Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

19 Ekim '07

 
Kategori
Sağlık
 

Su deyip geçmeyin

Yeniden merhaba... Kaliteli Yaşamın en önemli ve ilk unsuru hayat kaynağımız “Su”dur. Susarız, su içeriz, sonra tekrar susarız ve tekrar su içeriz. Ta ilk günden beri insanlar böyledir.

Suyu hep hayatımızı sürdürebilmek için bir araç olarak kullanmışızdır. Hangimiz suyu karşımıza alıp- hani bazılarının çiçeklerle konuştuğu gibi- ona masal anlatıp, şiirler şarkılar söyleyip onunla dertleşmişizdir.

Masaru EMOTO . Japon bilim adamı . Pek çoğumuz onu SUYUN BİLİNMEYEN GÜCÜ adlı kitabıyla tanıyor. Yeryüzündeki en garip insanlar Japonlar.

EMOTO 1992 yılından bu yana suyun bilinmeyen yönleri üzerinde çalışıyor ve deneyler yapıyor.Tıpkı diğer Japon bilimadamlarının yıllardır yaptığı gibi.

"İÇİNDE SU OLAN ŞİŞENİN ÜSTÜNE YAZILMIŞ VEYA SÖZEL SÖYLENMİŞ OLAN SÖZCÜKLER, DÜŞÜNCELER, SUYA ÇALINMIŞ OLAN MÜZİK VEYA OYNATILMIŞ FİLM İLE SUYUN YAPISAL ÖZELLİĞİ DEĞİŞİR."

Yaratıcı Japon bilim adamı Emoto'nun çalışmasında somut kanıtlarla insanın titreşimsel enerjisinin, düşüncesinin, kelimelerin, fikir ve müziğin, hatta son yaptığı çalışmalarda suya oynatılan filmlerin dahi suyun moleküler yapısını etkilediğini ispat etmiştir. Su bu gezegendeki yaşamın kaynağıdır.Beden bir sünger gibidir ve hücre denilen, sıvı dolu trilyonlarca odacıktan oluşur. Yaşamımızın kalitesi sıvımızın kalitesi ile direk bağlantı halindedir. Su son derece uyumlu bir maddedir. Fiziksel şekli kolayca bulunduğu ortama adapte olur. Fakat değişen sadece fiziksel şekli değildir, moleküler şekli de değişir. Çevreden aldığı enerji veya titreşimler suyun moleküler şeklini değiştirir. Bu anlamda su sadece görsel olarak çevresel durumu yansıtmaz, aynı zamanda moleküler anlamda da yansıtır.Bay Emoto görsel anlamda bu moleküler değişimi belgelemekte. Su damlacıklarını dondurup fotoğraf çekme kapasitesiolan bir karanlık alan mikroskobu altında inceliyor. Yapılan çalışmalar çevresel etkilerin suda yarattığı moleküler değişimi açıkça ortaya koymakta. Bay Emoto dünyanın değişik kaynaklarından alınan ve değişik durumlarda olan suyun kristalize şekillerinde birçok büyüleyici farklılıklar keşfetmiş. Akarsulardan ve kaynaklardan alınan su çok güzel geometrik şekilleri olan kristal desenler gösterirken, sanayi ve yerleşimin yoğun olduğu yerlerden alınmış kirli ve toksik su ile su borularında, depolarda bekletilen durgun su damıtılmış olsa bile kesin olarak şekilsel bozukluk ve rast gele oluşmuş kristalşekiller oluşturuyor.
Bir başka çalışmada Müziğin, suyun yapısı üzerindeki etkilerini görmeye karar veren
Emoto, iki hoparlör arasına koyduğu distile suyun donduktan sonraki kristal formlarını fotoğrafladı. Aynı tip su kristallerine önce Beethoven’ın pastoral müziğini dinleten Emoto’nun, kristalin çok güzel şekillendiğini, Bach’ın bir parçası dinletilen kristallerin nispeten düzgün olduğunu, heavy metal dinletilen kristalin ise tamamen şekilsiz ve dağınık olduğunu fotoğraflarla tespit etti. Dr.Emoto her bir maddenin kendine özgü bir manyetik alanı olduğu gerçeğinden yola çıkmış ve ilk olarak suyun manyetik alanını incelemeye başlamış. Emoto, her şey gibi, su moleküllerinin de manyetik alanının elektronların atom çekirdeği etrafındaki dönüşlerinden kaynaklandığını hatırlatıyor. Elektronların dönüşü ve dolayısıyla da suyun manyetik alanı, çevredeki ses dalgalarından etkilenebilir miydi? Konuşulan sözlerin içeriğinin olumlu ya da olumsuz olması suyun manyetik alanını ve dolayısıyla moleküler ve atomik yapısını etkileyebilir miydi? Emoto mikroskopla fotoğraflarını çektiği su kristallerine bakarak, bu sorulara kesin bir “Evet” cevabı veriyor.
Su kristallerinin fotoğrafının çekilmesi de şöyle oluyor: Önce su, eksi yirmi derecede donduruluyor. Sıcaklığı eksi beş dereceyi bulduğunda kristal ortaya çıkıyor. 5 mm'lik buz parçasında ancak 25 mikron, yani 0, 025 mm büyüklüğünde bir kristal oluyor. Bu yüzden bunun 200 defa büyütülmesi ve bu esnada en ufak bir titreşimin meydana gelmemesi gerekiyor. Su kristalleri de yaklaşık elli-altmış saniye, buzun sıcaklığı sıfır dereceye ulaşana kadar görülebiliyor
Suyun tüm bir hayatı yakından ve derinden etkilediğine dikkat çeken Dr. Emoto, negatif duygularla içilmiş suyun yada negatif duygular yüklenmiş suyun canlı bendeni içindekilere adı konmamış zararlar verebileceğini belirtiyor.

Canlı bedenleri büyük oranda su içerdiğine göre, negatif duyguların, sözlerin ve müziklerin kanser oluşumuna zemin hazırlayacak derin moleküler değişikliklere de yol açabileceğine dikkat çekiyor.”

İşte ilginç bir sonuç daha ;Dr.Emoto’nun “Suyun mesajı” adlı kitabı Japonya’da ilk yayınlandığında bir çok anne mektup yazarak kendisine teşekkür etmiştir, zira çocuklarına herhangi bir şeyi yaptırmak için emir verdiklerinde aslında onların iç dünyalarını ne hale getirdiklerini anlamışlardır böylece...
Anlaşılan, su bizim yaşamımızda bilgi taşıyıcı olarak görev yapıyor. En minicik hücre bile daha çok hücre suyundan oluşuyor. Tüm dünyada çeşitli yerlerde milyonlarca insan şifa bulmak üzere şifalı su kaynaklarına gitmekte ve çeşitli rahatsızlıklarından iyileşmektedir. Toprağın kanı veya mavi altın diyebileceğimiz bu güzel sular bizim çevre koşullarından, negatif düşüncelerimizden, endişe ve kaygılarımızdan dolayı bozulmuş olan iç sularımızın yapılarını yine güzel kristal hale getirmeye çalışmaktalar, yeter ki biz bu sevgi kristallerini korumayı bilelim...


SEZİN KANMETİN KURUŞCU

 
Toplam blog
: 21
: 1643
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

İzmir 1975 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi buca eğitim fak. biyoloji öğretmenliği mezunuyum...

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara