Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '11

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Tarihin Işığında Mardin

Tarihin Işığında Mardin
 

Doğan bekin : Tarihin Işığında Mardin


Bülbülü altın kafese koymuşlar, “Ah yuvam!..” demiş. Mardin’de doğup büyüyen nice değer, yurdumuzun büyük şehirlerinde önemli görevlerde, elit konumlarda olsalar da; Mardin, yüreklerinde bir sevda ateşi gibi yanar durur…  

Mardin’in Kurtuluşu konusunda basında yaratılan polemik, Mardin sevdalılarının müdahelesiyle susturuludu. Bu konuda belgeyle muhatapları susturan değerli çevirmen, araştırmacı yazar Doğan Bekin’in, yurt dışı da dahil olmak üzere geniş araştırma yaparak hazırladığı, “Tarihin Işığında Mardin” kitabından bu olay vesilesiyle haberdar olduk. Yılbaşından önce elime ulaşan “Mardin hazinesi” dediğim büyük boy kitabı saatler sonra inceleyebildim! Çünkü eşim kitabı görür görmez el koyup, saatlerce anılar tünelinde dolanıp durdu. Gece yarısı ondan alabildiğimde, yüzündeki ifade, kitabın değerini anlatıyordu… Tarihî birikimimle kitabı açtığımda, zaman tünelinin yanı sıra anılar denizini de kulaçlayıp durdum. 

*** 

Değerli hemşerimiz Zeynel Abidin Erdem’e ait Genpa Telekomunikasyon ve İletişim Hizmetleri San.Tic.A.Ş. tarafından ikinci baskısı yapılan “Tarihin Işığında Mardin” kitabı; 25x35 cm ebadında, Mardin’in ana rengi safranın tonlarında 1.hamur, 350 sayfa, ciltli, kuşe kapağı fotoğraf ve haritadan oluşan, özenli baskı, dizgi ve içeriğiyle eşi az bulunur bir kitap… Farklı bir Mardin kültür hazinesi… Arka kapağında yer alan yazarı Doğan Bekin’in notu, kitabın içeriğinde karşılaşacağımız güzellikleri fısıldar: 

“G. A. Oliver, Fırat’ın sağ tarafında; arpa, buğday ve çavdarı ilk defa bir arada gördüğünü belirtir. Mardin’de farklı diller, dinler ve kültürler bir arada olmanın tadını çıkarırlar. Yüzyıllardır iç içe geçmiş bir durumdadır bu farklılıklar. Bazen kendilerine taştaki farklı desen ve renklerde hayat bulurlar. 

Bir bakarsınız bazen zeytin dalı olurlar Mardin güvercininin ağzında, bazen de El Cezirî’nin mekânik su saatindeki zamanın çarkında dönen ‘Minute repeater’ olurlar. Bir bakarsınız, ‘barış, sevgi ve kardeşlik’ olurlar, hayatın tarih boyu akış içerisinde olduğu mecrada. Bir demet arpa, buğday ve çavdar olurlar ‘Bereketli Hilâl’de. 

İşte farklılıkların birbirlerinden farksızlaştığı bir şiirin mısraları gibi yüzyıllardır terennüm edilir farklı olsa da diller, dinler ve kültürler Mardin’de.” 

Türkçe-İngilizce yazılan kitapta; Zeynel Abidin Erdem’in Teşekkür, Doğan Bekin’in Giriş yazılarının ardından zaman tüneline girilir. Dr.Arnold Toynbee’nin “Çok mutena bir gezginin, dünyanın en harikulâde kenti Mardin’i de görmesi gerekir.” deyişinin ışığında “Mardin’in Kısa Tarihçesi” asırlar boyu, Mezopotamya ve Anadolu Medeniyetlerine koşut olarak adım adım işlenir. 

Bölümün sonunda Atatürk’ün Mardin’i ziyareti sırasında Abdurrahman Kavvas tarafından kendisine hediye edilen samur kürk ile bir gezideki resmi yer alır. 

“Gravürlerle Mardin”  

Bu bölümden itibaren görsel bir şölen başlar… Türkçe-İngilizce alt yazılı, bakır baskılı harita ve gravürlerde oluşan bölümde, okuyucu cidden kendini zaman tünelinde hisseder. Doğu Roma-Sasaniler döneminden itibaren ünlü gezginlerden tarihçilere, ressamlardan kartograflara kimlerin eseri yok ki… Vakidî’den Olfert Dapper, Karsten Niebuhr, J.S.Buckingham, Pater Noster, E.Duverger’e dek renkli minyatürler, siyah beyaz resimler… 

Çeşitli dönemlere ait giysilerdeki albeni; günümüzde birbirlerini tekrarlayan, çok çok yirmi yıl öncesinden esinlenen modacılara ilham kaynağı olabilir… 

Ünlü İtalyan gezgin Pietro Della Valle’nin Mardin asıllı eşi Sitti Maani Gioerida’nın gravürü, romancıların yanı sıra, tesettür tasarımcılarına da ilham kaynağı olabilir. 

“Mardin Kıyafetleri”  

XIX. ve XX. asırlara ait yerel kıyafetler bölümünde kimler yok ki… Gümüş telkarilerle süslenmiş hotozlar(başlık), kemerler, kadife üstü sırmalı işlemeler; Müslüman, Hıristiyan, Yezidi, Şemsilere kadar mezhep farklılıklarını da belirtecek şekilde geniş yelpazede tasarımcıların ağız suyunu akıtacak, ilhamını uçuracak zenginlikte… Erkek ve çocukların giysileri de aynı paralellikte… Eşraftan olanların giysileri masal kahramanlarını anımsatmakta. Bölümün sonunda Mardin’de görev yapan, Türkiye Cumhuriyeti’nin çiçeği burnundaki genç süvari subaylarının formalarının şıklığı ve rahatlığı, bugünküleri kıskandıracak kesimde. 

“Abdülhamid Han Dönemi Yıldız Sarayı Fotoğraf Atölyesindeki Mardin resimleri” 

Şehrin çeşitli görüntülerinin yanı sıra, aşiretler, deveciler, katırcılar, yük taşıyıcıları, hamallar ve muhafızlara ait görüntüler çok şey anlatır. 

“Hamidiye Alayları” 

Mardin Hamidiye Alayları, Millî Aşireti ve Reisleri İbrahim Paşa ile oğullarının resimleri, Arap Şamar, Aneze ve Tay Aşiretleri, Berri Teşkilâtı üyelerinin uçsuz bucaksız ovadaki dolanımları ve Mardin’e gelişlerine ait resimlerin zengin alt yazıları çok konuda aydınlatıcı ipucu veriyor. 

“I.Dünya Savaşı ve Millî Mücadele Yıllarında Mardin” 

Bu bölümde XX. asır başlarından itibaren Mardin’in tarihi görsel olarak izlenebilir. Müşir Ahmet İzzet Paşa ile Mustafa Kemal Paşa’nın Müttefik Almanların Mardin’deki Garnizonu’nu ziyaret resimleriyle başlayan bölüm, detaylı alt notlarla önemli bilgiler vermekte. 1916-1917 ağırlıklı, Almanların ulaşım, yerleşim, sosyal yaşantıları ve halkla ilişkileri, Mustafa Kemal Paşa ve diğer Osmanlı subaylarını karşılamalarına ait resimler önemli birer belge durumunda… 

Afgan Prensi Mahmud Hanı karşılayan Mardinli eşraf ve tüccarların resminde çok kişi atalarını bulabilir. 

1919’da Anadolu’daki durumu incelemek üzere gönderilen ABD’li General James Guthrie Harbord’ın iyi karşılanması için Mustafa Kemal Paşa’nın gönderdiği telgraf metni, generalin istasyonda karşılanması, ziyaretleri ve Diyarbakır’a kadar götürülmesi ile ilgili resimler ve alt yazıları birer belge durumunda. Harbord gördüklerini şöyle açıklar: “Bugün Mardin, gördüğümüz diğer Türk şehirlerine örnek olacak bir yerdir.” 

Fransızlar bu görüşten haberdar olsaydı, kolay kolay Mardin’i işgale kalkışmazlardı. Fransız işgalcilerin Derbesiye(Şenyurt) beldesindeki kışla ve subaylarını gösteren resim, işgal girişimi yok diyenlere çok şey anlatır. 

Bölüm, Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal Paşa’nın gecikmeli General olduğu atama kararını evinde aldığı Mardin Belediye Başkanı Hıdır Gömülü’nün resmiyle sona erer. 

“Mardin Kalesi” 

Dillere destan kalenin çeşitli dönemlere ait bölümlerinin resimleri okuyucuyu duygulandıracak özellikte… Mardin’de mührü her yerde görülen Artukluların kale üstündeki kasrının; konak, hamam, cami ve diğer sivil mimari örneklerinin, bugün ortada olmayan görüntüleri tarihin karanlık dehlizinde yitip gitmiştir. 

Kale eteklerinde yer alan önemli yapılar ve Kırgız(Krakuas) Tepesi, Rüşdiye Mektebi ile Sultan İsa Medresesi’nin görüntüleri, her Mardinlinin belleğindeki halini değil, XX.asır başlarındaki durumunu belgeler. 

“Mardin’in Panoramik Görüntüleri” 

Mardin’in dört yönden çekilmiş panoramik resimlerinde neler yok, neler… XIX.asır sonu ile XX.asır başlarındaki genel görünümde, Süryani Katolik Patrikhanesi(Müze), Kapuçin Misyonerlerinin yaptırdıkları kilise, okul, kurs, yetimhane, darülâceze; Amerikan Protestan mekânı ile Kırgız Tepesi’ndeki yel değirmeni, Emir Hamamı, Ulu-Şehidiye-Lâtifiye-Reyhaniye, Kıtın(Pamuk) Camileri, güneydeki bağlar, Şeyh Şa’ran dağı, Vali Konağı’ndan bakış, Suk’el bakar(İnek çarşısı), Hükûmet Konağı, Sırrızade Konağı, Süvari Kışlası, safran sarı taş evlerin betona yenik düşmediği dönemdeki güzel halleri, sitem edercesine bakıyor… 

“Mardin Ana(I.) Cadde” 

1902’de Sarrafian Bros’ın çektiğ resimle başlayan Ana Cadde görüntüleri, 1907’de Almanların caddeyi genişletmek için yıktığı binalar, Garnizon olarak kullandıkları, daha sonra Trahom hastanesi olan İskender (Alexander) Atamyan’ın konağı, Raffi ve Tomas Çerme kardeşlerin konağı, aynı yörenin Cumhuriyet Dönemi’ndeki canlılığı, Beyt Tüfenkçiyan konağı(şimdiki Cercis Murat Konağı Rastaurantı), Sultan İsa Medresesi altındaki Muzafferiye Medresesi enkazı üzerinde kurulan İdadi Mektebi(hepimizin merdivenlerini gururla tırmandığımız şimdiki Kız Meslek Lisesi), Kapuçiyan Misyonerlerin ikâmetgâhı ve sonraki yıkıntıları(şimdiki Cumhuriyet Meydanı), Üçyol’dan Batıya doğru Şehidiye, Ulu ve Reyhaniye camileri minarelerinin ilginç görüntüsü, 1930’da Halkevi tarafından yaptırılan Saat Kulesi, eski Mardin Belediyesi ve Hükûmet Binaları ile Cumhuriyet Meydanına yakın yol boyunca uzanan parkın(şimdi yerinde dükkanlar uzanıyor) görüntüleri geçmişi dillendiriyor. 

“Sivil Mimari Örnekleri” 

Hükûmet Konağının sade görünümüne karşın, Mimarbaşı Sarkis Lole Konağı(Beyt İbrahim Zeynebî-Bekin), Sırrızade konağı gibi dönemin varlıklı ailelerinin ince bir zevkle taşı şiirleştiren evleri, Mimar Cebrail Hekimyan tarafından yapılan Süvari Kışlası(şimdi S.Sabancı Mardin Kent Müzesi ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi), Artuklu Hüsameddin Timurtaş’ın yaptırdığı medresenin kalıntıları, sıcak yaz gecelerine meydan okuyan tahtlar, simgelerden güvercin, akrep, yılanın taşa işlenmiş resimleri, Sultan İsa ve Ayn Cevze çeşmelerinde carra(çömlek testi) ve bakır sıtıllarla(helki) su dolduran kadınların resimleri; carra imalatçısı Kavvak ailesinin bugün Şili’de yaşayan torunlarının halâ “Alfarero”(İspanyolca çömlekçi) lâkabıyla tanındıkları ve “Kauak” soyadını taşıdıkları resim altlarıyla dillenmiş. 

Mimar Sarkis Lole tarafından yapılan ve bir şatoyu andıran, taş işçiliğinin şaheserlerinden Beyt el Kassar Konağından Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait çeşitli görüntüler verilerek, bir dönem Saray oteli, günümüzde ise PTT binası olarak kullanıldığı belirtilmiş. 

“Dinî Yapılar” 

Ulu Caminin minaresi, yivli kubbesi ve kapılarındaki taş süslemeler ile bir şaheser, iç mekânıyla, geçmeli geometrik desenlerle süslü mihrabıyla mistik bir yapı olduğunu belgeleyen resimler, okuyucuyu asırlar öncesine taşır. 

Mimarbaşı Sarkis Lole’nin son şaheseri Şehidiye Camii minaresinin yapımı hakkında verilen bilgi şaşırtıcı. İnşaat başlamadan önce, 1916’da Mardin’de bulunan Mustafa Kemal Paşa, Sarkis Lole’yi yanına çağırarak Ermenilerle ilgili gerekli güvence ve talimatları verdiği gibi, minarenin yapımı için büyük maddî katkıda bulunduğunu resim altından öğreniyoruz.. 

Melik Mahmud, Lâtifiye, el Asfar camilerinin zengin işlemeli portallerinin yanı sıra, Sultan Hamza Türbesi ve gerisindeki taş binalar geçmişin izlerini yansıtır. 

“Kilise - Manastır” 

Ermeni Surp Kevork Kilisesi (Bi’etel Hamra-Kızıl Kilise): 420 yılında faaliyete başlayan, Mardin’in en eski, Dünyanın önemli sekiz kilisesi arasında yer alan kilisenin zemini kızıl topraktan oluştuğu için bu adla anılır. Bodrum katında, Mardin kalesine kadar uzanan bir tünel(dehliz) yer alır. (Bu bilgi, “Mardin’in Kurtuluşu” yazımda, babaannemin anlattığı tünelin doğruluğunu kanıtlar. Bu tünelden ihtiyaçlar sağlandığı için kale ihanet olmadan işgal edilemiyordu. Kaledekiler Müslüman, tünel başındakiler Hıristiyan! Birlik ve beraberlik içinde dayanışmanın güzelliğine bakar mısınız?!) 

Süryani Katolik Kilisesi: 

Bugün Mardin Müzesi olan Patrikhane’nin bitişiğinde yer alan ve Meryem Ana Kilisesi olarak anılan yapı, XIX.asırda Osmanlı vatandaşlığına geçerek Mardin’e yerleşen ve 1900 yılında ölen Papaz Antonion Salvatori(Salantonion)’nin büyük katkılarıyla 1860 yılında yaptırılan kilisenin; görkemli avizeler, kandiller ve ikonlarla geniş bir iç mekâna, portal ve çan kulesindeki süslemelerle dingin bir dış mekâna sahip olduğu resimlerden belli oluyor. 

Keldanî Katolik(Mar Behermiz) Kilisesi

Ana cadde üzerinde olup; dıştan çok sade bir görünüme sahipken, iç mekânı ferforje korkuluk, altı kollu avize ve kandillerle iç açıcı bir görünüme büründüğü resimde açıkça belli. 

Süryani Ortodoks Kırklar(Mar Behnam) Kilisesi: 

Kilise, kilise çanı, mezarlık ve okul ile bir külliye oluşturan Kırklar Kilisesi’nin taş işçiliğin önemli eserlerinden olduğu resimlerden açıkça yansır. 

Mar (Azize) Şmuni Kilisesi: 

Merışmuni olarak anılan kilisenin ana portalı ve Mardin’e özgü “Yalancı kündekâri” (geçmeli ceviz kapı) ile ünlüdür. 

St.Bartholomeu Kilisesinin kalıntılarının resmi de çok şey anlatır. 

Deyr’ül Zafâran Manastırı: 

Mardin’in en önemli simgelerinden biri olup, dış ve iç mekânlarıyla bir şaheserdir. Bizans İmparatoru I.Anastasios tarafından (491-518) yaptırılan manastırın kubbesi zengin fresklerle süslüdür. Taşın dantela gibi işlendiği nişler, Patrik kürsüsünün ahşap ve sedef işçiliğinin en güzel örneklerinden olduğu resimlerde açıkça görülmektedir. 

“Eğitim Kurumları ve Faaliyetleri” 

Kasımiye, Sultan İsa Medreselerinin iç ve dış mekânlarına dair resimlerden, taş ve sanatın usta ellerde dansı yansımaktadır. Bu eserlerde taşın şiiri asırlara meydan okumaktadır. 

Cihangir Bey Zaviyesi ve Emire Sitti Raziye Medresesi, dış mekânlarının cephesinde celi sülüs hatla yazılmış olan kitabelerin boşluklarında yer alan rumî motifler, ünlü hattatları kıskandıracak görkemde… 

Bugünkü Çocuk Esirgeme Kurumu’nun yerinde, eskiden Mardin Yatılı Mektebi bulunuyordu. Muzafferiye medresesinin kalıntıları üzerinde 1892’de inşa edilen Mektebi Rüştiye ve İdadi’nin yerinde bugün Kız Meslek Lisesi bulunuyor. Binadaki mimarî estetik ve harika taş işçiliği bugün bile alternatifsiz olup, orada okuyanların hayallerininestetik zevkinin gelişmesinde büyük katkısı oldu. 

Mardin’deki ilkokulların ilk kuruluş yerleri ve faaliyetlerinin resimleri birbirini izlerken, görevli Amerikan ve Türk öğretmenlerin resimleri, Cumhuriyet’in aydınlığını yansıtmaktadır. 

“Mardin’in Meşhur şahsiyetleri” 

Osmanlı devlet meclis üyesi Kazasker Mardinî Yusuf Sıdkı Efendi, Şurayı Devlet üyesi Vali Esseyyid Mehmet Arif Paşa, İstanbul Ün.Medenî Hukuk Ordinaryüs Prof. Ebul’ulâ Mardin, Osmanlı Mebusan meclis üyesi Sırrızade Ali Rıza (İçinsel), Erzurum Kongresi Mardin delegesi Sırrızade Hasan Bey(İçinsel), Cebir-Astronomi-Kozmografya Müderrisi şeyh Abdurrahman Hamidi, Filuksinos Yuhanon(Hanna) Dolabani, Ünlülerin portre fotoğrafçısı Hovsep Yusuf Karsh, Selimiye Kışlası Komutanı Bedirhanî Ali Şamil Paşa ve yakını ünlülerin resimleri detaylı alt bilgilerle verilmiş. 

Toplantı, Kutlama ve Karşılama, Geçmişten Taşıma Manzaraları, Mardin Hava Meydanı ve Bağış Uçakları, Mardin Tren İstasyonu ve Görevlileri, çarşı-Alışveriş, Günlük hayattan İnsan manzaraları; Kızıltepe, Nusaybin, Midyat, Savur, Cizre, Ras el Ayn, Dara, Hasankeyf, Fotoğraf Sanatı ve Öncesi, Ünlü Fotoğrafçılar hakkında bilgi ve resimler dağarcığı zenginleştirirken, kitap yabancı ağırlıklı Kaynakça ile sona erer. 

*** 

Kuzey-Güney Amerika ülkeleri, Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinde yapılan araştırmalarla hazırlanan “Tarihin Işığında Mardin” kitabı bu özelliğiyle “doktora” payesine lâyıktır. Emek değerlendikçe güzeldir… Devamı geldiğinde, bu ödülün Mardinliler tarafından verilmesini diler, değerli araştırmacı yazarımıza başarılar dilerim. 

Kitapta adı geçen konakların, kürsi gibi simgelerin hikâyelerinin yazılması, giysi ve takılar için yazar-tasarımcı değerli hemşerilerimin kaleme sarılmasını önerir, başarılar dilerim. 

 

 
Toplam blog
: 214
: 5488
Kayıt tarihi
: 03.08.08
 
 

Emekli eğitimci, araştırmacı yazar, şairim. Ülkemin cennet ile cehennemi bir arada yaşadığı bir zama..