Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Ekim '09

 
Kategori
Spor
 

Takım sporlarında doping 2

Takım sporlarında doping 2
 

Doping emek hırsızlığıdır.

Ancak yakalanmayanların, ödülü de büyüktür. Tabii ödülün tadı ne derece alınır, o da bilinmez.

"Takım sporlarında doping 1" başlıklı yazımda da bahsettiğim gibi, bireysel sporlarda yapılan doping tamamen sporcunun kendi insiyatifindedir.

Alınan sonucun şerefi (nasıl bir şerefse...) ve tüm getirileri dopingi yapana aittir. Yakalandığı takdirde alacağı cezalar, uğrayacağı zarar ve boşa giden tüm çalışmaları da...

Bu riski alıp almamak da tamamen kendi hür iradesinin kararıdır.

Atletizm pistleri, halter salonları, bisiklet seleleri ne kadar çok "sahte" kahraman gördü.

Tabii bir o kadar da yakalanamayan "kahraman" orda burda hala hayranlarına imza dağıtıyor, TV'lerde röportaja çıkıp, hayranlarına selam gönderiyor, o da başka....

Biz yakalananlara dönelim.

Yakalanan dopingcinin önce elinden madalya gidiyor doğal olarak.

Tüm tanıyanlar ve ona alkış tutanlar da bir aldatılmışlık duygusu içinde kendisinden nefret etmeye başlıyor.

Bireysel spor federasyonlarının cezaları da çok ağır.

2 ya da 3 yıl bazen de ömür boyu müsabakalardan men edilme cezası.

Çoğu durumda zaten spor hayatı bitiyor.

Bir daha dönse bile ne yaparsa yapsın ne alkış alıyor ne de bir destek...

Ülkemizde takım sporlarında doping yaparken yakalanan sporcular için yukardaki risklerden bildiğiniz var mı ?

Yok tabii ki. Taş çatlasa 6 ay ceza, hepsi bu...

Sonra da yıllarca göğüslerini gere gere dolaşıyor, kaldıkları yerden spora devam ediyorlar. Milli takıma da gidiyorlar.

Alkış da alıyor, destek te, para da...

Hatta spor hayatları bittikten sonra da yorumcu olup, "nasıl iyi sporcu olunur" anlatanlar bile var.

Günlük hayatta hırsızlık yapıp, hüküm giyen sabıkalı oluyor. Sporda emek çalıp, hüküm giyene ise hiç bir şey olmuyor.

Bunun en büyük sebebi yukarda isim vermeden bahsettiğim kişilerin büyük kulüp takımlarının sporcuları olmaları ( aslında doping yaptığı sabit olan kişilere sporcu demek zoruma gidiyor ya, neyse... )

Tam bu noktada, o "büyük" kulüplerin, "büyüklüklerini" sorgulamaları gerekiyor aslında.

Büyük kulüp olmak sadece başarıların büyük olması ile mi olur yoksa verilen kararların büyüklüğü ile mi ?

Avrupa'da ise benzer örneklerde, gerçekten büyük olan kulüpler kesin tavırlarını koyuyor. ( Chelsea - Mutu örneği gibi )

Bugünlerde gündemde olan doping olayında ise bir müessese kulübü bu sınavdan geçecek. Üstelik, müessese kulübü olmaları sebebi ile bu konuda kamuoyu önünde daha da hassas bir durumdalar.

Efes Pilsen son 20 yılın başarıları en büyük olan kulübü. Bakalım alacakları tavır da böyle büyük olacak mı ?

Yoksa ellerinin kollarını bağlı olduğu bilmediğimiz bir durum sebebi ile "sporcularına" destek mi verecekler ?

 
Toplam blog
: 20
: 1772
Kayıt tarihi
: 03.10.09
 
 

1967 İstanbul doğumluyum. İnşaat Yüksek Mühendisiyim. Almanca ve İngilizce biliyorum. Evli ve 2 çocu..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara