokratik usullerle yıkılamayacağına, serbest seçimlerle daha en az beş altı yıl iktidardan gönderilemeyeceğine, tam tersi AKP oylarının giderek daha artacağına  muhalefet partilerinin, burjuvazinin, bürokrasinin,aydın ve elit kesimin ve dini inancı zayıf olanların büyük bir çoğunluğu kesinlikle emin oldu. Bu onları çok sinirlendiriyor. Böyle tahrik edici olaylar olduğu,  ve tahrik edici sözler duydukları zaman da daha da çok sinirleniyorlar ve anlıyorlar ki bu iktidardan kurtulmanın tek bir yolu var. Eski, alışkın oldukları, kısa yol; yani askeri darbe yolu. Bu kısa yolun diğer bir cazip tarafı ise genellikle darbeleri takip eden dönemde olan idam, işkence, faili meçhul cinayetler gibi yollarla içlerinde birikmiş olan, hırs, hınç, intikam, öç alma gibi duyguların tatmin edilme umudu.

Ben büyük ölçüde protestoculara hak veriyorum hatta onları destekliyorum. Yaptıklarını doğru ve faydalı bir hareket olarak görüyorum. Neticede hepimizin ve eminim ki iktidarın, hükümetin ve RTE nin bu olaylardan öğrenmesi gereken ve öğrenmiş oldukları pek önemli sonuçlar olduğuna inanıyorum. Ama “asker anons yapıyor, eğer halka müdahale sona ermezse asker polise müdahale edecek” gibi yalan haberleri tamamen yalan ve uydurma olduğunu bile bile sosyal medyaya koyan veya paylaşan, sözde aydın, sözde vatansever, darbe aşığı insanları da tasvip etmiyorum.

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..