Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

23 Şubat '21

 
Kategori
Tarih
 

Tarih ve Teknoloji

HAYATI OTUZ YIL GERİDEN İZLİYORDUK
TEKNOLOJİDEN YARARLANMAYI YENİ ANLADIK
 
Tarihin hızla akıcılığı şaşkınlık verici, daha dün atlar nallanırken, bugün son sürat araba modelleri herkesin alım gücüne hitap seviyesine inmekte, kredi çek istediğin modeli seç. Tarihin değişgenliği çok şaşırtan, garip bir şey, izahta şu anda zorlandım. Örnekleme yapacak olursam, dünlerde kalan değerlilerimiz bugün hatırlanmaz oldular. Çok çabuk unutulmak biraz hüzün verici...
 
Cep telefonları hayatımıza girdi gireli, mektuplaşmayı unutuverdik. Mektuplar hayat sahnesinden çekilmiş olsalar da, geçmişte onları bize ulaştıran postacılar, henüz geçmişte kalmadılar. Hala görevlerini sürdürüyorlar. Hala postacılar haftanın belli günlerinde kapı zilimizi çalıyorlar. Bizi evde bulamamışlarsa, kapının altından bize ulaştırdıkları zarfları atıyorlar. Bir şekil işlerini yapıyorlar velhasıl. Ama ne şekilde, fatura ya da mahkeme celbi, icra bildirimi getirme şeklinde...
 
Eskiden postacılarımız aileden biri gibiydi. Hafta başından itibaren her gün pencerelerden bakarak, yolunu gözlerdik. Sevdiğimizden haber ulaştırmışsa, kendisine teşekkür ederdik, kimimiz de hediyelerle onurlandırırdı. Bu kar, kış, yaz, sıcak demeden yürüme talimi yapan postacı dostlarımızı...
 
Zaman geçti, takvimlerde tarih değişti. Şimdi onlarda motorize ekip halindeler, ama bu rahatlıkları pek fazla uzun süreli olmayacak gibi, zira yavaştan da olsa, postacıların devirleri de sona ermek üzere.
Mektup, zaten çoktan mazi oldu. Seneler geçti, kimselerden mektup almayalı. Geçmişte, askere giden gençler ve aileleri arasında mektuplaşma vardı. Eş, dost, akrabayla hatır sormalar mektupla yapılırdı. Ya, yavuklularla mektuplaşmalar? Hasret kokan, özlem giderimi satırlarda aranan mektuplar vardı. 
 
Ah, bu cep telefonları icat oldu. O sevgi gülü kokan mektup dizeleri trajediyle noktalandı. ‘Hoşçakalın’ yerini ‘Bye’ alınca, insanlar üşengeçlik edip su içmek yerine colayı seçtiler. Güzellikleri çabuk unutup, çirkinlikleri sırtlandılar ve bu yükün ağırlığını hissetmeden gidiyorlar, gündüz gece. Dünya insanının çoğunluğu son 10-20 yıldır yaygınlaşan internet ortamında geçiriyor vaktinin çoğunu, bilgisayar ekmekten önde gelir sanılıyor bilhassa pek çok çocuk, genç ve orta yaş için. Bakalım hangi icat, bu teknoloji devrini sonlandıracak? 
 
Geçmişi düşününce insan bir tuhaf hissediyor kendini. Hem hüzün, hem mutluluk sarmanlığında sıkılıyorsunuz. İçinizdeki burukluk günden çalıyor, saatleri ileri alıyor, ama sizi geride bırakıyor. Bu karmaşada yaşamaya çalışmak pek hoş olmuyor.İşte yine böyle anlardayım...
 
Ne anlatacaktım, geçmiş trenine takılı kaldım, bu güne gelmem biraz zor oldu. 
Nemlenen gözlerim dedi ki bana: “Sen sanki farklı mısın başkalarından? Tekirdağ'daki kardeşine, Afyon’daki ablana kaç yıldır bir tebrik kartı bile yazıp atmıyorsun. Cep telefonundan yararlanmaya başlayan ilk gönüllülerden birisin. Önce iğneyi kendine batırsana, geçmişe hüzünlenmen gerçekmiş gibi gösterme çabasında bulunma.” 
 
Yaşaran gözyaşlarımı kurularken ne yazık ki, geçmiş bugünün insanına yaşanıp geçmiş, sanki o günler milattan önce gibiler, yeni nesile gerçekmiş gibi gelmiyor. Bugünün insanı geçmişin doğrularını masal olarak addediyor.
 
Günümüzün doğrularında teknoloji var. Her işimizi kolaylaştıran yeni icatlar, her gün daha gelişmiş şekliyle hayatımıza giriyorlar. Fakat biz bu yenilikleri çabuk kavrarken, nasıl yararlanacağımızı düşünmekten çok, önce ‘nasıl havası atılır’ı, onu uyguluyoruz. 
 
Bir bilgisayar denilen icat, icat olunalıdan beri, ilk önceleri ‘el almış, biz de de olsun’ gibisine evlerimize girdi. Sonra internet ağı geliştirildi. Bu ağa takılanlar onun ne amaçlara yönelik olduğunu öğrenemeden chatleşmeyi benimseyiverdiler. Ve içindeki bin bir çeşit oyunlardan zevk almayı tercih ettiler. Oyun arkadaşlıkları, sanal dostluklar, gerçek dostların, arkadaşların yerini aldı. Çizgi romanların yerini çizgi filmler, fotoromanların yerini dizi filmler alınca, ekranlardan yansıtılanlar gerçek yaşamların önüne perde olunca, biz doğru olan neydi? Unutuverdik.
 
Şimdi doğru olan, geç de olsa fark edilmeye başlandı. Artık bilgisayarı da, cep telefonunu da doğru yönde kullanmasını bilenler çoğunluktalar. Bunun böyle olmasına en çok sevinenlerden biri olduğumu belirtmek isterim. Çünkü bu kadar teknoloji arasında, hayatımızı hala zorluklar içinde, gerilerde yaşar şeklinde geçiriyorduk. Yaşayanlar daha neler görürler, gelecek nesil neleri arzular, geçmişte kalmış neyi özler bilemiyoruz. Hayırlısı olmasını diliyoruz.
 
 
Ayfer AYTAÇ
ayferaytac.com
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..