Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '10

 
Kategori
Deneme
 

Söz

Söz
 

Her zaman söylenecek bir “SÖZ” kalmıştır.

Bunu bazen söylersin, bazen de söyleyemezsin!

Düşünürsün! “Söylesem miydim acaba?

Bazen içinde düğümlenir, bazen de dışa vurur.
 
Vursa da yine çoğu kez o son “SÖZ” ü söyleyemezsin.

Hep içinde kalır nedense son “SÖZ”…

Ne kadar “Bende medeni cesaret çok” hatta “Ben aklıma geleni mutlaka söylerim” deseniz de zor anlardır son “SÖZ”ü söylemek ya da söyleyememek!

SÖZ” ya da eski söylemi ile Kelâm” önemlidir ve insanlığın doğuşundan itibaren de hep önemli olmuştur.

Âdem ile Havva’dan süregelen insani iletişim aracı; “SÖZ”dür.

Kelâm” olarak tanımlandığında, aynı zamanda dini anlamlar da içerir. Biz burada hâşâ (Kat'iyyen.) dini anlam açısından ele almıyoruz. Buradaki anlamı; bir manayı ve maksadı ifade etmesi ile sınırlıdır.

Mademki burada bir mana ve maksat vardır.

SÖZ” yani “Kelâm” önemlidir. Bu önemi yazı içinde sıkça tekrar etmemizin de nedeni önemidir…

SÖZ” namusla da düz orantılıdır. “SÖZ “tutulmalıdır.
 
Yoksa o “SÖZ”e çok yazık olur ve derler ya “SÖZ” havada, yazı kâğıtta (kayıtta)kalır.

Bu söylem genel olarak; “SÖZ” ünü tutamayanlar için geçerli olmak üzere söylenmiştir. 
 
İçinde söylenecek bir “SÖZ” kaldıysa, boğazın düğümlense de o da mutlaka söylenmelidir… Söylenmelidir ki ardında pişmanlık duyulmasın!

Ama bazen söylenemiyor. Söylemek istersen de söylenemiyor.

Bu; devamlı bir öteleme durumu sanki… Peki, öteleme ama nereye kadar öteleme?
 
İşte bu bilinmez.
 
Bazen sonsuza kadar da söylenemiyor/söylenemez.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi; “SÖZ” insanlığın doğuşundan itibaren vardır.

Bazı yayınlarda “SÖZ” ve “Kelâm”ı ayrı anlamlar yükleyerek tanımlarlar.

Biz bunu yukarıda da belirttiğimiz gibi;   eş anlamlı olarak telakki (şahsi anlayış)ettik ki zaten öyledir…

SÖZ”  yani “Kelâm” varsa,  doğal olarak kişi/kişiler de vardır. Çünkü “SÖZ”  kişiye söylenir.

Kişi varsa o zaman yaşam da vardır.

Yaşam varsa ve de söz söylenecek biri varsa ve eğer bu gönülde olansa; o zaman sevgi de vardır.

Ya da olmalıdır, çünkü sevgisiz yaşam olamaz ki!

Yaşayan ve sevgisi olan bir kişi, bunu ancak “SÖZ”le ifade edebilir ve etmelidir de…

SÖZ” o kadar çok önemlidir ki bin yıllardan süregelerek söylenmektedir…


SÖZ”ün en değerlisi ise sevgi dolu bir yüklemle sevilene, âşık olunana söylenendir…

İnsan, söylemek istediğin “SÖZ”ü söylemeli, içinde biriktirmemelidir ki sonra pişmanlık duymasın, söylemeli, içinde biriktirmemelidir ki belki de karşılığı vardır…

Söyleyemiyor musun?

Ya da söylemek mi istemiyorsun?

Bu da bir tercihtir ve “Sence” bir sebebi vardır.

O zaman ya söyleyeceksin, ya da sonsuza kadar susacaksın…

Susmak ya da söylemek! Bu tercih kişinindir…

“SÖZ” bilincin ana malzemesidir ve şu unutulmamalıdır ki insanoğlu var olduğu andan itibaren, yanındakine hep bir “SÖZ/LER” söyledi…

Bilinç; farkında olmanın, “Farkındalık”ın temel görüngüsüdür…
 
Birinin seviyorsanız ve bunun “Farkında” iseniz sonsuza kadar susmayın…
 
Susmayın ki belki de yaşamınız boyunca “SÖZ”lerinizi karşılıklı dinleyeceğiniz, gönlünüzün “SÖZ” verdiğini yitirmeyin…

“SÖZ”ünüz ve dinleyenleriniz bol olsun…


Bojidar Çipof
8 Temmuz 2009 Yeşilköy
 
Toplam blog
: 336
: 625
Kayıt tarihi
: 29.01.10
 
 

Araştırmacı yazar BOJİDAR ÇİPOF: 1953 yılında İstanbul'da doğdu. Ailesi; Ege Makedonyasından İsta..