Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '22

 
Kategori
Eğitim
 

SUSSAK MI? SUSMASAK MI?

 

SUSUP MU KALSAK, YOKSA KONUŞUP MU ANLAŞSAK?

Sohbet etmek, konuşmak diğerini alt etmek ya da etkilemek amacıyla yapılan bir eylem değildir. Öte yandan bir konuda ya da birden fazla konuda çözüm üretmekse amaç; düşündüğünü içinde saklayarak da olmaz. Katılmak lazım ya da katılmadığın nedir? Misal şöyle olsa, şöyle bir çözüm yolu olsa nasıl olabilir diye?

Konuşmak özellikle bir konuda çözüm üretmek ise amaç elde ne kadar veri varsa o kadar detaylı bir çalışma yapılabilir. Bilimsel açıdan da böyledir. Yani mikro seviyede bir soruna çözüm aranıyorsa örneğin bu sorun madde yapıtaşı olan atomlardaki elektronların dönüş yönü olsun, saat ibresi yönünde dönenler ve dönmeyenler var malum ama bizim elimizde o dönüş yönünü tespit edecek bir ölçü aleti yoksa iddialarımız tamamen varsayım olarak kalır. Bu durumda birden çok fikrin olması mümkündür. Ölçemiyorsak, ölçerek göremiyorsak, etkisini algılayamıyorsak deneyler yaparız yine durum tam olarak izah edilemiyorsa karşı fikirlere de saygı duyarız. Şahsen ben öyle yaparım. Aynı şey cennet ve cehennem ile ilgili de olabilir kitaplar bir durumu tam izah etmiyorsa bize de mantıklı gelmeyen bir durum varsa ne yapacağız? Saygı duyar, karşımızdaki insanı da dinleriz. Misal; ben cennet ve cehennemin huri ve şarap gibi iki dünyevi lezzetle izah edilemeyeceğini düşünüyorum: Bu durumu zamanında şiirlerle hicveden, İslam Dünyasındaki bakış açısındaki duruma dikkat çeken Ömer Hayyam bizde uzunca bir zaman şarap müptelası bir müptezel gibi algılandı ki gerçeğin aslında hiç de böyle olmadığını en azından biz düşünürler bilebiliyoruz. Aynı şey Nasreddin Hoca ile ilgili durumda geçerlidir. Nasreddin Hoca, Türk dünyasının en büyük akıl hocasıdır ve onun gücü asla başkalarının sırtından geçinen, sadece laf üreten bir düşünür değil, hayatın içinde bir başkasının lütfuna, bir başkasının ödediği nafakaya muhtaç olmadan, kendi alın teri ile yaşamını sürdüren bir şahsiyet olması benim nazarımda onu çok daha güçlü bir karakter haline getirir. Başkasının verdiği ile yaşam sürenlerden gerçek fikirlerini duyabilmek zaman ve mekânla değil, aynı zamanda fikirlerini sunması, söylemesi halinde kendi rızkını sağlayan efendisini de eleştirebildiği bir hoşgörü ortamı varsa bu ancak mümkün olabilir!

Toplumumuzda, farklı olan, derhal düzene sokulması, hizaya getirilmesi gereken biri gibi bir tehdit gibi algılanabiliyor. Herkes aynı kalıp, aynı olmak zorunda değil ama farklı olan, nedense her devirde bulunduğu yerde dışlanabiliyor. Ya da birileri durun diyor durun hele bu insan ne diyor, dediklerini hangi temellere dayandırıyor. Genellikle de dinleyenler anlıyor.  Normali de bu tabi. Karar vermeden önce dinlemek lazım. Bundan daha doğal ne olabilir? Farklı olmak suç değil neticede. Farklı olmak doğal, yaşanan tecrübeler, varılan sonuçlar farklı. Farklı olansa tehdit gibi algılanmamalı. Muhtemelen o farklı düşünenler olmasaydı, herkes aynı olsaydı dünya halen taş devrinde yaşıyor olabilirdi. Ortaya fikirler koymak önemlidir. Daha da önemlisi insanın fikirlerini rahatça açıklayacağı bir ortamın inşa edilmesidir ki fikirler ancak söylendiğinde ortaya çıkabilir ve ortaya çıkmayan, söylenmeyen fikir yerin yedi kat dibinde yatan bir hazine dahi olsa ortaya çıkarılmadan işlenmeden kime ne faydası olabilir?

Bizde fikir beyan etmek birçok açıdan sıkıntılıdır. Çünkü kodlar öyledir. “Sus, konuşma, söz gümüş ise sükût altındır” daha nice sözler ve atasözlerimiz susmayı öğütler. Elbette doğru yerde konuşmakta fayda var.  Öte yandan herkes susarsa doğru fikir kala kala bize söylenenler durumuna gelebilir ki 21’inci asırda buyurun geldiğimiz yer. Memnunsak susalım, memnun değilsek konuşalım, fikirlerimizi söyleyelim diye düşünürüm ben.

Grup aklı kişi aklından tabi daha değerli. Neticede her insanın yaşamışlığı var. Çoğu zaman en doğru sözü delilerle veliler söyler. Bir çocuk, bir doğa olayı bir hayvan, bir bitki, rüzgârda sallanan yaprak, bir karınca, uzaktan gelen bir koku ve dahi bize ne çok şey anlatır değil mi? Onlar bize bir şeyler anlatırken bizler bildiğimizde susarak çözümsüzlük probleminin büyümesini sağlayabiliriz. Yenmek yenilmek değil bu, birlikte güvenli yol alma isteği…Bir insana bir çift göz de yeter elbette. Allah öyle yaratmış da mevzu toplumsa, birlikte ilerlemekse bir göz az bize.

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..