Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '12

 
Kategori
Deneme
 

Sosyal medyaya seçenekler

Sosyal medyaya seçenekler
 

Beğenmek yeter mi?


Aslında yazımın başlığı “ Sosyal Medya Yaratıcılarına Mektup” olacaktı. Ancak “mektup” başlıklı yazılarımın okunma oranları o kadar az ki, bundan vazgeçtim. Çünkü anladım ki, artık mektup yazan yok birbirine.Böyle bir  başlık, hiç ama hiç ilgi çekmiyor. İçinde bulunduğumuz dönem hızlandı, mektup yazmaya kimsenin ne hali ne de zamanı var. İletişim kumak için, mail atılıyor, tweetleniyor, mesaj yazılıyor, faceden takip ediliyor bugünlerde. Artık ellerimiz kalem tutmuyor. Bir söz vardır “kalemine sağlık” diye, “klavyene sağlık” olarak değişime uğraması yakındır bana göre.

 

Neyse benim esas konum bu değil. Konum şu; Birilerinin sayfasına giriyoruz, beğendiğimiz bir şeyler varsa, bize hitap eden, fikir birliği, gönüldaşlık ettiğimiz, bir şeyler, ne yapıyoruz? Beğen butonuna basıyoruz. Yorum yazıyoruz ve de paylaşıyoruz. Gerçi beğenmeden paylaşanlar da var, ki onları hiç anlamıyorum. Kendi sayfanda paylaşacak kadar değerli, önemli buluyorsun da, bir tıklama ile beğen tuşuna niye basmıyorsun? Sorsan, takdir edilmenin önemini anlatıp dururlar, ama bir beğen tuşunu tıklamazlar. Sesli iletişim gerektiğinde de bir teşekkürü çok mu görüyoruz diye kendimize sormak lazım, ya da iyi bir şeyler olduğunda bunu beğendiğimizi ifade etmekten kendimizi alımı koyuyoruz? Cömertlik kavramına kısa geçiş yapıp toparlayacağım merak etmeyin. Biliyorum konu biraz dağıldı. Evet efendim, cömertlik, sadece parayla pulla olmuyor, bir küçücük gülümseme, teşekkür etme, beğeni belirtisi, kısa bir an da olsa zaman ayırma ile oluyor. Üstelik bunlar maddi yaklaşımlardan çok daha etkileyici ve kalıcı oluyor. Hatırlatayım dedim.

 

Neyse konumuza dönelim; Yani sosyal medya turumuzdaki butonlara. Benim yaratıcılarına bazı önerilerim var. Kimi paylaşımları, yazıları, sözleri ve de resimleri görünce içimden geçenleri uygulayabilir miyiz acaba?

 

Şöyle ki; Bazen öyle sözler söyleniyor ki, kalbimin orta yerinde çiçekler açıyor. Böyle bir durumda beğen tuşu kıfayetsiz kalıyor. Kalp tuşuna basmak istiyorum mesela, ya da bir demet çiçek tuşuna. Sonra bir yazıyı yazan arkadaşımı tebrik etmek istiyorum, elini sıkmak ya da kocaman sarılmak. Tuş arıyorum yok. Sözler var diyeceksiniz, biliyorum yorum yaz. Yazarım da sayfalar almaz, söylerim de sözcükler yetmez. Bazen tek bir bakış kitaplarca söze bedeldir ya bu da öyle olmalı.

 

 

 

Fikir çatışmaları olunca, kırmadan yazmak zor, sözsel iletişim kolaydır böyle zamanlarda. Yumuşacık bir bakışla anlatırsın dedini. Oysa sadece yazı ile zordur küçücük bir kutuya sığdırmak düşüncelerini. O durumlarda da ı-ıııh tuşuna basmak istiyorum usulca, yanına da utangaç bir gülümseme koyarak. Ya da bu bile ağır gelebilir, belki sadece kırmızı bir tuş yeterli olur ne dersiniz? Çok tercih etmesem de katılırım yine de tuşunu ararsak da yeşil renkli buton olabilir sanki.

 

Bazen yıllarca unutmak istemediğim sözler oluyor, koy sepete misali alıp , saklamak istiyorum. Bir sepet resmine dokunuvermek.

 

Alkış butonu da konulmalı mesela. Efektli olmalı hatta. Beğenmek yetmez, teşfik etmeli, hele sanatçı ruhluysa paylaşan, pek güzel olur hani. Bir de ders çıkaracağımız hikayeler yazılınca, öğütler verilince yetersiz hissediyorum beğenme tuşlarını. İşte o zamanlar el öpme tuşuna yönelmeli diyorum. Başının tacı etmeli. Elinden öpüp, saygıyla eğilmeli.

 

İşte yazmadığım mektubun içerikleri bunlar olacaktı... Ne diyeyim, mektup gitti, seçenekler kaldı.

 

Çimen Erengezgin

 
Toplam blog
: 164
: 608
Kayıt tarihi
: 08.09.11
 
 

Yazar ve Yoga Eğitmeni ..