Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

30 Aralık '11

 
Kategori
İnsan Kaynakları
 

Takım olmak

Takım olmak
 

Takım olmak


Hepimiz bir bütünün parçası olmayı doğal bir şekilde isteriz. Bir ailenin, bir ülkenin, uzaya astronot gönderen ekibin, insanın geçmişini araştıran bir arkeolog takımının, matematik olimpiyatlarında şampiyon olan veya dünya basketbol şampiyonu olan takımın, suyu olmayan köye şebekeyi döşeyerek bağlantıyı sağlayan mühendis-işçi ekibinin, ticaret ve sanayi odalarının inovasyon yarışmalarında firmasını birinciliğe taşıyan yenilikçi beyinlerden veya piramitleri inşaa edenlerden biri olmayı dilemişizdir. Bu içimizdeki ebedi olanın kulağımıza üflediği bir arzudur.


Ne güzel bir dilek, ama neden gerçekleşmesi zor?


Çünkü takım olmanın ne olduğunu bilmemekten, zaten başımıza ne geliyorsa cehaletten gelmiyor mu? Aramızda ard niyetli kişilerin olduğunu düşünmüyorum, tek tük varsa da o da bilsin ki ard niyet de cehaletten kaynaklanır.


Önce Takım nedir, buna bir bakalım. Grup bir insan yığını iken, “Takım”, belirli ilkeler ve değerler etrafında birleşmiş, etkin bir biçimde amaçlarına doğru hareket eden, üyelerinin sayısı etkinliğini bozmayacak şekilde organize olmuş bir insan topluluğudur.


Takım çalışmasında, amaç, düzen, planlama ve ritm öne çıkan özelliklerdir. Gelin isterseniz bugün sıradan bir çalışma grubu ile etkin bir takımın farklılıklarını ortaya koyalım:


Sıradan Gruplar; patron, müdür v.b. istediği için bir araya geldiklerini düşünürler, oysaki takımlar; hedefleri gerçekleştirmek için bir araya gelirler.


Sıradan gruplarda kişiler; bağımsız, tek başına çalışırken takımlar birlikte hareket eder, sonuca ulaşmak için birbirlerini desteklerler. Formula 1 yarışlarındaki arabanın bakımını yapan ekip buna çok güzel bir örnektir.


Sıradan gruplar; işi benimsemezler, iş olsun diye yaparlar, takımda ise çalışma alanıyla bütünleşilir. Bunu nasıl anlarsınız, işe geç gelip erken gidenler ilkini, işini tamamlamak için saat mefhumu ile çalışmayanlar ikincisini oluşturur.


Sıradan gruplarda üyeler birbirlerine güvenmezler, hatta dedikodu, çekememezlik v.b. gibi küçük beyinlerin işleri ile uğraşılır. Takımlarda ise açık iletişim ve güven vardır. Geçen gece seyrettiğim tarihi bir filmde Çinli bir grup iyi asker, susuz bir çölden geçerken yudum hesabı içtikleri su ile ilgili kavgaya tutuşunca, aralarındaki Japon asker dönüp liderlerine “bu mu kardeşliğiniz” dedi? Oysaki kavga eder görünen askerler de, sadece eğleniyorlardı. Günümüz insanına ne kadar uzak bir anlayış, değil mi? Bugün zorluklarda birbirini çiğneyen insanlar dolu, çevremizde.


Sıradan gruplarda ilişkiler, sinsilik ve kurnazlığa dayalı iken takımlarda saygı ve nezaket vardır. Bir zamanlar Anadolu’a hakim olmuş Ahi Kültürü buna iyi bir örnektir.


Sıradan gruplarda anlaşmalıkları amir çözerken, takımlarda anlaşmazlıklar yeni fikirlerin ortaya çıkması için bir araçtır.


Sıradan gruplara, karar verme anında karmaşa hakim olurken, takımlarda hızlı çözümler mevcuttur. Neden çünkü organizedir, çünkü tek adam değildir, çünkü inisiyatif kullanma iradeleri vardır.


Sıradan grup üyeleri eğitime kapalıdır, herşeyi bildiklerini düşünürler, yılların tecrübesi vardır üzerlerinde. Takımlarda ise sürekli eğitim, yenileşme yani eğitimin değiştirme gücü işbaşındadır.


Sıradan grup üyeleri atalete meyillidir, rutinden kendileri de sıkılsa yine de aşmak için bir şeyler yapılmasını beklemeyi tercih ederler. Takım üyeleri ise dinamik, yaratıcı ve etkindir.


Sonuç; İŞ YAPMAK İSTEYEN YOL BULUR, İSTEMEYEN BAHANE BULUR.

 
Toplam blog
: 68
: 2603
Kayıt tarihi
: 27.05.11
 
 

Çoklu paydaş ortamında çalışma yeteneği, özellikle inovasyon ve kümelenmeyi teşvik etmek için kamu k..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara