- Kategori
- Haber
Taslak anayasada “ifade özgürlüğü ” başlığı…
Biliyorum… Adına “Sivil” dedikleri anayasa metni henüz tam anlamı ile ortaya çıkmadı. O nedenle ifade edeceğimiz düşünceler bazen havada kalabilir. Ancak elimizde bulunan “Taslak” metin üzerinden fikir yürüte biliyoruz.
Bakınız bu “Taslak” metinde “İfade hürriyeti” başlığı altındaki 26. maddeye. Madde aynen şöyle.
<ı>Madde 26- (1) Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hürriyetine sahiptir. Bu hürriyet, resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir alma ya da verme serbestliğini kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayınların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.ı>
<ı>(2) Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanda her türlü araştırma hakkına sahiptir.ı>
<ı>(3) Bu hak ve hürriyetlerin kullanılması; milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel sağlığın, genel ahlakın, başkalarının şöhret veya haklarının, özel veya aile hayatının korunması, suçların önlenmesi, devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanması, savaş kışkırtıcılığının engellenmesi, her türlü ayrımcılık, düşmanlık veya kin ve nefret savunuculuğunun önlenmesi amaçlarıyla sınırlandırılabilir.ı>
Bana göre bu maddede iki olumsuzluk bulunmaktadır.
Maddenin birinci fıkrasındaki “…yayınların izin sistemine bağlanmasına…” ifadesi, bir anlamda “Sansür” müessesini geri getirmektedir.
Her an, yayın alanındaki yazılı basına veya özellikle televizyon programları için “Getirin bakalım, anayasadaki kurallara göre önceden izin alacaksınız” denmeye izin vermektedir. Ya da yayın hayatına girecek yazılı veya görsel basın için “Ön izin” gereği gündeme gelebilecektir. Bu madde böyle bir davranışa engel değil.
Diğer taraftan “İfade özgürlüğü” çerçevesinde herkes her şeyi söylemeye “Hür” olacak. Ama “…savaş kışkırtıcılığının engellenmesi…” olarak tanımlanıp, Genelkurmay Başkanının “Kuzey Irak’a karşı harekât yapılmalı” ifadesine göre, komutanı Yüce Divan’a sevk etmeye kapı aralanmış olacak. Bir başka deyişle, Türk Silahlı Kuvvetlerinin her halde “Sesi” kısılmış olacak.
İşin garip olan bir başka yönü ise, bu maddedeki “Olumsuzluğu” ifade ettiğim koşulların, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”nde (AİHS) hiç bulunmaması.
AİHS’nin 10. maddesinde “Ulusal güvenlik” ve “Toprak bütünlüğü” esası olup, yukarıdaki maddeye göre toprak bütünlüğünü tehdit eden ifadeler “İfade özgürlüğü” içine girerken “Toprak bütünlüğünün korunması ve ulusal güvenliğin sağlanması” amacına yönelik ifadeler “Savaş kışkırtıcığı” kapsamına girebilmektedir.
18 EYLÜL 2007