Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '19

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Suriye'de İki NATO Müttefiki

Suriye, Esad'ın dediği gibi, tüm dünyayı etkiledi. Son yedi yılda, epey oluşumlar gördük. Terörist grupların birisi bitti, diğeri türedi. Rusya başta olmak üzere, bölge ülkeleri, okyanus ötesi NATO'nun en büyük ülkesi bile, Suriye'ye geldi.

Bir çok insan öldü,bir çok aile yok oldu,bir çok insan yerlerinden yurtlarından oldu. Hal böyle olunca, ister istemez, Suriye ile en uzun sınıra sahip olan ülkemizde de, uygulanan politikalar bazen patinaj çekti, bazen iki ileri bir geri, durumun şekline göre oluştu. 

En sonunda da, Türkiye açısından, tehlikeli bir durum oluşacağı, öngörülerek, fizik anlamda Suriye'nin sınırımız çevresine müdehale edildi.

Hatırıma, ABD'nin Obama dönemindeki, bir toplantısı geldi. Komisyona tıpkı hata yapmış bir çocuk edasıyla hesap veren, ABD eski savunma bakanı ve Genelkurmay Başkanı ve onları azarlayan Senatör Lindsay Graham geldi. Hala daha youtube da, konuşmaların videolarını görebilirsiniz.

Orada Senatör Graham'ın bazı sözleri, bende bazı düşüncelere yol açtı. Bu düşünceleri sizinle paylaşmak istiyorum , çünkü , şimdiki zamana ve geleceğe dair mesajlar içeren sözlerdi bunlar. Kelimesi kelimesine aynen nakledemeyeceğim ama izleyenleriniz bilir, senatör, o anki yönetimin başarısızlığını , Suriye'yi Rusya ve İran'ın kollarına bıraktıklarını, Suriye'yi kaybettiklerini , bunun yanı sıra önemli bir müttefikinde düşmanı olan YPG nin, PKK nın bir uzantısı olduğu vurgulandı. Vurgulandı ama, senatör o anki yönetime YPG 'yi ve yandaşlarını desteklemekten vaz geçin demedi. 

Buradan şunu çıkarabilir miyiz? ABD Suriye'den asla çekilmek istemiyor. Orada tutunabileceği ve onları tek destekleyen unsurun YPG olduğunu biliyor. Dolayısıyla YPG kartını asla uygulamada bırakmak istemiyor. 

Şimdi, Oval Ofisi biraz düşünelim ve sanki oradaymış gibi hissedelim. İsrail'in güvenliği meselesi, sadece senatörlerin senatoda kalma ve gücü elinde tutma argümanı. Esas hedef ABD'nin çıkarlarıdır. ABD Suriye'de kalmalıdır.(Unutmayın Oval Ofisteyiz). Böylece hem Rusya'yı güneyden çevirmiş oluruz. Hem Çin'in oluşturmaya çalıştığı güç yoluna, ekonomik yayılma yoluna tabiri caiz ise bir Anadolu Hisarı dikilmiş olur.

Türkiye ile işbirliği bir yere kadar iyi gider ama Türkiye, ABD'nin orada kalıcı olarak kalmasına destek veremez. Çünkü, son dönemde uyguladığı politikalar, özellikle şimdiki iktidarıyla, belli bir noktadan sonra, bölgeden çekilin diyebilir. Türkiye bölgede bir güç oluşturmaya çalışıyor ve yadırganamaz derecede, bölge ülkeleriyle sıkı bağlara sahip. Türkiye ile bir işbirliğinin sonu ABD açısından yoktur.

Kısaca, ABD YPG kartından vazgeçmeyecektir. Uyguladığı plan gereği de, yavaş yavaş Türkiye'deki seçimlerden sonra Türkiye'nin çevresinde oluşturmaya çalıştığı , gerek sosyal , gerek ekonomik her türlü şartları Türkiye açısından zorlaştırmaya çalışacaktır. 

Türkiye bu oyun karşısında ne yapmalı. İki yol çıkıyor önüne. Ya Kılıçdaroğlu'nun saflığında, YPG den bize bir zarar gelmez diyerek (ki bu söylem ayrı bir tartışma konusudur ki, Kılıçdaroğlu'nun ABD'ye mesajı şeklindedir, seçim öncesi.) YPG yi kabullenmek. Ki, bu durumda oluşacak uzun vade sıkıntılarını düşünecek olursak, ikinci bir Çekic Güç ile karşılaşır ve eninde sonunda Suriye'nin kuzeyinde bir kanton kurulmasını, peşinden Kuzey Suriye Kürt Devleti nin kurulmasını izleriz. Güney ile tüm ticari,sosyo-ekonomik bağlarımız terör örgütünün eline düşer. Artı olarak, PKK sürekli beslenerek, bizim ülkemize saldırılarını hızlandırır ve güneyimizde bir toprak kaybına varabilecek boyutlara kadar gidebilir. Örneğin zamanla, tüm belediyelerin HDP'ye geçmesi, yerel yönetimlerin ve yavaş yavaş idari kadroların elden çıkması ile uzun vadede, önce adı konulmayan bir sistem ve yapı, sonradan da Kürt Özerk Bölgesi vesaire... Kuzey Irak, Kuzey Suriye, Güney Türkiye birleşmese bile, Türkiye'nin tüm güney komşularıyla ilişkisinin önünde bir engel oluşturacak ve ABD'ye bir kamuflaj kalkanı olacaktır.

İkincisi, Türkiye, etrafındaki çemberi ve çemberin daraldığını görüp, "Zor Oyunu Bozar" deyişine göre hareket ederek, Fırat'ın doğusu batısı demeden askeri güç olarak karadan yıldırım hızıyla, bir oldu bitti ve gitti benzetmesiyle girer. Bunun sonuçları nasıl olur?  Öncelikle askeri kayıplar illa ki olacaktır. ABD ile ipler kopar. Lakin operasyon uzamadan en kısa sürede biterse, bir oldu bitti ile, hadi bakalım, işte bu kadar, biz temziliğimizi yaptık deyip, orada ABD'yi yalnız bırakarak geri çekilinebilir. Çok çetin bir 48 saat veya en fazla 72 saat, kiritik önem taşır böyle bir operasyonda. ABD ne oluyor ne bitiyor nasıl davranalım diye düşünene ve karar verene kadar, Türkiye'nin tüm gücüyle orada olması gerekir. Ortada kalan ABD ne yapar, o onun sorunu. Çekilir çekilmez ama YPG diye birşey kalmaz. Yalnız dediğim gibi, Yıldırım bir Harekatla yapılması gerekir, güneye kaçmadan, teröristler etkisiz hale getirilmelidir. ABD ile olası bir çatışma olabilir ama bu çatışma o bölgede kalır diye düşünüyorum. Ekonomik ambargo gelebilir. Lakin dediğim gibi, YPG PKK yok olur. Ekonomik ambargoya bizim millet ne kadar direnebilir o da ayrı bir tartışma konusudur. Tabi böyle bir durumda Rusya ve İran'ın nasıl davranacağı da önemlidir.

Durum ona gidiyor. Ya YPG yi kabulleneceğiz. Ya da buna fırsat vermeyeceğiz.  

 

 
Toplam blog
: 116
: 735
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1994 Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat bölümü mezunuyum. Aynı üniversitede Genel İktisat Polit..