Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

13 Mayıs '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Söylenmemiş son sözler

Söylenmemiş son sözler
 

Var mıdır sahiden söylenmemiş son söz? Hep aklına gelmez mi insanın, yaşarken yutkunup sustuğu, zaman geçtikten sonra belki de özlemle yanarken yüreği söylenecek bir şeyleri? Tam uykuya dalacakken gözleri, yastığını ıslatan söylenmemiş sözler değil midir? Her hatırladığında "o da hatırlıyor mudur acaba?" sorusunu soramamak ya da söyleneceklerin henüz hala aynı tazelikte oluşu mudur asıl çıban başı?

Nedir o şarkılarda anlatılan söylenmemiş son söz? Küfür mü etmek ister insan şöyle ağız dolusu bir biçimde artık Allah ne verdiyse ya da bütün söyleyeceklerini bakışlarına yükleyerek uzun-uzun bakmak mıdır acaba? Komedi filmlerinde bol tükürüklü nefretlerin karşı surata fırlatılması mıdır asıl anlatılmak istenen?

Söylenecekler hükmünü göstermiş olsa, son söze gerek olur muydu ki!? Söylenenler dinlenmediği için ya da yapılmadığı için doğmaz mı sön sözü söyleme ihtiyaç anı?

Son sözün ayrıntıları söylense de hep bir son söz kalmayacak mıdır insanın dilinin ucunda?

Öyle aciz kalır ki insan kimi zaman, inanmasa da fincanın içinde arar kaderini. Aydınlıklar görmek ister kara telvelerin içinde, aydınlık olsun diye yaşanacaklar. Belki de karşı taraftan son sözün özetini dinlemektir asıl derdi de ne söyleyecek sözü ne de dinleyecek gücü kalmamıştır kırılganlıktan.

Acıların yoğunluğu yüzünden söylenmemişler değil midir yüreğimizi dağlayan? Yaşanan, yaşanacak güzelliklerin bitim çizgisinde duyulan o garip suskun telaşı. Gözünün içine bakmaya kıyamadığının görüntüsünü ellerinle silme paniği ve kelimelerin kifayetsiz yetersizliği.

Sevmek mi yoksa özlemek mi daha güzel? Hangisinin acısı daha fazla yakar canını varlığının hissedilmediği yerlerde? Hiç olmamasındansa olmasına şükürler ve acının süzgecinden geçmiş hüzün tanecikleri her tarafta. Kırgın bakışlar boşluklarda tek başına. Arabesk bir duygu yoğunluğunu taşıyanın o mağrur ifadesi, içerden ayakta zorlukla durulan.

Sahi nedir söylenmemiş-oynanmamış son senaryo? Hangisidir o son öldürücü darbe? Ehlileştirilmemiş atların ayakları altında ezilmişlik hissi vermez mi duyulacaklar da illa duyalım diye tutturmalar. Ne biliyosun belki iyi değilim bu gece mi demek ister karşı taraf duysun da gitmesin diye şarkılardaki gibi. Anlamadan, dinlemeden nereye böyle?

Son sözler söylenmeden mutlu masalların içinde yazılır mıydı o güzel yazılar peki? Her zaman hayat söylemez mi son sözü? Değiştirmeye, bükmeye gücü var mıdır üç günlük dünyada fanilerin o gücün bileğini?

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..