- Kategori
- Felsefe
Sustuk..mu?

yorumsuz.................
Susmak.. içinden konuşmak.. insanın kendisiyle yüzleşmesi, kendisiyle karşı karşıya gelmesi, ya da kendisiyle hesaplaşması.. Tüm bunlar ' Susmak' eyleminin içini doldurur çoğunlukla.
Susan insana, genellikle tehlikeli gözüyle bakılır. Sinsidir sus pus duran. Ne zaman ne yapacağı belli olmaz. O'nun hangi olaya ne zaman ve nasıl bir tepki vereceğini kestiremezsiniz. Belki de sırf bu yüzden sessiz durana pek sataşılmaz. Ya da tam tersi, nasıl olsa bir tepki vermiyor diye, üstüne üstüne gidilir.
Ama susmanında bir boyutu ve çeşitliliği vardır.
İki tür susan insan vardır..
Biri, gerçekten konuşacak bir şeyi olmayan, asosyal, karakteristik yapısı ve yetiştirilme biçiminden kaynaklanan bir suskunluğu olandır.
Diğeri ise bilinçli susar. Çünkü; O, sabırlı olmayı ve beklemeyi seçmiştir. Bekleyip de görmeyi. Karşısındakine şans vermeyi tercih eder. Genellikle empati yapar. Kendini karşısındakinin yerine koyar. Belki de en çok da bu yüzden sessiz kalmayı ve beklemeyi tercih eder. Çünkü önce sonucu görmak ister. Sonucu görüp de ondan sonra ne diyecekse demek, ne tavır koyacaksa onu sergilemek ister. Birçokları buna garanticilik gözüyle bakar. Oysa O, geri dönülemeyecek bir eylemden kaçınmak için bekler aslında.
Beklemek, belki de onun doğasında vardır. Ama genellikle bilinçli bir seçimdir. Ve genellikle edinilen deneyimler sonucunda böyle bir yaşam biçimi seçilmiştir.
İnsanın konuşmak kadar susmak hakkı da vardır.
Yurdumuzda yaşayan insanların git gide suskunlaştığını hepimiz gözlemliyoruzdur. Son zamanlarda bu suskunluk daha da arttı gibi geliyor bana. Bu iyi birşey midir? Bence değildir. Belki de insanlar konuşmak istiyor, derdini ortaya dökmek, dillendirmek istiyor. Ama ne yazık ki, politikacıların çıkarttığı o korkunç gürültüden ötürü olsa gerek, sesleri fısıltıdan öteye gidemiyor. Onların çıkarttığı toz dumanın içinde insanlar görünmüyor, sustukca susuyor.
Hangi gazeteyi açsanız, tüm yazılanlar, politikacıların söyledikleri, yaptıkları, birbirlerine attıkları çamurdan ibaret. Hangi tv kanalını açsanız, ya bir sürü dizi, ya da yine politikacıların konuşmaları, tartışmaları, seviyesi iyice düşen atışmaları, diyalogları.. Onlar her yerde.. Ve karşımıza yine aynı tablo çıkıyor işte. Ezilen ve konuşamayan çoğunluk, ellerine geçirdikleri imkanlar ve güç ile habire konuşan, kendinde herşeyi yapma hakkını gören azınlık..
Denge bunun neresinde?
Hak bunun neresinde?
Eşitlik bunun neresinde?
Sözde demokratik bir platformda hepimiz eşitiz.. Öyle mi gerçekten?
Çok susan, veya susturulan topluluklar, hep fırtına öncesi sessizliği anımsatmıştır bana
Başbakanımız da dahil, tüm bakanlar, muhalifler, onların milletvekilleri tüm demokratik haklarını kullanarak konuşup duruyorlar. Medyanın tüm birimleri peşlerinde. Mikrofonlar, kameralar hep onlara uzanıyor..
Peki ya halk?
Bize ne zaman demokrasinin mikrofonları uzanacak? Ne zaman korkmadan, sesimizin duyulacağından emin olarak konuşabileceğiz?
Biraz susun ne olur.. biraz sessizlik lütfen..
Biz konuşmak istiyoruz.....