- Kategori
- Gündelik Yaşam
Suçlu olan, masallarmış meğer

Dün bir kitaptan sadece yarım sayfa okudum, hayata bakış açım değişti! Tam 27 yıl 6 ay ve 21 gündür çözemediğim sırrın kapısını aralamamı sağladı okuduklarım...
Evet, dün, çalıştığım dershanedeki Türkçe öğretmeni yanıma gelip aynen şöyle dedi: "Özlemocam, size bu kitaptan bir şeyler okutmak istiyorum". Kitap, Buket Uzuner'in "İstanbullular" adlı eseriydi. Sayfaları çevirdi, kitabın sonlarına doğru bir sayfada durdu ve kitabı bana uzattı. İşaret parmağıyla okumamı istediği bölümün ilk sözcüğünü göstererek, "Buradan başlıyor" dedi.
Satırları bir çırpıda okurken, kalbimin giderek hızlandığını hissettim. Okudukça, kulaklarımda kalp atışlarımı duymaya başladım. Hiç abartmıyorum bu kez, inanılmazdı okuduklarım! "Ben daha önce bunu nasıl düşünemedim?" diye de hayıflandım üstelik.
Meğer yıllardır aradığım cevap çok yakınımdaymış, çocukluğumdan beri okuduğum, her birini ezbere bildiğim masallardaymış. Meğer bugüne kadarki hayal kırıklıklarımın asıl sebebi, o çok sevdiğim MASALLARMIŞ!
İşte okuduğum, ve beni afallatan o basit cevabın yer aldığı cümleler:
"...Peri masallarıyla büyüyenler kız çocuklarıdır; sihirler, düşler, gerçeküstü imgeler hep kızların kısmetine düşer; ama kendi cinsiyetlerinden kahramanlarla serüvenler yaşamak, kurtarıcı, etkin roller ve olanca gerçekliğiyle iktidar oğlan çocuklarına armağan edilir. Peri masalları yüzlerce yıldır kız çocuklarına ince ince zerk edilir, edilir, edilir ki; onlar büyüdüklerinde bu masallarla hipnotize ahmak kadınlar olarak hâlâ kendilerine sonsuza dek sevgi, güven ve hayranlıkla bağlı kalacak sihirli erkekleri boşuna beklesinler. En zeki, en yetenekli, en okumuş kadınların içinde bile saklı bir iç çekişle bekleyen, aslında peri masallarından rüyalarına sızmış o sihirli bir erkektir. Kız çocuklarının hemen tümünün kalpleri paramparça, delik deşik yaşlı kadınlar olarak gömülmelerinin asıl nedeni, bu peri masallarıyla vaat edilen yakışıklı, anlayışlı, sevecen, sabırlı, güvenilir, ahlaklı prens-erkeklerin gerçekte asla var olmayışlarıdır. Peri masallarıyla büyütülen kızların, hayatta ne kadar başarılı, zeki ve üretken, cesur veya çalışkan olursa olsunlar kendilerini eksik hissetmeleri, gerçekte olmayan erkek modeline bir türlü rastlayamayışlarındaki hayal kırıklığıdır. Çünkü böyle bir erkek yoktur..."
Nasıl da mükemmel, eksiksiz ve yerinde bir saptama... Kızlar yıllarca beyaz atlı prenslerini beklerken, her seferinde çirkin kurbağa ile karşılaşmazlar mı? Üstelik çirkin kurbağanın gerçek prens mi yoksa "çakma" bir prens bozuntusu mu olduğunu anlamak ne kadar incitici ve acı verici oluyor öyle değil mi?
Okuduğum satırlar, aklımda bir fluoresan lambanın (!) yanmasını sağladı. Okuduğum bölümün özellikle son cümlesi zihnimde yankılar uyandırdı. Hep derdim ki, "neden hep beni böyleleri bulur ki?" Meğer başka türlüsü yokmuş ki :)
Gerçekten, beklenti ne kadar fazla olursa, hayal kırıklığı o denli acı oluyor. En iyisi kökten çözüm, yani hiçbir beklentinin olmaması. O üç "S"yi (Sevgi, Saygı, Sadakat) bir araya getirebilecek yetenekte bir erkek var olmadığına göre, olmayan birine de rastlanılamayacağına göre, beklentiler çıtasını sıfıra indirerek hayal kırıklıklarına da bir son vermek bizim elimizde. Bizi mutlu eden (ya da edecek olan) asıl şey karşımızdaki kişi değil de, bizim onun hakkındaki tutumlarımızdır bence. Onun nasıl olmasını istiyorsak öyle olmasını asla sağlayamayız. Ama onu nasıl görmek istiyorsak öyle görebiliriz. Yarım bardak suyun, dolu tarafını görebilme yetisi burada devreye giriyor işte...
Hiç kimse, masallardaki bir prens gibi kusursuz olamaz. Burası masal falan değil, hayatın ta kendisi. Her şey gerçek. Dolayısıyla asla rastlayamayacağımız bir kişi için bomboş hayaller kurmayı ve rastladığımız kişileri o çerçeveye oturtmayı bırakıp, masallardan öğrendiğimiz prenslerin sadece masallarda var olabileceğini aklımızdan çıkartmamalıyız. Unutmayın;
"...Çünkü böyle bir erkek yoktur..."
Ve var olması imkânsızdır...
Dolayısıyla, okuduğum satırlar sayesinde tüm beklentilerimi sıfıra indirebilmeyi başardım; kalan tek şey, o bir çift mavi gözün, bana hep aynı ifadeyle bakmaktan vazgeçmemesi. Tek bir beklenti de kalıversin canım ;)
<özlem boral="">
özlem>
Evet, dün, çalıştığım dershanedeki Türkçe öğretmeni yanıma gelip aynen şöyle dedi: "Özlemocam, size bu kitaptan bir şeyler okutmak istiyorum". Kitap, Buket Uzuner'in "İstanbullular" adlı eseriydi. Sayfaları çevirdi, kitabın sonlarına doğru bir sayfada durdu ve kitabı bana uzattı. İşaret parmağıyla okumamı istediği bölümün ilk sözcüğünü göstererek, "Buradan başlıyor" dedi.
Satırları bir çırpıda okurken, kalbimin giderek hızlandığını hissettim. Okudukça, kulaklarımda kalp atışlarımı duymaya başladım. Hiç abartmıyorum bu kez, inanılmazdı okuduklarım! "Ben daha önce bunu nasıl düşünemedim?" diye de hayıflandım üstelik.
Meğer yıllardır aradığım cevap çok yakınımdaymış, çocukluğumdan beri okuduğum, her birini ezbere bildiğim masallardaymış. Meğer bugüne kadarki hayal kırıklıklarımın asıl sebebi, o çok sevdiğim MASALLARMIŞ!
İşte okuduğum, ve beni afallatan o basit cevabın yer aldığı cümleler:
"...Peri masallarıyla büyüyenler kız çocuklarıdır; sihirler, düşler, gerçeküstü imgeler hep kızların kısmetine düşer; ama kendi cinsiyetlerinden kahramanlarla serüvenler yaşamak, kurtarıcı, etkin roller ve olanca gerçekliğiyle iktidar oğlan çocuklarına armağan edilir. Peri masalları yüzlerce yıldır kız çocuklarına ince ince zerk edilir, edilir, edilir ki; onlar büyüdüklerinde bu masallarla hipnotize ahmak kadınlar olarak hâlâ kendilerine sonsuza dek sevgi, güven ve hayranlıkla bağlı kalacak sihirli erkekleri boşuna beklesinler. En zeki, en yetenekli, en okumuş kadınların içinde bile saklı bir iç çekişle bekleyen, aslında peri masallarından rüyalarına sızmış o sihirli bir erkektir. Kız çocuklarının hemen tümünün kalpleri paramparça, delik deşik yaşlı kadınlar olarak gömülmelerinin asıl nedeni, bu peri masallarıyla vaat edilen yakışıklı, anlayışlı, sevecen, sabırlı, güvenilir, ahlaklı prens-erkeklerin gerçekte asla var olmayışlarıdır. Peri masallarıyla büyütülen kızların, hayatta ne kadar başarılı, zeki ve üretken, cesur veya çalışkan olursa olsunlar kendilerini eksik hissetmeleri, gerçekte olmayan erkek modeline bir türlü rastlayamayışlarındaki hayal kırıklığıdır. Çünkü böyle bir erkek yoktur..."
Nasıl da mükemmel, eksiksiz ve yerinde bir saptama... Kızlar yıllarca beyaz atlı prenslerini beklerken, her seferinde çirkin kurbağa ile karşılaşmazlar mı? Üstelik çirkin kurbağanın gerçek prens mi yoksa "çakma" bir prens bozuntusu mu olduğunu anlamak ne kadar incitici ve acı verici oluyor öyle değil mi?
Okuduğum satırlar, aklımda bir fluoresan lambanın (!) yanmasını sağladı. Okuduğum bölümün özellikle son cümlesi zihnimde yankılar uyandırdı. Hep derdim ki, "neden hep beni böyleleri bulur ki?" Meğer başka türlüsü yokmuş ki :)
Gerçekten, beklenti ne kadar fazla olursa, hayal kırıklığı o denli acı oluyor. En iyisi kökten çözüm, yani hiçbir beklentinin olmaması. O üç "S"yi (Sevgi, Saygı, Sadakat) bir araya getirebilecek yetenekte bir erkek var olmadığına göre, olmayan birine de rastlanılamayacağına göre, beklentiler çıtasını sıfıra indirerek hayal kırıklıklarına da bir son vermek bizim elimizde. Bizi mutlu eden (ya da edecek olan) asıl şey karşımızdaki kişi değil de, bizim onun hakkındaki tutumlarımızdır bence. Onun nasıl olmasını istiyorsak öyle olmasını asla sağlayamayız. Ama onu nasıl görmek istiyorsak öyle görebiliriz. Yarım bardak suyun, dolu tarafını görebilme yetisi burada devreye giriyor işte...
Hiç kimse, masallardaki bir prens gibi kusursuz olamaz. Burası masal falan değil, hayatın ta kendisi. Her şey gerçek. Dolayısıyla asla rastlayamayacağımız bir kişi için bomboş hayaller kurmayı ve rastladığımız kişileri o çerçeveye oturtmayı bırakıp, masallardan öğrendiğimiz prenslerin sadece masallarda var olabileceğini aklımızdan çıkartmamalıyız. Unutmayın;
"...Çünkü böyle bir erkek yoktur..."
Ve var olması imkânsızdır...
Dolayısıyla, okuduğum satırlar sayesinde tüm beklentilerimi sıfıra indirebilmeyi başardım; kalan tek şey, o bir çift mavi gözün, bana hep aynı ifadeyle bakmaktan vazgeçmemesi. Tek bir beklenti de kalıversin canım ;)
<özlem boral="">
özlem>