- Kategori
- Haber
Sünnet-i Seniyye...

Sayın Başbakan, ipi kesmiş çakı bıçağını cebine koyuyor...
Sayın Başbakan’a, Malatya gezisi sırasında vatandaş halı hediye etmiş. Ancak, halıyı kürsüde verecek olanlar, kürsüye çıkarmadan önce bağladıkları ipi kesmeyi unutmuş olacaklar ki, Başbakan, cebinden çıkardığı çakı bıçağı ile halının ipini kesmek zorunda kalmış.
Şimdi bana “Ne var bunda” diyeceksiniz, “Başbakan olunca cebinde çakı bıçağı taşıyamaz mı?”
Kuşkusuz doğru söylüyorsunuz…
Örneğin, ben de meraklıyımdır “Bıçak”lara. Çok amaçlı İsveç bıçağımdan tutun da, gördüğüm “Güzel” bıçakları alır koleksiyonuma eklerim.
Ne yazık ki, yanımda, üstümde taşıyamam.
Eskiden oldukça küçük boyutta olanları vardı, adına nedense “Tırnak çakısı” derlerdi… Çakı bıçağı ile nasıl tırnak kesilir, beceremem doğrusu. Hatta tırnak makası ile kesmeyi bile beceremiyorum da, tırnaklarım çok uzayınca, zorunlu olarak keserken bir saatimi alıyor.
Üstümde neden taşımadığıma gelince…
Birincisi; ola ki her hangi bir “Kontrol noktası”ndan geçeceksiniz, geçemiyorsunuz. Bir sürü işlem. Kayda al, teslim et, çıkarken teslim al filan gibi.
İkincisi, hadi taşıdık diyelim ki. Ne işe yarayacak? Halı hediye etmiyorlar ki ipini kesmeye yarasın.
Eh, adam da kesecek halimiz yok, o zaman taşımaya da gerek yok.
Ben böyle düşünüyorum ama demek ki taşımak gerekmiş…
Neden mi?
Lise yıllarımızdı…
Muğla’da ikamet ettiğimiz dönemde, Cuma günleri veya camiye gidilecek diğer günlerde “Şeyh Camiine” giderdik. Bir Ramazan ayı idi aklımda yanlış kalmadıysa… Teravih namazından önce bir hoca efendi, cemaate vaaz verirdi. Özellikle biz gençleri camiye çekmek için olmadık şeyler anlatır ve yapardı.
Hocanın bu tavırlarını beğenmeyen cemaatten bazıları hoca için “İpsizin teki” demişler.
Hoca bu lafa çok içerlemiş. Gençleri camiye çekmek için gösterdiği gayrete karşılık “İpsiz” yakıştırmasına bozulmuş anlaşılan.
Yine aynı günlerde vaaz verirken, hoca konuyu bu lafa getirdi ve “Bana ipsiz demişler… Alın size ip, alın size ayna, alın size çakı bıçağı” diyerek cebinde taşıdığı ipi, cep aynasını ve çakı bıçağını çıkarıp ortaya attı.
Allah var ya… Biz gençler, bu davranışa bir anlam veremedik.
Hani “İpsiz, aynasız” tanımlamaları, argo kelimeler ve her birinin argo lügatinde bir anlamı elbette var, ama cepte niye bunlar var da hoca çıkarıp ortaya koyuyor?
Vaaz sonrası hocanın etrafına çevrilip sorumuzu sorduk…
“Hocam… Bu ip, ayna ve çakı bıçağının ne anlamı var da siz cebinizden çıkarıp gösterdiniz” dedik.
Meğerse “Sünnet-i Seniyye”[1] imiş bunları taşımak. Yani, Peygamber Efendimiz, cebinde hep bir miktar ip, ayna ve üzerinde de kılıç veya kama olmadan dolaşmazmış…
O zaman da çok aklımıza yatmamıştı bu “Sünnet-i Seniyye” ama fazla da deşelemedik doğrusu.
Öğrendik ki, Sayın Başbakan’ımız “Sünnet-i Seniyye”ye göre cebinde küçük “Çakı bıçağı” taşıyormuş. Elbette kılıç veya kama taşıyacak hail yok. Ayrıca bu “Sünnet-i Seniyye”ye göre “İp” ile “Ayna” taşıyor mu, onu bilemiyoruz. Şimdilik ortaya çıkan ve kayda geçen “Çakı bıçağı”nı “Sünnet-i Seniyye” nedeniyle yanından ayırmadığı.
Tabi Sayın Başbakan’ı uçağa binerken aramıyorlar, başbakanlığa girerken de aramıyorlar, katıldığı kongrelere girerken de aramıyorlar.
Sayın Başbakan “Sünnet-i Seniyye”ye uymakta özgür. Lakin Sayın Başbakan’ın yanına yanaşacakların “Sünnet-i Seniyye”ye uymalarını sağlık vermem. Ne olur, ne olmaz, maazallah başlarına bir iş gelebilir.
Peki, Sayın Başbakan “Sünnet-i Seniyye”ye uymada hassasiyet gösterirken, milletinden bunu esirgemesi adalete ve özellikle “Sünnet-i Seniyye”ye uygun mu?
Vallaha orasını da ben bilmem… Günahı varsa, onun boynuna…
Bildiğim bir şey var, o da her fırsatta dinin bir tarafından sündürülüp istismar aracı yapılması.
Peki, bu “Sünnet-i Seniyye” ne oluyor derseniz, orasını “Peygamber Efendimiz de böyle giyinirdi” diye ortalıkta din adına sarıklı, cübbeli, şalvarlı, takkeli ortalıkta dolaşan “Güney müftülerine”[2] soracaksınız.
Onlar daha iyi bilirler…
07 NİSAN 2008
[1] Sünnet; peygamberin tavır, davranış ve hareketlerine deniyor. Hz. Muhammed'in yaşadığı dönemde sürekli kılıç ya da bıçak taşıdığı biliniyor. Şu anda yasalar kılıç ya da bıçak taşımaya izin vermediği için sünnete uygun davranmak isteyenler çakı bulunduruyor.(Milliyet’ten)
[2] “Güney Müftüsü”, işi gücü olmayanların, cami duvarına yaslanıp, çömelip, yüzlerini de güneşe çevirip oturarak, kafalarına göre din adına fetva verenlere verilen ad…