- Kategori
- Siyaset
Sosyal Demokrasiyi Dışlayan CHP, Halkın Tercihi Olmaz

Dönüşüm
Referandumdaki tercihimden ötürü yüzümden bol miktarda coşku kokan hallerin olmadığını illaki söylemem gerekiyor. Hani birileri bir şekilde “Hadi yine iyisin” gibisinden şahsıma takılmış olsada, hiç hazetmediğim bir siyasal akımın demokratik yönden bir takım adımlar atıyor olmasınıda yerinde buluyorum. “Sonrası malum” diyerek, halen toplumu korkutma ve sindirme odaklı yaklaşımların, ciddiyetten uzak olduğunu daha kaç vakit dile getireceğiz bilemiyorum ama pek bir mutlu olmadığımıda aynı zamanda ifade edeyim. Mutsuzum, zira AKP’yi siyaseten hiç ama hiç benimsemiyorum. Hani AKP’nin Anayasa değişikliklerini hangi sebepten ötürü yaptığınıda az çok bilmekteyiz ve kendilerinden öyle ahım vede şahım tarafından bir demokrasi beklentisi içerisindede değiliz. En nihayetinde bir ihtiyacı yerine getirdiler ve bunun bir ihtiyaç olduğunu bilen muhalefet cepheside bile bile lades oldu. Ve birde 12 Eylül darbecileri yargı karşısına çıkarsa yemede yanında yat.
Neden AKP şahsıma güven vermiyor?
Bu sorunun aslında cevabı çok basit. Bu partinin mensuplarını alın karşınıza koyun ve bir iki kelamdan ibaret sohbet yapın.
Bakın ortaya nasıl bir manzara çıkıyor?
İşte en canlı örneği Cemil Çiçek.
Bu ismin yanına daha pek çok isim ekleyebiliriz ve ortaya hakikaten zaman zaman şirazesinden çıkmış olan kafatasçı söylemlerle karşılaşmak mümkün. Buna rağmen AKP’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı başarılı kılan nedir? Şüphesizki bu toplumun harcını gani gani üzerlerinde taşıdıkları için başarılı oluyorlar. Toplum kendisine benzeyeni çabuk benimsiyor ve birde hafif yollu güven duydu mu, peşini bırakmıyor. Buna karşın aynı şeyi CHP için söylemek mümkün değil. Bu toplumun harcından ziyade, daha çok üzerlerine bol gelen bir batılı kıyafet giydiklerinden toplum tarafından kabul görmüyorlar. Yemek masalarında içki olması ve boyunlara takılan gravatla batılı olunmuyor ama cumhuriyet tarihi boyunca bu zihniyet dünyasına belletilen bu olduğu için, gravat takmak ve yemeklerde içki içmek batılılıkmış gibi algılandı. Oysa batılı olmanın ön koşulunun demokrasi bilinci ile eş değer olduğunu düşünürsek, CHP’nin demokrasi karşıtı davranış reflekslerinin batılılıkla hiç ama hiç alakası olmadığını görebiliriz. Yani, Ordu + Yargı +CHP = İktidar formülüne sığınan bir düşünce dünyasının batılı olması mümkün değildir. İktidara aday olmak gibi bir kaygısı varsa CHP’nin, öncelikle sırtını halka yaslayacak ve Sosyal Demokrat bir parti olmanın çabasına girişecek. Lafta “Biz sosyal demokratız” söylemini diline dolamayacak. Ortada ciddi ciddi bir Kürt meselesi varken ve yıllardır bu soruna kulak tıkayarak bu sorunun bir Kürt sorunu olmadığını söylemenin ciddiyetle bağdaşır bir yanı olmadığı gibi, sosyal demokrat bir partinin bu denli kör olmasıda anlaşılabilir değil. 1991 senesine gözümüzü dikelim ve o dönemde Erdal İnönü liderliğindeki SHP’nin, DEP ile ortak seçime girme erdemini bir kez daha düşünelim. O yıllardada SHP birçok kez eleştiri oklarının hedefi olmuştu ama o SHP en azından ülkenin en ciddi sorunu karşısında bu denli duyarsız, bu denli sığ değildi. Pek tabiki CHP’nin Sosyal Demokrasi ile yüz yüze gelmesi gerekiyor ve CHP’nin bu güne kadar ülke sorunlarına kulak tıkayan politikaları sayesinde birçok sorununda çözüme kavuşturalamadığını görüyoruz. En azından bunun için Sosyal Demokrasi ile yüzleşmesi gerekiyor. Bakınız bu gün halen bir Ermeni Meselesi vardır. Sosyal Demokrat CHP’nin bu sorun karşısında tutumunun ne olduğunu bilen var mı?
Bu gün CHP taraftarlarının beni hayretlere düşüren bir iddiası daha varki tam anlamı ile akıllara ziyan bir iddia.
Bu ülke topraklarında yirmi bine yakın faili meçhul cinayet var mıdır, yok mudur?
Gelin görünki, ülkede CHP’nin en anlı şanlı kalesi olan Antalya’nın Konyaaltı İlçesinde görüştüğüm birçok yakın CHP’li ahbabım, bu ülkede faili meçhul cinayet olmadığını söyleyebilecek kadar gözlerine siyah bant çekmişler. Pek tabiki banada pes demek düşüyor. Bu seçmen tabanının Deniz Baykal ve polit bürosu tarafından ne hallere düşürüldüğünün en yalın kanıtıdır faili meçhullerin inkârı.
Peki neden CHP seçmeni faili meçhulleri inkâr etme noktasına geldi?
Bence bu sorunun yanıtının aranması elzemdir. Tabiki yanıtının ucu gidip Ergenekonculara dayandığı için ve CHP’de Ergenekoncuların avukatı olduğu için, bu CHP tabanı, zamanından bu günlere feci bir çark etme hali yaşamıştır.
Bu CHP’nin HSYK kararları karşısında sus pus olmasıda kendisine sempatiyle bakan demokrat unsurları kendisinden soğutmuştur. Böyle bir sosyal demokrat parti olabilir mi? Ana Muhalefet partisi olarak, hangi kilit davaları takip eder haldedir CHP? Söyleyelim hemen. Hiçbir kilit davanın takipçisi olmamıştır CHP. Kendi seçmen tabanını direkt olarak ilgilendiren davaların ne hallere düştüğünü görünce insan pek tabiki CHP’ye eleştiri oklarını yöneltmek zorunda kalıyor. Bu hali ile CHP’nin referandumdan oyunu arttırarak çıkmış olmasının tek bir nedeni var, topluma salmış olduğu korku psikolojisi. Demek oluyorki, bu korku psikolojisinin bir kaç yıllık ömrü kaldı. Dedikleri gibi AKP şayet bunları denize dökmez, şeriat paranoyasını birkaç sene içerisinde zihinlerden silip çıkarırsa, merak ediyorum, CHP hangi söylemlerle halkın karşısına çıkacak? Dediğimiz gibi, CHP ancak doğru düzgün bir Sosyal Demokrat parti olarak halkın karşısına çıktığı zaman halkın teveccühüne mazhar olur. Devleti kutsamaktan kendisini kurtarıp, birde içerisindeki siyaset eskilerini, siyasetin dışına atarsa CHP’nin dönüşümü kolaylaşır.
Yok eğer CHP, kırmızı hatlara hapsolursa…