Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '15

 
Kategori
Öykü
 

Süper Kedi Temel'in maceraları-1 Benim güzel hayatım

Süper Kedi Temel'in maceraları-1 Benim güzel hayatım
 

‘’ Sonbaharda hastane bahçesine bırakılan bir ev kedisi, bahar gelince kilometrelerce yürüyüp evine döndü. ‘’
 
 Bir yerel gazete haberinden -
Adım Temel…Tekir, Sarman gibi kedi adları dururken  sahiplerim bana neden insan adı verdi bilmiyorum ama sarı-beyaz tüylü, kendi halinde bir ev kedisiyim. Ha, ev kedisi derken apartman dairesinde falan yaşadığımı sanmayın. Karadeniz’in o bildik dağınık köylerinden birinde, aynı zamanda da kırda yaşar gibiyim. Sahiplerimi evde bulamadığım zamanlarda kıra çıkar, avcılık yaparak nafakamı çıkarmaya çalışırım. Böylece pısırık bir ev kedisi olmaktan kurtulur, cinsimin Allah vergisi yırtıcılığını geliştiririm. Özellikle kuş avlamak için kendime has tekniklerim vardır. Hiçbir şeyden habersiz, yerde tane arayan bir kuş gördüğümde, yere yapışarak çaktırmadan avıma yaklaşırım. Bazen sabırla tam yarım saat hareketsiz kaldığım olur. Ancak zamanı gelince sindiğim yerden bir yay gibi havaya fırlar ve kuşu pençelerim arasına alıveririm. Böylece hem aç kalmaktan kurtulur, hem de bizim eve yaklaşmaya çalışan diğer kedilerle vuruşmak için hep idmanlı olurum.
 
O yıl yaz ne de güzel geçmişti. Kışın uzak bir yerlerde okumakta olan evin büyük oğlu eve dönmüş, gelir gelmez de ilk işi kucağına oturtup beni sevmek olmuştu. Aslında hep asık yüzlü olan evin babası dahil hepsi benden hoşlanırdı ama büyük oğlanla dostluğumuz bambaşkaydı. Bazen kitabını yanına alır, aşağılarda şırıldayarak akan derenin kenarında okumaya giderdi. Ben de peşine takılır, sadık bir köpek gibi yanında oturur, sabırla okumasını bitirip bana bir şeyler ikram etmesini beklerdim. Yanında hiç birşey olmasa bile ne yapar eder, dişe gelecek bir şeyler bulurdu. Biraz karnım doyunca da huyum kurusun, nankörlüğü ele alır, arkadaşımı ekerek bir solukta eve varırdım. Sonra da samanlığın üzerindeki kuru çimenlerin üzerine kıvrılır ve uykuya dalardım.
 
Zaman zaman çevredeki komşu evlere de uğradığım olurdu. Bu evlerin kedileri bu ziyaretlerden hoşlanmasa bile bunu açıkça belli etmezlerdi. Bir ara içlerinden biri kafa tutmaya kalkmış, anında sivri pençelerimden nasibini alarak çareyi sıvışmakta bulmuştu. Kendi evime kimseyi uğratmazken, böyle arsızca başka evlere sokulmak benim de hoşuma gitmiyordu ama serde gençlik var. Gücümü bir yerlerde ispat etmeliydim.
Ekim ortalarında asmalardaki üzümler olgunlaşırken evde değişik bir faaliyet sezmeye başlamıştım. Gayet tabii konuşmalarını anlayamadım ama sanki başka bir yere taşınacak gibiydiler. Bu yüzden üzerime daha çok düşüyorlar, sanki bir daha göremeyecekmiş gibi boynuma sarılıyorlardı.
(Devam edecek)
 
 
Toplam blog
: 343
: 446
Kayıt tarihi
: 19.02.11
 
 

Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum. Teknoloji Yönetimi dalında mast..