- Kategori
- Anılar
Söz kesilirken...

Cumartesi günü sözlendiğim için epeydir hummalı bir çalışma vardı evde. Bir yandan evi temizlerken bir yandan da yemekler yapıyorduk. Aslında kayınpederimin, babamla ilk görüşmeye geldiği perşembe günü hiç heyecan yoktu bende. Normal bir misafiri ağırlar gibi gayet sakin hizmet ettim. Hala eski adetleri yerine getiren nadir ailelerden biriyiz biz. Ben mutfakta bekliyorum arada bir kapıdan çayı biten var mı diye bakıyorum. Üzerimde pembe bir etek ve beyaz bluz var. Terlik sevmediğim için ayakkabı giydim. Her şey ananelerimizde olduğu gibi ama tek şey eksik heyecan!
O gün babam nişanlımın babası yani şimdi ki kayınpederimle konuştu. Babam kıskançlık krizlerine de girse kayınpederim isteme konusunu açarken uygun şekilde söyledi biz tek başımıza karar veremeyiz, büyüklerimizi de çağıralım uygun görürlerse olur dedi. Onlarda anlayış gösterdiler kalktılar. Ee tabi kız evi naz evi derler.
Aradan bir gün geçti. Yani cumartesi günü tekrar geldiler. Bizde amcamları ve dayımı çağırmıştık. Yengelerim de dahil olmak üzere, anneannem bile bizdeydi. O kadar kalabalık görünce heyecanlanmaya başlamıştım. Bende yakın bir dostumu çağırdım. Tabi yine pasta, börek, çörek hazırladık misafirlerimiz için. Onlarda bu sefer kalabalık gelmişlerdi. Çiçeği bana verdiklerinde hissettiğim heyecanı tahmin bile edemezsiniz. Boyumdan büyük bir çiçek beğenmiştim. Hatta çelenk gibi bile diyebilirim :) onu hemen içerde masaya koydum. Herkesin elini öptüm tek tek. Bu sefer birazcık nişanlımın ailesiyle oturdum konuştuk biraz. Daha sonra kalktım mutfağa gittim. Tabakları hazırladım çay koydum heyecandan çayı bir oraya döküyorum bir buraya :) Neyse ilerleyen saatlerde toparladım. Daha sonra çay tazele tabak taşı, temizle derken en sevdiğim fasla geldi sıra. Kahve faslına… :) Biz arkadaşımla mutfakta ortalığı toplarken beni istemişler bile. Daha sonra dua okundu. Bende kaynanama ilk potu kırdım :) Dua neden okunuyor diye sordum :) Daha sonra öğrendim ki nişanlımla aynı ortamda bulunmam helal sayılsın diye dua okunuyormuş. Öğrenince utandım ama iş işten geçti. Her neyse kahveleri yaptık herkese dağıttık en son nişanlıma yaptım hemen tarifi vereyim :) 1 kaşık kahveye 1 kesme şeker 3 kaşık tuz koyuyoruz karıştırıyoruz. Haliyle köpüğü de çıkmıyor :) sonra bunu tepsiye koyup sevgili nişanlımıza götürüyoruz. En sonunda da kahveyi yudumlarken yüzünün aldığı kırmızımsı şekli resmediyoruz ve su istediğinde de vermiyoruuuz!! Evet evin tek kızını almak kolay mı? Fotoğrafın kilobyte’ı düşük olsa inanın buraya koyacaktım ama çok yüksek olduğundan koyamadım. Kahveyi içtiğinde herkes nişanlımın yüzüne baktı amcam içme dese de sevimli aşkım kahveyi yarıya indirdi. Ay dedim beni ne de çok seviyor :)
Söz maceram böyle işte. Fotoğraflar çekildik söz kesilirken. Kurdeleyi kesmeden önce dayım güzel bir konuşma yaptı. “Kızımızı biz üniversiteye okusun diye gönderdik o Nurten ablası gibi bir oğlan buldu getirdi. Bugün onların sözlerini kesmek için buradayız” dedi. Hayırlısını dileyip kurdeleyi tam kesecekti ki bir baktık makas kesmiyor. Dayım makas kesmiyor dedi kayınpederime birde üzerine para aldı ee tabi adettendir :)
Meğerse evliliğe ilk adım atmak zormuş bütün gece ağladım “Canım annem” “Canım babam” diyerek. Onlar da üzüldüler, evin tek kızı olunca vermek daha zor oldu. Şimdi yeni yeni fark ediyorum büyük sorumluluk aldığımızı. İnşallah bunun altından da kalkarız. Evlenecek kızlara tavsiyem tuzlu kahveyi deneyin ve mutlaka damadın yüzünün aldığı şekli resmedin o anda öyle güzel bir anı kalıyor ki size anlatamam. Yıllar sonra hatırlanacak ve hala gülünecek bir fotoğraf bence.
Bu arada Milliyet blog olmasa biz bu sözcükleri nasıl kalıcı kılacaktık. MB’un yapılmasına katkıda bulunan herkese teşekkürlerimi sunarım.