Su... Su...

Su yüzünden, temiz su yüzünden  kim bilir ne kavgalar oluyor şu dünyada… Aslında, sağımızdaki, solumuzdaki ülkeler de “Su” için kıvranıyorlar, bu yüzden de Türkiye Cumhuriyetini müthiş kıskanıyorlar.

Eh! Bizim şimdilik suyumuz var… Çok değil ama idare eder… Aslında herkes akıllı olsa komşularımıza bile yeter.. Ama komşularımız aç gözlü… Verdikçe daha çok…daha çok … deyip duruyorlar.  Oysa Türkiye;  Suriye’nin, Irak’ın; ve Hatta İsrail’in su ihtiyacını karşılamak için kendi kaynaklarını zorlamak istedi… Ama onlar hiçbir zaman anlaşmaya yanaşmadılar.
Şair:
“Su,su, su… Her yerde su var da
Bir yudum su yok  içmeye ..” demiş…

Denizin ortasındasınız, günlerce gidiyorsunuz; suyunuz tükeniyor. Her taraf su’da , o su’dan, denizden bir yudum su içebilir misiniz? İmkansız…

İki büyük Nehir, Fırat ve Dicle Doğu’dan doğuyor; güzel topraklarımızı suladıktan sonra, Suriye, Irak yoluyla Basra körfezine dökülüyor. Biz zamanında akıllı davrandık güzel güzel barajlar yaptık; Doğu’daki; Güneydoğu’daki insanlarımız aslında göstermiyorlar ama, çok mutlular… Çünkü, verim eskiye oranla kat be kat artmış durumda…

Oralarda GAP Projesi çerçevesinde daha çok yapılacak işler, çok barajlar var… İnsanlar önce homurdanıyor; kızıyorlar ama barajlar da yapılınca; çevre cennete dönüyor…

Örneğin, Gaziantep’de iken Birecik Barajı’nın yapılış hikayesini izlemiştik. Halfeti’ye ve Zeugma’ya Fırat’ın suları yükselmeden önce ve sonra gittik … Halk çok sıkıntılıydı. Ama Baraj olduktan sonra, oralar sanki bir göl, bir deniz manzarası kazandılar.. Hem elektrik elde ediliyor; hem de sulamada kullanılıyor, envai türlü yararları var… Oraların köylüleri balıkçı oldu be…

Hepimiz yakınıyoruz… Zeugma; Hasankeyf  vs.. tarihi yerler su altında kalıyor … diyoruz ama, aslında Mühendisler bu konularda çok daha başka düşünüyorlar… “Behey gafiller, diyorlar, su olmazsa hiçbir şey olmaz… Ne içmeye su bulabilirsiniz; ne tarlalarınızı sulamaya; elektrik elde etmeye…” Haksızlar mı?

Tamam barajları kurmayalım…(Atom santralarını da kurmayalım…) Çünkü bu konularda herkes ayağa kalkıyor… Yapmayalım, etmeyelim, diyorlar… Bir bakıma haklılar… Ama su.. Su her zaman gerekli; hele geleceğin dünyasında su altın gibi olacak… Su’yun değerini, Suudi Arabistan’a çöllere gitmiş, oralarda yaşamış insanlar çok daha iyi bilir…

Irak’a; Irak, Türkiye arasındaki vadilere Barajlar kurulması teklif edildi… İstemediler (Böylece, terör belası da bir derece önlenebilecekti…)  Suriye’ye çeşitli öneriler götürüldü, onlar da burun kırın ettiler; İsrail’e, Antalya’ya’dan Manavgat ırmağından su verilmesi teklif edildi; daha önce, Özal; Ceyhan ırmağını o tarafa doğru çevirmeyi teklif etti … Kabul etmediler… Niye, hep birbirlerini kıskandıkları için… Oysa koca Ceyhan ırmağı’da ; Manavgat Irmağı’da bütün ağırlığıyla deniz akıp, karışıp gidiyorlar… Yazık değil mi? Ceyhan Irmağı, İsrail’e de yeter; Suudi Arabistan’a da… Ama adamlara anlatamıyorsun…

Bir üzüldüğüm Irmak da , Meriç’tir…  Bulgaristan’dan gelir; Edirne’den nazlı nazlı geçer, sonra Enez’de Saros Körfezine karışır gider… O koca nehri İstanbul’a akıtmak çok mu zordur… Bana hiç de öyle gelmiyor… Bunu becermek sadece, mühendislik becerisi ister… O’nu da bizim mühendislerimiz çok kolay şekilde yapabilirler…

Su; insanoğlu’nun yaşam nedeni… Su’dan gelmişiz… Su’ya gidiyor muyuz? O şüpheli… Ama bildiğim bir şey var; bizim insanlarımız su’dan uzak; su’yun kıymetini bilmiyorlar… Oysa, su … şöyle akıp, gittiği zaman bile insanı dinlendirir, rahatlatır… Su gibi var mı?

Eskiler bile; bir kişiyi ululamak için : “ Su gibi aziz ol…” derler… Su’dan en güzel yararlandığımız yerler, eski hamamlarımızdır… Onlar bile artık yaşayamıyor… Herkesin evinde duşu var ya… Hamama ne lüzum var, diyorlar… Oysa Gönen hamamlarının tadı, nerede bulunur?

İşte bu gün de dilimize, “SU” takıldı… Ama anlatamadık… çünkü  Su”yun öyle çeşitli yönleri, yararları var ki, imkansız, öyle beş on yazıyla anlatılabilsin… Ama arkadaş, “Su”, ancak olmadığı zaman değer kazanır… Allah kimseyi susuz koymasın…