- Kategori
- Deneme
Tatmaya cesaret ettiğimiz lezzetlere...

Kapıdan girerken gözümü karşıdaki vitrinden ayırmadım. Bugün deneyeceğim biliyorum. Defalarca buraya kadar gelip vaz geçmek, dudaklarımdan başka kelimeler dökülmesine şaşırmak. Ve yine buradayım. Kaç defadır ertelediğim bir tada ulaşma çabası benimkisi. Altı üstü minik yuvarlak bir pasta. Ömrümüz boyunca cesaret edemediğimiz yığınların arasında onun lafı olur mu? Oluyor. Bazen büyük bir değişimi o küçük adım getiriyor çünkü. Çok seçenek var ama benim damak tadım belli, seçeneğim az yani. Alışkın olduğum, nasıl bir tat bırakacağını bildiğime ilerlemek kolay. Tanımadığım bir tat. Ürküyorum, daha sonra yeniye cesaret edemezsem diye. Sonucunu düşünüp ümidim kırılır diye.
Boş masalar var, benim de az bir zamanım.
Aldım. Masadayım şimdi.
Bekledim. Erteledim. Her anını belleğime kazımak istiyorum şimdi. Cesaretime verdiğim ödülüm bu. Dudağımı buruşturup nereden aldım bunu demeyi göze alabilmek…
Pastanın üzerinde yuvarlak ince bir dilim limon var. Çatalımı yavaşça altına yerleştirip çıkardım ve pastamı dağıtmadan tabağımın kenarına bıraktım limon dilimini… Sonra da çatalımı sapladım ona. Kabuğundan minik bir parça kestim. Ağzıma aldım. Soğuğu kırılmış kış günü gibi ılımaya yüz tutmuş jelin kayganlığını dilimde hissettim. Kabuğun limonlu şeker kıtırlığı dişlerimde… Tekrar bir ısırık aldım limon parçasından bu sefer kabuğun olmadığı sulu bir parça… Isırdıktan sonra dilimde biraz beklettim. Limon ekşi suyunu bıraktı anlık ince bir burukluk. Suyu kalmamış, çekilmiş dilimin son can suyu… Kalan dilimin tamamını attım ağzıma. Limonun ince ince sızan suyunu bu defa gözlerimi kapatıp unutmamacasına dilime mühürledim. Pastanın kremasından kesmeden çatalımın ucuyla aldım. Dilim, limonun derinlerden çıkmasını beklerken hindistancevizi taneleriyle selamlaştı. Çok ekşiyse diye ürkerken neden daha yoğun değil diye düşündüm. Büyük bir parça aldım, ardından daha büyük bir parça. Damağımda fotoğraf karesi tatlar belirdi geçmişten. Dilimin ucundan, arkasına doğru ilerleyen boza akışkanlığında limonlu nehir, çağlayana ulaşmasına ramak kala kurudu. Gürlemeli nehir, yeni kaynaklara ihtiyaç var. Bir çatal, bir çatal daha ve nehir yeniden akmakta… Gözümü tabaktaki kalan parça takılıyor. Yarısı bitmiş neredeyse. Yanında bir çay belki… Pastanın üzerine sıcak bir yudum… Deminden beri yarım kalan ne ise o tamamlandı. Bir yudum dalga damağımı okşadı.
Tabağımda pastam, bardağımda çayım bittikten sonra…
Limonlu Pasta’ nın hazzının yerini denemenin zaferi aldı.
Limonlu Pasta benim için bir simge şimdi. Ürktüğümde aklıma gelen bir resim. Ne kadar kötü olabilir sonu dedirten. Edinilen deneyimin bana giden yolda bir adım olduğunu düşünmemi sağlayan.