Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Taşlar – 2012 – Kıyamet

Mu kıtası

Maya Uygarlığı - Tibet Rahipleri

Taşlar adlı kitabımı yazarken bazı bilinmeyenleri bilmek istedim. Taşlarda ne anlatmak istemiştim, neden taşlardı? Taşları ilginç bulurum belki ondandır, belki üst üstte konulan taşlarla Piramitler yapılmıştır, belki sebep budur. Ya da taşlarla oluşan merdivenler sizi yukarılara çıkardığı gibi sizi yerin altına da indirebilir, belki de buydu. Taşlardan başladım araştırmaya. Son zamanlarda Maya takviminden ve Maya takviminin sırrı olan 2012 tarihli kıyametten sonra isim çok anılır olmuştu. Oysa benim Taşlar adlı kitabım on senelik bir araştırmanın ürünü ve hala bitmiş değil. Biraz daha araştırmalıyım, okumalıyım hatta gidip yerinde incelemeliyim. Planım mutlaka bir Meksika’ya gitmek birde Tibet’e gitmek. Bunu başarmayı çok istiyorum. Yapabilir miyim bilmiyorum. İstemenin önemli olduğunun inancındayım.

Ben önce neden Meksika’ya gitmek istediğimi ve bu seyahatimin benim taşlara olan merakımla nasıl bağlantısı olduğunu anlatmak istiyorum. Hepinizin de bildiği gibi Maya Uygarlığı Meksika’nın Güneydoğusundan, Honduras, El Salvador ve Guatemala’ya kadar uzanan bir bölgede hüküm sürmüşler. Tabi Kolomp öncesi… Benim derdim Mayalarla ilgili bu anlatıları eğer mümkün olursa yerinde görmek, araştırmak ve bir tarih yazarı olarak kendinden daha emin olarak yazmak. Maya Takvimi denilince aklımıza gelen bir takvim olduğu ama gerçekte bunun takvim olmadığını da sanıyorum ki biliyoruz. Aslında ikinci gitmek istediğim yerle burası arasında bir bağ var. Belki de sizlere kısaca Taşlar kitabımda işlediğim konumu anlatmalıyım. Ben Taşlar’da Mu kıtasından söz ettim. Bu kıtadaki insanların bizden çok daha uygar olduklarını da öğrenince önce bu kıtayı araştırdım.  Kıtanın; Büyük Okyanus'ta, Asya kıtasıve Amerika kıtasıarasında ve Avustralya'nın iki katı büyüklüğünde bir kıta olduğunu öğrendim. Biraz daha araştırınca: İngiliz Albay ve gezgin James Churchwardisminin sık geçtiği dikkatimi çekti. Bu araştırmacı – gezginin büyük iddiaları vardı. Bunlar neydi? Bakın resmi olarak ilk önce onları okuyalım:

  • Yeryüzünde insanın ilk ortaya çıktığı kıta - Mu kıtasıymış.
  • Mu kıtası kuzeyden güneye 3000 mil, doğudan batıya 5000 mil kadar uzanan, üç kara parçasından oluşan büyük bir kıtaymış.
  • Günümüzde Polinezya, Mikronezyave Melanezyatakımadalarını oluşturan adalar, muhtemelen bu kıtadan arta kalan kara parçalarıymış.
  • Bu kıta, kıtanın altında yer alan gaz odacıklarının patlamalara yol açması nedeniyle, yaklaşık 12.000 yıl önce 64 milyon nüfusuyla birlikte sulara gömülmüş.
  • Bu kıtada 70.000 yıl önce tek tanrılı bir din bulunuyormuş. Aynı tarihlerde Mu'lular diğer kıtalarda koloniler oluşturmaya başlamışlar.
  • Anavatan dışındaki en büyük imparatorluk, başkenti günümüzde Gobi Çölü’nün uzandığı bölgede bulunan İmparatorluklarıymış.
  • Mu dininin öğretimini Naakaller adı verilen rahipler üstlenmişler ve sembolizmedayalı bir öğretimleri varmış.
  • Mu dininin esası, Tanrı’nın tek oluşuna ve ruhsal gelişim için sürekli olarak tekrar doğmak inanışına dayanıyormuş.
  • Atlantis’teki din Mu’nun tek tanrılı dininden başka bir şey değilmiş.
  • ‘Ra’ sözcüğü güneş anlamına gelirmiş ki, daire ile ifade edilen güneş sembolü, bir ad ve sıfat vermek istemedikleri, ‘O’ diye hitap ettikleri Tek Tanrı'yı simgelemede kullanılırmış.
  • Mu imparatoru da Mu’nun güneşi anlamında Ra-Mu adıyla ifade edilirmiş.
  • Rasözcüğü sonradan diğer kıtalara ve Atlantis yoluyla Mısır'a da taşınmış.
  • Dört ırktan oluşan Mu'lularda yazı dilleri farklı olmakla birlikte, konuşma dilleri ortakmış.
  • Mu'lular günümüz uygarlığına kıyasla manevi alanlarda çok daha ileridelermiş.
  • Telepati, durugörü, çift bedenlenme, astral seyahatgibi, uygarlığımızda ancak kimi medyumlarda ve mistiklerde görülebilen olağanüstü yetenekler Mu'lularda olağan yetenekler olarak mevcutmuş.
  • Mu uygarlığının en önemli çöküş nedeni, teşevvüşadı verilen, bir aşamadan diğerine geçilirken yaşanan kargaşa dönemini atlatamamalarıymış.

Bunları da okuyunca ilgim daha da artmıştı. Kitabımla ilgili bilgiler kendiliğinden oluşuyordu. Benim istediğim, yazmayı arzu ettiğim konu olmuştu. Ben tarih yazıyordum ama efsaneler ve gizemler beni çok ilgilendirdiğinden ciddi şekilde merak etmiştim. Daha çok araştırmalıyım dedim. Ve bu gezgin bilim adamının - Mu kıtası ile ilgili bu bilgileri nereden edindiğini merak ettim. Öğrendim.

Churchward, Tibettapınaklarında bulduğu yazı tabletlerini oradaki rahiplere tercüme ettirmiş. Churchward’ta tabii ki bir sürü esrarengiz bilgiler var.Merak ettiklerimizi tam anlamı ile doğruluğuna inanmak istiyoruz ama elimizdeki veriler bizleri tatmin etmiyor. Nedenlerden biri mesela: Bu araştırmacı gezgin bu bilgileri bir türlü adını söylemediği bir tapınağın arşivlerinde bulmuş. Onları okuyan çok yaşlı bir rahip varmış. Ona okutunca çok ilgisini çekmiş. Orada uzun bir süre kalmış. Burada yaptığı sizleri şaşırtabilir. Rahipten o dili ve o yazıları öğrenmiş. Tapınağın arşivinde çok kıymetli olan Naacal tabletlerini bulmuş ve onları okumayı başarmış. O zaman bilinmeyen birçok şeyi öğrenmiş. Mu kıtasının varlığına ve battığına da Naacal tabletlerindeki yazılardan sonra ve bu konuda yaptığı araştırmaları da birleştirince kendince emin olmuş. Daha sonra; mineralog ve arkeolog olan Dr. William Niven’in Meksika’da ortaya çıkardığı tabletler üzerinde çalışmaya başlamış.  Önemli bazı deliller bulmuş.

Çin'e, Hindistan'a, güney Asya ülkelerine ve çevre adalara kaçanların kitabelerinde yazdıkları yazıları okumayı başarmış. Onlar diyorlarmış ki:

“Kıtamız battı, biz de buraya kaçtık.”

Bu yazılı kayalar 14 bin yıllıkmış ve c14 karbon testleriyle sabitmiş. Sonra keşifler devam etmiş. Mexico City yakınlarında 19211923 yılları arasındaki kazılarda keşfedilen bu 2600 tablet, Tibet'te öğrendiği Naga-maya dilinde yazılmış. Ona göre bu tabletler: 12.000 yıldan daha eskiymiş.

Mu Kıtasının dünyanın ilk uygarlığı olduğuna emin olan gezginci ciddi arayışlar içine girmiş. Mayaların 2012 takvimi denilen aslında bir mezar taşında yazılanlardan yola çıkılarak söylenen kıyamet günü onun anlatılarıymış.

Ben neden Tibet’e gitmek istiyorum biraz olsun anlatabildiğimi sanıyorum. Bir doğa olayı yüzünden adaları battıktan sonra oradan kaçanlar:

Çin, Orta Asya, Tibet, Hindistan’a gitmişler. Bunları öğrenince iyice meraklandığımdan kitabımın da konusunun çoğu belirlendikten sonra Orta Asya’ya gidenlerle bu rahiplerin bir bağlantısı olduğundan şüphelenince araştırmalarım daha da enteresan hale geldi. Çünkü bu seferde Agarta ve Şambalaları öğrendim. Bunlar kimdi derseniz? Bunlar yeraltında yaşayanlardı. Yeraltında bir şehir vardı. Dünyanın birçok yerinde yer altı şehirleri vardı. Benim araştıracağım, öğreneceğim ve yazacağım çok şeyler olduğu kesinleşmişti. Kitabımı resmi olarak yazmaya başlamıştım. Sizlere eğer merak ederseniz bundan sonraki yazımda Agarta ve Şambalaları anlatacağım. Tarihte merak iyidir. Bu sizi araştırmaya en çokta okumaya sürükler. Bilinmeyenleri merak etmek insanoğlunun öğesinde vardır. Bütün bu bilinmeyenlere karşın sizlere bilinen sade ve güzel yarınlar diliyorum.

Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....