- Kategori
- Siyaset
Süheyl Batum ne demek istedi?
Süheyl Batum, Encümen-i Daniş önerisiyle DP’ye genel başkan olacak derken ne olduysa oldu CHP safhalarına katıldı. Önce genel sekreter sonrasında da genel başkan yardımcılığına getirildi. Bu makamlara getirilişinde TV’lerde katıldığı programlarda yaptığı konuşmalarda ve gazetede yazdığı yazılarda AKP uygulamalarını sert şekilde eleştirmesinin payı büyüktü. Koca anayasa profesörü idi. Ağzı da laf yapıyordu Süheyl Batum’un. Ama 56 yaşına gelmiş olmasına rağmen –tıpkı Ümit Kocasakal gibi- heyecanını kontrol edemiyor, laf kalabalığı yaparak karşıt görüştekilere söz hakkı tanımıyordu. “Ben sana - size değil - bir şey söyleyeyim mi?” sık sık kullandığı repliği idi.
CHP’deki Çok Seslilik Mi, Kakafoni Mi?
Özellikle tüzük kurultayından sonra yeniden şekillenen CHP’de dengeler az da olsa gözetilmişti. Partide ilk günlerde belirli bir uyum görünürken sonraki günlerde konuşma yarışı başlamıştı sanki. Bir yanda Muharrem İnce, diğer yanda Sezgin Tanrıkulu ve Ensari Öğüt ötede Süheyl Batum verdikleri demeçlerle sanki, parti içinde uyumsuzluk var izlenimi uyandırıyordu kamuoyunda. Devamında da genel bir kanaat oluşuyordu: “Kılıçdaroğlu partiye hâlâ hâkim değil.” Bütün bu farklı görüşlerin seslendirilmesinden sonra Kılıçdaroğlu ya arkadaşlarının görüşlerini düzeltiyor, ya yanlış anlaşıldıklarını söylüyor ya da bu konuda –Deniz Baykal’ın sözlerini referans göstererek- "TSK'yı ancak CHP Genel Başkanı eleştirir." gibisinden açıklamalarda bulunuyordu.
[ Dipnot-1: Deniz Baykal da 2 yıl önce dönemin Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ı eleştirdiği gerekçesiyle aynı uyarıyı Kemal Kılıçdaroğlu'na yapmıştı. ]
Süheyl Batum’un Bazı Ergenekon Şüphelileriyle İlgili Bir Önerisi
Tarih: 24 Ocak 2011. CHP'li Süheyl Batum Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'ın milletvekili adaylığı için Parti Meclisi'ne öneride bulunacağını açıkladı.
İki gün sonra CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ergenekon şüphelilerinden Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ın CHP’den aday olmayacakları yönündeki açıklamaları üzerine CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum geri adım attı ve “Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın milletvekili adaylığıyla ilgili onların kurtulmayacağını bile bile, arkalarında olduğumuzu sembolik olarak gösteren bir şey yapalım dedim.” dedi.
Bu ifadelerle Ergenekon veya Balyoz davalarından dolayı -biraz da davanın sulandırılmasından mıdır nedir - kamuoyundaki algılamayı manipüle ederek 12 Haziran’da yapılacak seçimlerde CHP’nin oy oranının artırılması düşünülmüş olabilir.
Ama zaten CHP seçmenin büyük bir kesiminin bu davalardaki tavrı çok açık olduğundan bu ifadelerle CHP’ye fazladan oy kazandırmaz. Hatta denebilir ki bitmemiş bu davaların “avukat”lığına soyunmak CHP’ye oy bile kaybettirir. 1960’daki TSK – CHP ilişkisi hatırlara gelebilir.
Aslında bu seçimde CHP’nin yapacağı en akıllıca iş 22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri’ne katılmayan yaklaşık %15 seçmen kitlesini sandığa götürebilmektir. Çünkü MHP – CHP veya CHP – MHP oy geçişlerinin dışında CHP AKP’den kolay kolay oy alamaz.
Süheyl Batum’un Yeni Gafı : “Kâğıttan Kaplan”
Süheyl Batum geçen hafta sonunda Zonguldak’ta yaptığı konuşmanın bir yerinde, yine o iri ellerini havaya kaldırıp “Koca bir askeri yıktılar, meğer kâğıttan kaplanmış, biz bunu asker zannedermişiz, meğer ABD içini oymuş. O koca ağacı hop diye yıktılar.” deyiverdi. Tam bir çam devirmeydi.
Batum’un bu sözleri “darbe çığırtkanlığıı” olarak algılandı ve “yakışıksız” bulundu. Hatta CHP’nin kurmayları “Hayatının hiçbir devresinde CHP’li olmamasına rağmen CHP’nin en üst makamlarına getirilen Süheyl Batum CHP’ye zarar veriyor. “ ifadesini seslendirdiler. Doğru da söylüyorlar. Çünkü Süheyl Batum kitabî bilgide birikim sahibiydi belki ama siyasette hem acemi hem de siyasetin tabiatından habersiz.
Bu cümlelerden elbette “darbe çağrısı” da çıkar. “Lafı cımbızla çekmek” savunması tutarlı değil. ” Mademki kâğıttan kaplan değilsin. Göster kaplanlığı! Ergenekon’a da Balyoz”a da müdahale et.” demek değil midir?
Son söz: Baykal belki CHP’yi dar çerçevede tutuyordu ama en azından CHP’nin başında iken CHP’ye hâkimdi. Lider sultasıyla da olsa parti disiplinini elinde tutuyordu. Oysa bugün evinin içindeki “kakafoni”yi bir türlü kesemeyen CHP kamuoyunda ağız birliği edemeyen bir parti görüntüsü veriyor. Bu gidişle 13 Haziran 2011 Pazartesi sabahı Kemal Kılıçdaroğlu’nun esâmesi bile okunmaz, Süheyl Batum gider ve Baykal elinde “ eski tasla” “ eski hamam”a döner.