- Kategori
- Deneme
“Hiç”lik manifestosuna konu olan bir şiir denemsi ile ruhun dengede durma mücadelesi…

gece ve ifrit
Gecenin içinde düşlerime tünemiş bay-kuş, karanlıkların efendisi ifritle iş birliği yapmış kötü düşler karnavalı kafamın içi… Pencerenin ucuna konmuş gözlerim yollarda, yine yolculuklara kanatlanmayı düşleyen… İçimde ki aydınlığa çullanmış boğmaya çalışan ifrit zamanın efendisi kolyanisle ruhuma tecavüzde… Televizyon gölge perdesi haberci hayali misali, bilmem kaç perdelik hacıvat karagöz gösterisi yaşam sahnesinde… Akreple-yelkovan söz dinlemeyen iki kaçak aşk yörüngesinde… Masanın üzerinde duran abajur karanlığa yabancılaşmış ışığıyla alıyor üstümden ifriti, karanlığın boşluğuna savuruyor… İçimde tüneyen bay-kuş yüreğimle çiftleşiyor… Kül tablasında saydığım altı izmarit halay çekiyor ciğerlerimin sızlayan avlusunda… Hayatımızı kolaylaştırmak iddasıyala yaşamımıza sokulan telefon, çifte cinayetten yargılanıyor sessizliğin mahkemesinde, maktuller hasret ve hayatın gizemi… Aşk kürekle yönünü buldurmaya çalıştığımız kayık gibi, akıntıya direnmeye çalışan yorgun zavallılar gibi çaresiz ruhlar şöleni… Bekleyenin artık neyi bile beklediğini bilmemesinden dolayı kendi celladı olma meselesi… Yağan yağmurun gebe bıraktığı topraktan filizlenen çiçek bahçesi, akreple-yelkovanın budanması gereken gereksiz yaşam dalları için bahçıvanlığa soyunma işi ve zamanın çıplak, utanç içinde üstünü örtmeye çabalayan çaresiz öksüzlüğü… Havaya düşen ilk cemrenin şehrin üzerine kurduğu salıncakta sallanma isteği… İçimde bordo rengi bir intihar saldırısı yapan aşk teröristi… Bu katliamdan sağ kurtulan sevginin bir ömüre yolculuk mücadelesi…