Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '19

 
Kategori
Dilbilim
 

Sünbüli'nin Menasik-i Hacc'ı

Dil, milletin en önemli unsurudur. Bir milletin dilini incelemek bize o millet hakkında ipuçları vermektedir. Bir dilin geçmişi hakkında bilgi almak için geçmiş dönemlerde yazılan eserleri incelemek gerekmektedir. 16. yüzyıl dönemi Türkçesi hakkında bilgi almak için o dönemin eseri olan Menâsik-i Hac incelenmek amaçlanmıştır.

Hac, her dinde olan bir ibadettir. Müslümanların haccı, Mekke ve Medine şehirleri ziyaret edilerek yapılan bir ibadet şeklidir.

Haccın farzı üçtür: ihram, Arafat vakfesi ve ziyaret tavafı. Bu şartları yerine getiren hacı sayılmaktadır.

“Menâsik-i hac” kelimesi, Devellioğlu sözlüğünde terim anlamı olarak “haccın yolunu, usulünü gösteren kitap.” olarak geçmektedir.

Menâsik-i haclar, hacda yapılması gerekenleri anlatan türde eserlerdir.

Bu tip eserler, manzum ve mensur olabilmektedir.

Çalışmamızda daha sonra, hac seyahatnamesi türündeki eserler hakkında bilgi verilmiştir.

Bir sonraki kısımda, müellif Sünbülî Sinân’ın hayatı söz konusu edilmiştir.

Sünbüli Sinan

Asıl adı Yusuf Sinaneddin b. Ya’kub Germiyanî olan Sünbülî Sinân, Yanya’da doğmuştur. 4 yaşındayken İstanbul’a gelmiş, Merkez Efendi’den ders almıştır.

İstanbul’da zahiri ilimleri öğrenmiş, Şah Efendi’ye mülazım olmuş, İlmi derecesini artırdıktan sonra Şeyhü’l-İslam Ebu’s-su’ud Efendi’nin ilmi terbiyesinden geçmiştir. Medreseyi bitirdikten sonra bazı medreselerde müderrislik yapmış, daha sonra müderrislikten ayrılmıştır. Bundan sonra babası Şeyh Yak’ub Efendi’ye bağlanmıştır.

Halvete girmiş, riyazetten sonra babası, Yusuf Sinaneddin’e hilafet ve icazet vermiştir. Daha sonra, Kethüda Ferrûh Efendi’nin yaptırdığı zaviyeye 1564 yılında şeyh olarak yerleştirilmiştir.

Babasının vefatı dolayısıyla Kocamustafapaşa Sünbülî Hanigâhı’na şeyh tayin edilmiştir.

Sünbülî Sinan ilmi derinliğinin yanı sıra, hafızlığı, musikiye aşinalığı, müfessirliği ve vaazlarıyla ön planda olmuştur.

Merkez Efendi Külliyesinde Seyyid Muslihüddin Efendi adına düzenlenen toplantıda Yusuf Sinaneddin de, konuşma yapmıştır. Söz konusu merasim Hulvi Lemazât’ında geçmektedir.

Yusuf Sinaneddin, Merkez Efendi’nin dediği gibi, Medine’ye gönderilmiş, yerine Şeyh Hasan Efendi görevlendirilmiştir.

     Yusuf Sinaneddin, 1581’de Medine’de vefat etmiştir. “Şeyhü’l evliya” tamlamasıyla ölüm tarihi olan 989/1581 sayısı verilmektedir. Kabri Medine’de Cennetü’l Baki’dedir.

Eserleri şunlardır:

Tenbihü’l gabî fi rü’yeti’n-nebî

Tadlîlü’t-tevîl

Risâletü’l Hakikatü Li Talibü’l Îkan

Menâsik-i Hac

Tezkiretü’l Halvetiyye

Eserin tespit edilmiş 44 adet nüshası vardır. Çalışmamızda, en eski tarihli ve varak sayısı en fazla olan 2 nüsha seçilmiş edisyon kritik yöntemiyle ortaya yeni bir metin konulmuştur.

I. Nüsha: MK nüshası, Milli Kütüphane’de Samsun İl Halk Kütüphanesi- VIII adlı koleksiyonda 55 Hk 622 arşiv numarasıyla kayıtlıdır. Boyu 203x128 mm.’dir. Satır sayısı 15, varak sayısı 89’dur.

II. Nüsha: B nüshası, Fransa Milli Kütüphanesi Türkçe Yazmaları bölümünde, koleksiyon Renaudot/Saint-Germain-des-Pres, 535 arşiv numarasıyla kayıtlıdır. Boyu 205x125 mm.’dir. İstinsah tarihi 1629’dur. Satır sayısı 15, varak sayısı 108’dir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, 16. yüzyıl dönem olarak dudak uyumunun görülmeye başlandığı bir zaman dilimidir. Yer yer Eski Anadolu Türkçesi özellikleri görülmektedir.

Eserin harekeli oluşu bize dönemin ses düzeni hakkında bilgi vermektedir.

Eser, dini ve sosyal içerikli bir metin olan eserin birçok nüshası bulunmakla beraber, sade dilli bir eserdir

 
Toplam blog
: 14
: 425
Kayıt tarihi
: 21.11.17
 
 

26 Mayıs 1990'da İstanbul'da doğdu. Lisans öğrenimini Fatih Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı'n..