Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '11

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Sosyal kapitalizm

Sosyal kapitalizm
 

İnsanlık varoluşunun başından bu yana hep özgürlüğünü aramakla meşgul bir hayat sürdürmüştür ve bu hayat devam ettiği sürece, insanoğlu bu özgürlüğü aramaya devam edecektir. Özgürlüğün sadece insanoğlu için geçerli bir kavram olduğunu söylemek yanlış olsa gerek. Özgürlük, bu hayatta varlığını devam ettiren her canlı için var olan bir kavramdır. Özgürlüğün sınırları konmamakla birlikte sınır tanımadığı da söylenir. Bu yüzdendir ki, çokça duyulan "sınırsız özgürlük'' kavramı hep karşımıza çıkar. Peki, özgürlüğü ''sınırsız'' yapan veya özgürlüğü sınırlayan durum tam olarak nedir? Bu durumda karşımıza ilk etapta çıkacak olan var olan ekonomik sistemlerdir. Bu sistemlerin en çarpıcı olanları "sosyalizm" ve "kapitalizm" sistemleridir.

''Sosyalizm'' denildiğinde akla ilk gelen bu sistemin toplumsal yanı ya da iktidarın ve üretim araçlarının tamamen halk tarafından denetim altına alındığı toplum fikrine dayanan bir düşünce sistemidir. Sosyalizm özünde "sınıfsız bir toplum" yaratmayı amaçlar ve bu amaç nihayetinde devrim ya da toplumsal bir evrimle örgütlü bir emekçi sınıfın kurulmasıyla doğrudan bir ilişki içindedir. Özel mülkiyeti reddeder ve "proletarya" olarak bilinen "işçi sınıfı"na önem verir. Sermayenin paylaşımında toplumsal eşitliği temel alır. İnsanlara emeği ölçüsünde değer verir ve toplum içinde çalışabilecek durumda olup da çalışmayanlara hiçbir şey vermez. Bu sayede toplum içinde "siyasal ve sosyal eşitlik" sağlanır. İnsanlar arasında oluşabilecek bir farklılığı reddeder ve toplumda seçkin bir azınlığa hizmet etmektense, halk çoğunluğuna hizmet eden bir iktisat bilimiyle birlikte dayanışma içinde olan eşitlikçi bir toplumu savunur. Bu sonuçlarla bu sistem var olan düzende "birleştirici" bir rol üstlenmektedir. ''Kapitalizm'' denildiğinde akla ilk gelen bu sistemin "zengini daha zengin, fakiri daha fakir" yapan bir sistem olduğudur. Bu bağlamda diyebiliriz ki kapitalizm, özel mülkiyetin üretim araçlarının büyük bir bölümüne sahip olduğu ve işlettiği; yatırım, dağılım, gelir, üretim, mal ve hizmet fiyatlarını "piyasa ekonomisi"nin belirlediği sosyal ve ekonomik bir sistemdir. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere kapitalizm toplumda farklı sınıfların oluşmasını sağlamakta ve sistem paralelinde daha çok "burjuva" denilen bir sınıfa hitap edip toplumsal bir anlayışın aksine "bireyci bir anlayış" sergilemekte ve bu doğrultuda "özel mülkiyet" önem kazanmaktadır. Bu sistem dâhilinde işveren "maliyetleri en aza indirip maksimum kar elde etme"nin yollarını aramakta ve işçilere ödenen ücretler mümkün olduğunca "asgari seviye"lerde tutulmaya çalışılmaktadır. Bu sistem bu şekilde ilerlemeye devam etmekte ve sınıflar arasında meydana gelen "gelir uçurumu" hızla büyümektedir. Kapitalizmde sermaye belli bir grubun "tekel"inde yer almakta ve dünya nimetleri azınlık olarak yer alan bu grubun zevkleri doğrultusunda hiç de adil olmayan bir şekilde paylaşılmaktadır. Bu sonuçlarla bu sistem var olan düzende "bölücü" bir rol üstlenmektedir. "Marksist teoride sosyalizm, kapitalizmin yerini alacak ve daha sonra sosyalist yapı kendiliğinden komünizme dönüşecek bir topluma işaret eder." Günümüz koşullarına göre düşünüldüğünde Marksist teoride yapılmış olan bu öngörünün gerçekleşme olasılığının pek de olasılıklar dâhilinde olmadığı görülmektedir. Kapitalist sistemin yok olması zor olmakla birlikte tam anlamıyla sosyalist sistemin bu sistem yerine geçebilmesi çok zor bir durumdur. Bu durumda şu iki soruyu sormak gerek: Kapitalizm mi? Sosyalizm mi? Eğer ki, cevabımız ''kapitalizm'' ise; geçmişte yaşanan ciddi ekonomik krizler ve günümüz dünyasında gelinmiş olan nokta bu sistem ile her insanın daha adil bir yaşam biçimine sahip olamayacağı çok açıktır. Eğer ki, cevabımız ''sosyalizm'' ise; bu sistemin tek başına gerçek manada uygulanmasının zor olması sebebiyle yine arzu edilen yaşam biçimine ulaşılamayacağı ve daha da kötüsü kapitalizm gibi bir sistemi yıkıp onun yerini alamayacağı gerçeği ortadadır. Kapitalizm sahip olduğu özellikler itibariyle ''eksi kutup''ta yer alırken, sosyalizm ise ''artı kutup''ta yer almaktadır. Aynı kutuplar birbirini iterken, farklı kutuplar birbirini çekmektedir. Yani bu durumda kapitalizm yıkılmayacağına göre, bu sistemin yerini alacak olan yeni sistem, zıt kutupların birbirini çekmesi sonucu ortaya çıkması beklenen "sosyal kapitalizm'' sistemi olacaktır. Peki, sosyal kapitalizmde sistem nasıl işleyecektir? Bu sistemin işleyişinde yer alacak olan temel nokta vahşi kapitalizmden vazgeçilmesi ve bu sistemde Adam Smith'in dediği gibi piyasa sadece "görünmez el'' metaforuna bırakılmamalı, John Maynard Keynes'in söylediği gibi piyasaya gerektiğinde "devlet müdahalesi" yapılmalı, denge sağlanmalıdır. Sosyal devlet anlayışında olduğu gibi emek gücü ön plana çıkarılmalı ve iş saatleri düşürülüp ücretler bir günde çalışılan saate bakılarak "saatlik ücret" anlayışı benimsenmelidir. Devlet uygulayacağı politikalarda daha etkin olmalı ve daha çok sosyal konulara yönelip işsizlikle mücadele etmeli, işsizlik sigortası sağlamalı, devlet vatandaşa yardım elini uzatmalıdır. Uygulanacak olan bu politikalar sonucunda "bireysel çıkarcılık'' anlayışının önüne geçilmeli ve "toplumsal faydacılık'' anlayışı benimsenmelidir. Kapitalizmin durmaksızın dönen çarkları arasına sosyal devlet anlayışının tohumları bu şekilde ekilmeli ve daha adil işleyen bir sistemde, daha adil yaşam koşulları insanlara eşit bir şekilde sağlanmalıdır. Bu sayede özgürlüğün kanatlarına vurulan prangalar ortadan kaldırılmalı ve özgürlük mavi göklerde kanatlarını sonsuzluğun karanlığında aydınlık noktalara korkusuzca çırpabilmelidir. 

 
Toplam blog
: 102
: 1428
Kayıt tarihi
: 24.06.11
 
 

Çukurova Üniversitesi Maliye Bölümü mezunuyum. 8 Nisan 1987 doğumluyum ve Adana'da Seyhan ilçesin..