- Kategori
- Şiir
Sus... Ses etme...

sus ses etme...
Ne kadar yorgunum bilemezsin…
Kursağıma düşecek bir tek buğday tanesi için,
Kanatlarım yoruluyor uçmaktan…
Gün ışığıyla düşüp peşine, alaca karanlıklara kadar
Bir aşağı, bir yukarı uçuyorum…
Bu kadarla da kalsa gam yemem diyeceğim ama,
Rüzgarı, yağmuru, karı var bir de bu işin.
Üşümez sanırlar beni ama,
İçim titriyor aslında rüzgarın ıslığında..
Bir de kedi derdim var evlerden uzak…
Şöyle nefes alıyım bir dalda desem;
Miyav diye atar pençelerini…
Ne alıp veremediği varsa benim kuş kalbimle..
Çile, çile, çile, işte…
Niye…
Bir tane buğday tanesi kursağıma düşsün diye…
Neyse ….omzuna yaslanınca geçti yorgunluğum..
Güçleniverdi sanki kanatlarım..
Dostluk güzel şeymiş kuş arkadaşım….
Sus, sakın ses etme…
Şu hain kedi gelmeden dostluğunu yüreğime doldurayım..
Belki diyorum, belki bir insanoğlu görür de bizi
Kaybetmek istemez yaslandığı omuzları…
Onlarda bizim gibi aslında,
Yorgun, yalnız ve dostluğa aç…
Ha kuş olmuş, ha insan, çaba aynı çaba…
Sus …ses etme…Bulabilmişken seni..
Yaslanayım dostluğuna doya doya…