- Kategori
- Öykü
Tarık ile Nazlı -2- (Aşk romanı!)
Kâhya Yahya, Tayyar Ağa tarafından kovulduktan sonra, köyün yanı başından geçen derenin kenarındaki briketten yapılmış eski bir eve yerleşmişti.
Bir de mandaları vardı. Manda akşama kadar derede yatar yuvarlanırdı. Elif bu duruma şaşardı.
“Mandaya bak ya! Akşama kadar bataklıkta yatıp yuvarlanıyor, ettiği yoğurda bak! Tam yağlı ve de kaya gibi. Bataklık da kokmuyor!” (Bu Tarık da nasıl bu ileri derecedeki geri zekâlıya vurulmuş şaşıyorum! Senaryoyu değiştireyim de Tarık’a yazık olmasın! Sonra dua edersin bana Tarık!)
Evin bahçesi iki dönüm kadardı. Güneş alan yere çarliston biber ekmişler, güneş almayan yere domates! Çünkü domateslerin kızarmasını istemiyorlardı! Kâhya Yahya domates turşusunu çok severdi! (Nilgün Hanım da öyle yapmıştı ya!)
“Ne yemeğin var kızım?” (hep de yemeğe rastlıyorum!)
“Baba, biber kızartması var, bir de yoğurt!”
“İyi ! Yoğurdu üstüne dök getir!”
“Üstüme mi?” (diyorum size; bu kızda var bir anormallik! Ulan Tarık senin aklına..! Bir de bu kız için katil olacaktın!)
“Kızım, Tarık senin aklını almış! Üstüne olur mu? Kızartmanın üzerine!” ( kıza haksızlık mı yapıyorum yoksa? Tarık sevdasına kafayı yemek üzere olabilir!)
“Ben öyle mi dedim baba?”
“Anlıyorum seni kızım! Annen de kahveyi dökmüştü üzerime! Hâlâ saklar pantolonumu sandığında!”
“Yemekten sonra kahve yapayım mı baba?”
“Yok kızım! Yoğurdun üzerine gitmez! Annen nerede?”
“Annem kuru fasulye topluyor bahçede!”
“Neee?”
“Valla Ahmet Abi yazdı bu sözü baba! Bence de yanlış! Taze olması lazım!”
“Ulan ne romancılara kaldık! İnsan çiftçiliği bilmeden çiftçilikle ilgili romana başlar mı?”
“Romanın ismi de hatalı baba! Tarık’a Nazlı’yı reva görmüş! Hani bendim romanın kahramanı? Bana gıcık bu!”
“Yoğurt götürmedin diyedir! “ (müdahale etmem lazım! Aleyhimde konuşuyorlar!)
“Yahya Abi ayıp oluyor! Ben mi dedim size gidin de çiftçi olun, kâhya olun diye Abi? Marangoz olsaydın! Ne bilirim fasulye nasıl olur diye! Fasulye ağacı var desen inanırım ben! Koca Kâhya yalan mı söyleyecek derim!”
“Bizim kızı ne hallere sokmuşsun Ahmet? Fakiriz diye değil mi bütün bunlar? Bak iki gözü iki çeşme! Ayıbı sen yapıyorsun! Benim kızım buna müstahak değil kardeşim! Senaryoyu düzelt! Günaha girme!”
“Ne günahı Abi? Ben Elif’e dengini bulurum şimdi! Evde kalmaz korkma! Davul dengi dengine Abi!”
“İyi hadi!”
(Ulan ne iştir? Bir roman yazacağız herkes karışıyor! İçinden karışıyorlar dışından karışıyorlar! )
DEVAMI VAR!