- Kategori
- Siyaset
Suriye hadiseleri, Türkiye ve İran

Suriye’de uzun bir süreden beri devam ede gelen müessif hadiseler hala dinebilmiş değil. Her gün yeni bir katliam havadisleri işittiğimiz şu günlerde Türkiye’nin de bu mevzuu da giderek sertleştiği gözlemlenmekte. Reformların bir an önce hayata geçirilmesini isteyen Türkiye bu konuda Suriye’ye baskı yapmaya başladığına şahit oluyoruz. Ancak bütün bu koparılan kıyametin müsebbibi sadece yapılamayan reformlar mı? Öldürülen insan manzaraları ve verilen dramatize havadisler acaba ortaya konulan bir senaryodan mı ibaret? Belki de bu durumun var olandan daha çok mübalağa edildiği gerçeği hadiseleri derinden tetkik ettiğimizde karşımıza çıkacaktır. Sebebine gelince; Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nin derdinin Suriye’nin demokratikleşmesinden çok İran ile uzaklaşacak bir Suriye’yi tasavvur ettiğini bilmek zorundayız. Özellikle Mübarek sonrası Mısır’ın İran ile münasebetlerinin yumuşama emareleri gösterdiği bir dönemde Suriye bu bakımdan çok kritik bir ehemmiyete bürünmektedir. 2006 Temmuzu’nda teşekkül eden İran-Suriye-Hizbullah İttifakı’nı parçalamak senaryoları üzerine oynanıyor, tüm oyunlar.
Tamamlanmış bir pazılın parçalanıp dağıldığında; 1) Hizbullah Komutanı Imad Muğniye’nin Suriye’de öldürülmesi, 2) Suriye-İsrail Barış Planı Parçalarını çok rahatlıkla görmemiz mümkün. Suriye-İsrail Barış Planı’nda Türkiye istemeden de olsa arabulucu olarak aslında bunun bir parçası olmuştur. Oysa Gazze Saldırısı sonrası Suriye’nin görüşmelerden çekilme istikametinde ki kararı tüm bu oyunları daha başında bitirmiş oldu. Şimdi ise Suriye’de cereyan eden tüm bu hadiselerin aslında bu reformların niteliği hususunda bizleri oldukça meraklandırdığını belirtmek gerekir. Acaba o sözü edilen o reformlar İran’a sırtını dönecek Suriye ile bu ülkenin Lübnan’da ki Hizbullah ve Hamas’la bağlantısının dinamitlenmesi gayesinin bir tezahürü müdür? Hiç şüphesiz. Oysa Golan Tepeleri’nin kendisine terk edilmeyen bir Suriye’nin daima huysuzlanacağını bilmek gerekir. Golan Tepeleri’nin kendisine verilmemiş bir Suriye’nin Hizbullah, Hamas ve Lübnan hadiselerinde tarafsız kalacağını düşünmek büyük bir saflık olur. Tüm bunları söyledikten sonra bütün planların Ortadoğu’da yalnızlaşmış bir İran üzerine kurulu olduğunu söyleyebiliriz. Suriye’de ki bütün bu hadiseler aslında biraz evvel de saydığım üzere bu ülkeyi İran’dan koparmak için yapılan senaryolardan sadece bir tanesidir. Anlaşılan daha evvel de İsrail ile barışan bir Suriye’nin yerini içi karıştırılmak suretiyle “Reform”lara zorlanarak İran’dan koparılan bir Suriye senaryosu aldı. Türkiye’nin ise “Bölge de yalnızlaşarak parçalanmaya hazır hale gelecek İran’dan sonra sıranın kime geleceği? Sualini herhalde yavaş yavaş düşünmesi gerekiyor.