- Kategori
- Şiir
Sone
SEVGİMİN gözüpekliği, gümüş camlı pencerelerinin
sayısını artırırdı evinin; kendisinden vazgeçen sevdiğimin.
Soluğumu kesen ‘hangisinden uzatacak yüzünü’ hınzırlığı ile
ben de oturup tembel vakitlerimi pencere sayısına bölerdim!
DÜŞ dakikalarımı kamçılayınca yükselip deliren ateş,
hoyratça aynalaşınca, alevleri de ezip harlayınca, işte o! Aynada sevgilim.
İskambil destesi kargaşasıyla, acımasızca savrulmuş ölü yılların,
üstlerine yağan sipsivri karları… Yere düşen güneşle de eritemedim.
TESLİM olmadan! Kendimi son kez sınadım, sevdiğimden habersiz
ve bir kafes yarattım. Özgürlüğümü bağladım ışıltılı tellerinin içine.
Çevremde dönüşüm bitince kafese baktım; içinde bir kuş oturmuştu. İzinsiz!
AŞKIMIZ seçtiği yerde ölmezse, hayatımız da esir düşmez derken
kafesten salınan kuşun kanatları; denizin dalgalarıyla dövüyordu bulutları,
Turuncu gagasından salıverdiği özgürlüğümü gördüm uzaktan. Ormana düşerken…
Levent Üsküdarlı / 2022 - Ocak