Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sorumluluk – sorunluluk – zorunluluk

Sorumluluk – sorunluluk – zorunluluk
 

Göz gördükçe, kulak duydukça ilgisiz kalmamak duyarlı bir insanın meziyeti olsa gerek.


İlkbaharın gelmiş olmasıyla ne kadar ilgilisiniz bilemem; ama ben bu aylara girildiğinde çok değişik bir ruh haletine bürünüyorum.

Çiçekler açmaya başlar, böcekler yuvalarından yavaş yavaş çıkarken, ben de bu aylarda yeni fikirlere yelken açmaya başlıyorum.

Bulunduğum konumu düşünerek, insanlarla olan ilişkilerimin durumunu yenibaştan gözden geçirerek “daha farklı ve anlamlı neler yapabilirim” diye mütaala ederek ayrı bir moda giriyorum bu aylarda.

Kendimi tanımamış olsam başka birinin böyle bir hissiyata kapılmasını yadırgayabilirdim. Kendime yabancılaşmamış olmam bu düşünceyi beynimden sildi.

İnsanların psikolojik durumunu belirleyen dış faktörlerin başında içerisinde bulundukları mevcut mevsimin büyük etkisi vardır.

İlkokulda fen derslerinde hemen hemen hepinizin gördüğü bir tez vardır:

“Telefon telleri kış aylarında daha gergin, yaz ayları ise daha salınımlı bir hal alırlar. Bunun nedeni kış ve yaz aylarının ısı farklılığıdır”

Aynen salınan, gevşeyen teller gibi oluyorum ben bu aylarda.

Yaz tam olarak gelmemiş olsa da rehavet erken çöküyor insanın üzerine.

Kimileri ‘’ Bu kış amma da uzun sürdü”diye dert yanarken kimileri de haklı olarak ‘’Yaz erken geldi” diyebiliyor.

Mekanın değişkenliği kadar zamanın akışkanlığı insanın algılama sürecini de tayin ediyor.

Ne gazete sayfaları arasında kaybolmak, ne televizyon kanalına seyre dalmak ne de bir broşür elime alarak parka yayılmak istiyorum.

İçimden geleni yapmak istediğim kadar istemediğim bazı şeyleri yapmak zorunda kalıyorum arasıra.

Fakat ilgisiz kalamıyorum. Kimine göre okumak, çizmek, takip etmenin aşırısı hastalık, kimince ayrı bir yetenek.

“Ben mi toplumdan uzak yaşıyorum yoksa toplumdaki insanlar bana mı yabancılaşıyor” diye de düşündüğüm akşamlar çok oldu.

Düşünmek gibisi yok değil mi?

İlgisiz kalmamak en iyisi

Bilginiz olmasa da ilgisiz kalamıyorsunuz bazen yaşananlara, yapılanlara, hele hele şu bahar aylarında insanların birbirlerine yaklaşımlarına.

Birileri ölürken bir tarafınıza inme inmiş gibi olur

Birileri size bağırırken sessiz bir köşede kendinizi otokritik edersiniz

Birilerinin birilerine yaptıklarını diğerleri iç geçirerek izler.

Göz gördükçe, kulak duydukça ilgisiz kalmamak duyarlı bir insanın meziyeti olsa gerek.

Beyin unutsa da vicdan pek unutmuyor sanırım

Beyinsizlerin yaptıklarını es geçerek

Vicdansızlara “pes” diyerek

Nereye kadar...

Nisan’da bazı coğrafyalarda çocuklar açlıktan ölecek.

Mayıs’ta bazı ülkelerde ana babalar kan kusacak

Haziran’da birileri yoksullaşacak, birileri birbirine girecek...

Her ayda birileri birilerince şiddete tabi tutulacak.

Bahar aylarında kıpkırmızı çiçekler açmaya başlarken kankırmızı kanlar da akacak/akıtılacak.

Ben görmeden, duymadan, duyarlı kalmadan edemiyorum galiba.

En büyük sorunum da bu gerçi.

Sizlerin hiçbir sorunu yoksa ne mutlu size.

Gerçek bir yaşamın içerisinde gerçeklerden uzak duramıyorum.

“Sorumlulular” duyarsız kalınca

“Sorunlular” ayrı bir problem olunca

Bir şeyler okuyup yazmak “Zorunluluk” oluyor.

 
Toplam blog
: 78
: 658
Kayıt tarihi
: 05.07.08
 
 

İstanbul Üniversitesi'ni bitirdikten sonra, değişik yayınlarda editöryal çalışmalara başladım ve ..