Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '20

 
Kategori
Öykü
 

Tavuk Döba İle Piliç Tuçel - 2

Tavuk Döba ile Piliç Tuçel ‘in sahipleri olan Paşa ve İbiş’ in üzerine yaptıkları tartışma

Bizim için bu dünya’ da yumurta olarak kalsaydık mı daha iyi olurduk, yoksa tavuk,  genç piliç olarak yaşıyor olmamız mı daha iyidir?

……………………..

- Bizler daha önce annelerimizin folluğa yumurta olarak yumurtladığı birer yumurtaydık,  öyle değil mi, Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba?

- Piliç Tuçel, öyle bir soru soruyorsunuz ki yoksa kendinizden şüpheniz mi var? Evet, ikimizde önceden birer yumurtaydık.

- Daha sonra bizler, kendi kümeslerimizin sahipleri tarafından yüzlerce yumurta arasında seçildik. Seçilen bizler; yine sahiplerimizin eliyle yeni gurk olmuş, ayaklarını karnının altına kırmış, kanatlarını yaymış olarak kendi kümes folluklarında yatan annelerimizin altına yerleştirildik.  Annelerimizin altına konmuş yumurtalar olarak annemizin sıpsıcacık göğsünün, kanatlarının altında yumurta içinde şekil değiştirdik ve yirmi bir gün sonra her birimiz kendi kümeslerimizin civcivleri olarak bu Dünya’ ya gözlerimizi açtık, öyle değil mi, Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba?  Yaptığım bu tespitlerle ilgili bir yanlışım varsa lütfen düzeltin…

- Piliç Tuçel, tespitin çok doğru, hiç bir yanlışın yok.

- Zaman içinde kendi kümeslerimizde büyüdük. Benden önce Dünya’ya gelen sizler bu gün Paşa’nın kümesinin aklı başında olan, mantıklı düşünen bir tavuğusunuz. Bende sizden sonra Dünya’ ya gelen İbiş’ in kümesinde yaşayan, daha çok bilgiler edinmeye ve sizlerin bilgilerinden faydalanmaya çalışan henüz genç bir pilicim öyle değil mi?

- Evet, öyle…

- Bu açıklamalarımdan sonra, sizlere, bir soru soracağım. Böyle soru mu olur diye muhtemelen sorumu basit bulup,  beni hafife alacağınızı biliyor olsam da yine de soracağım. Ey Bilgeler Bilgesi Tavuk Döba!  Sorum şu: Bizim için bu dünya’ da yumurta olarak kalsaydık mı daha iyi olurduk, yoksa tavuk,  genç piliç olarak yaşıyor olmamız mı daha iyidir?

- Ey Gözlerinin Derinliğinde Işık Saçan Sürmeli Gözlü Piliç Tuçel!  Asmakaradam köyündeki İbiş’in kümesinde yaşayanlardan biri olarak; o ışık saçan güzel gözlerinizle önümüzdeki, şu doğanın güzelliğini hiç mi görmüyorsunuz.?  Yumurta olarak kalmaktansa her birimizin bu Dünya’ ya tavuk ya da piliç olarak gelmesi tabi ki daha iyi olmuştur. Benim görünüşüne, güzelliğine hayran olduğum ve inanılmaz bir aşkla sevdiğim, önümüzdeki vadinin yeşil ekin tarlalarına  bir baksanıza...  Sert esen Poyraz rüzgârında nasıl da ekinler, uyum içinde başları ile vücutlarını hep birlikte bir aşağı indirip bir yukarı doğru kaldırıyorlar. Yeni başak tutmuş ekin, ne güzel salınım hareketi yaparak birbirleri ile oynaşıyorlar. Piliç Tuçel, bu Mayıs ayında, gökyüzünde; ak, salkım saçak bulutların dolaştığı, Bozkırın yeşillikleri içinde yaşıyoruz. Bu Dünya’ da yumurta olarak kalsaydık; Kırşehir İli, Mucur İlçesinin, Asmakaradam Köyünün şu anda yaşadığımız böylesi çiçek kokulu temiz havasını akciğerlerimize çekebilir miydik, Ey Piliç Tuçel?   Bu Dünya’ da yumurta olarak kalsaydık, gözlerimiz böylesi manzaralar görebilir, bu güzellikleri seyredebilir miydık, Ey Piliç Tuçel?  Mayıs Ayının bu öğle sıcağında sizin kümesin sahibi İbiş’ e ait bu çalı ağacının gölgesinde karnı tok tavuk, piliç olarak serinliyor olabilir miydik?  Eğer ki, bu Dünya da yumurta olarak kalsaydık; Paşa'nın, İbiş’ in kümeslerinin horozları, tavukları ya da piliçleri olarak bir yandan da bu güzel sohbetleri ediyor olabilirbilir miydık Ey Piliç Tuçel? Bu gün için kendi kümeslerimizde İnsanoğullarından Paşa'nın ve İbiş’in koruması ve gözetimi altında yaşıyoruz. Kümeslerimizde, gündüzün,  gecenin bir anında tilki gelip bizi tuttuğu gibi götürecek diye bir korkumuz, güvensizlik sorunumuz var mı, Ey Piliç Tuçel? Hayır, yok, öyle değil mi?

- Evet, yok.

- Akşamları girip yattığımız,  geceleri üzerine çıkıp uyukladığımız sıralı kalın ağaç dallarından yapılmış olan tüneklerimiz gayet iyi ve tertemiz öyle değil mi? Kaldı ki gecenin bir yerinde uyanıp yaptığımız yerlerdeki, zemindeki dışkılarımız sabahtan  her gün sahiplerimiz tarafından temizleniyor öyle değil mi, Ey Piliç Tuçel?

- Evet, tüneklerimiz her gün temizleniyor, iyi ve tertemiz Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba.

- Piliç Tuçel, bizler bu Dünya’ da yumurta olarak kalsaydık bil ki, bizler, çok kısa bir zaman sonra Paşa’ nın, İbiş’ in sofralarına tereyağda pişirilmiş yumurta ya da kaynar suda haşlanmış yumurta olarak gelecektik. Velev ki, Paşa ve İbiş bizi, pişmiş, haşlanmış yumurta olarak yememişlerse,   götürüp bizleri Mucur İlçe Pazarında yumurta olarak satacaklardı. İlçede yaşayanların köyde yaşayanlar gibi  kümesleri, altına yumurta koyacakları gurk tavukları olmayacağına göre Mucur İlçe Pazarında bizi yumurta olarak satın alanlar da bizi bir gün sabah kahvaltılarına, olmadı öğle, akşam yemeklerine katık yapacaklardı öyle değil mi, Ey Piliç Tuçel?

- Evet, öyle.

- Yalnız şu bir gerçek ki,  öteden beri, evcileştirildiğimiz o ilk günlerden beri biz tavuk milletinin yumurtaları insanların sofralarının vazgeçilmez, baş gıda maddesi oluyor, kahvaltı ya da yemek sofralarını bizlerle süslüyorlar ve lezzetli bir katık olarak öteden beri biz tavuk milletinin yumurtalarını afiyetle yiyorlar, öyle değil mi, Ey Piliç Tuçel?

- Evet, Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba. Gören göz kılavuz istemez. Evcilleştirildiğimiz o günden beri İnsanoğlu olan insanların sofralarını süslüyoruz.  İnsanlar, bizim yumurtalarımızı Sabah kahvaltılarında, öğle ve akşam yemek sofralarında hiç eksik etmiyorlar, yiyorlar… Onlara göre, en değerli, insan vücuduna en yarayışlı, en değerli gıda bizim yumurtalarımızdır…

-  O zaman şöyle diyebilir miyiz?   Bu Dünya’ da yumurta olarak kalmayıp ve sahipleri tarafından yüzlerce yumurtalar arasında seçilen gurk tavukların altına konularak civcivlere dönüştürülen yumurtalar çok şanslı yumurtalardır. Bu çalı ağacının gölgesinde dinlenen bizler de o şanslı yumurtalardan bu Dünya’ ya gözlerini açmış Paşa’ nın, İbiş’ in kümeslerine ait; çok kısmeli,  bahtı açık, talihli horoz, tavuk, piliç ya da civciv bireyleriyiz.  Bizim bu durumumuz, tıpkı insanlarda, ana rahmine giren binlece sperm hücrelerinden sadece ve sadece kısmetli, talihli birinin yumurtalığa girmesi, orada gelişip, büyüyüp, çocuk olarak bu Dünya gözlerini açmasına ne çok benziyor, öyle değil mi, Ey Piliç Tuçel?

- Evet, benziyor. Hemde çok birebir benziyor, Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba.

- Piliç Tuçel, İçinde bulunduğumuz yumurtalardan canlı civcive dönüştüğümüz en son günde göbek bağımızı kendimiz kesiptik.  Yeni sertleşmeye başlamış olanibiklerimizle dış kabuğumuzu kırarak, bu Dünya yaşamına ilk defa merhaba dedik öyle değil mi?

- Evet öyle.

- Piliç Tuçel, bu durum içinde seçildiğimiz yumurtalara göre bizim için ne büyük bir avantajdır,  ne büyük bir üstünlüktür…  Bizim için seçilmeyen yumurtalara göre ne büyük bir nimet, faydadır, ne büyük bir çıkar, kazanç, kardır. Bir düşünsenize….  Piliç Tuçel, bu güzel Dünyada merhaba demek ve yaşama arzusuna sıkı sıkıya tutunarak yaşamak biz horozlar, tavuklar, piliçler ya da civcivler için en büyük şeref ve mutluluktur. Anlattıklarımdan benim düşüncelerimi böyle bil.   Kaldı ki, bunların dışında başka; ne düşünülebilir, ne beklenebilir,  ne istenebilir ki?  Bir düşünsenize…   O ooo Piliç Tuçel, bu anlatıklarımın karşısında; umursamaz, ilgisiz, dalgacı bir durumunun var olduğunu görüyorum. Yoksa aklınızdan yumurta olarak kalsaydık şimdiki durumumuzdan daha iyi olurduk diye mi geçiriyorsunuz?  Bizlerin görmediği, benim bilmediğim ya da haberdar olmadığım bu Dünya’ ya civciv olarak geldiğine ya da piliç olarak yaşadığına pişman olacak bir şeyler mi yaşadınız? Böylesine ilgisiz, hissiz,  lakayt bir halinizle karşımda duruyorsunuz?

-Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba, şu yaşadığımız Dünya'nın neyi, neleri güzel ki?  Sizler geçin vadinin; yeşil ekinlerini, o güzelliklerini… Sizlerin o güzellikler dediğiniz şeyler de her bir horoza, tavuğa ya da pilice göre değişir.  Her horoz, tavuk ya da piliç; sizlerin, gördüğünüz gözler ile o güzellikleri görmeyebilirler, yüreğinizin derinliklerinde tellendirdiğiniz o duyguları, onlar, yüreklerinin derinliklerinde hissetmeyebilirler. Sonra yok seçilmeyen yumurtalara göre çok ajantajlıymışız, üstünmüşüz, bizim için bu Dünya’ ya gözlerimizi açmak büyük bir nimetmiş, çıkarmış, faydaymış, kazançmış, karmış…  Yok, bu Dünya’ da yaşamak bizim en büyük şeref, mutlulukmuş…   Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba,   sizler anlatıklarıma geçin onları diyorsunuz ya… Sizler de anlatıklarınızı geçin. Geçin onları… Sizler bir de tavuk milletinin bu Dünya’ ya geliş amacına bakın.  Bir de yaşıyor olmamızın özüne bakın. Asıl olan nedir, asıl varoluş gayemizin amacı nedir? Bu konularda akılcı düşünceleriniz yok. Bu konulara aklınızı çalıştırıp, kafanızı yormuyorsunuz gibi bir durumunuzu gözlemliyorum. Yoksa bilmiyormusunuz mu, Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba?

- Piliç Tuçel. Şu gerçek çok doğaldır ki kümeslerimizde yaşayan her bir horoz, tavuk ya da piliç her şeyi bilecek diye bir esas, dip, temel, kaide, kural yoktur. Her birinin bilmediği çok şey mutlaka vardır. Takdir edersiniz ki ben de her şeyi bilemem. Öyleyse açıklayında bilelim, Piliç Tuçel?  

-  Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba, bu Dünya ta başlangıçta şekillenirken bizim asıl varoluş gayemiz Tanrı Rab, tarafından insanoğlu olan insanlara gıda hizmeti yapacağımız yönünde olmuştur. Sizerle benim Dünyaya geliş amacımız sizler sahibiniz olan Paşa’ ya, ben de sahibim olan İbiş’ e tüm varlığımızla hizmet yapmak içindir. Bunu böyle biliniz.   Sizler, sahibiniz olan Paşa’ ya, ben de sahibim olan İbiş’ e yapmış olduğumuz hizmeti, zinhar; bir hafta, bir ay ya da bir yıl aksatmış olalım da işte o zaman sahiplerimiz tarafından ne durumlara sokulacağımızı bir görün. Bir düşünsenize sahiplerimiz Paşa ve İbiş bizlerden sonuna kadar yaralanmazsa biz tavuk milletine hiç yem verirler mi?  Akşamları ya da kışın dışarıya çıkmadığımız zamanlarda dinlenmemiz için bizlere hiç tünekler inşa ederler mi? Gökyüzündeki kartallara,  yeryüzündeki tilkilere,  öldürmeyi çok seven onlarcamızı, bir arada ve kısa bir sürede öldürebilecek olan psikopat, deli sansarlara karşı üzerimize güvenlik şemsiyesi tutar mı?  Her gün için sizler sahibiniz Paşa'nın ben de sahibim İbiş’ in folluklarına çıkıp bağıra, bağıra yumurta yumurtlamazsak bir de o zaman görelim, sahiplerimizi…  Sahibiniz olan Paşa seni,  benim sahibim olan İbiş beni bir gün olsun kapılarında tutarlar mı?   Bizi yaşatırlar mı? Bizi gözetip düşmanlarımızdan korur mu?  Sahiplerimiz olan onlar, yaşlandığımız, kendilerine yararlı olmadığımız o günlerde hiç bizlere bunca sene bağlılıkla, sadakatle vefalı bir şekilde hizmette bulundular diye bizleri düşünürler mi? Hayır, hiç düşünmezler. Onlar, biz tavuklar için her sene yüzlerce yumurta yumurtladı. Her sene gurk oldu. Yumurta folluğunda, altına koyduğumuz civciv çıkacak yumurtaların üzerinde günlerce; aç susuz yattılar,  o yumurtalardan onlarca civciv çıkarttılar,  onları büyüttüler, genç horoz, piliç olarak kümesimize kattılar derler mi?  Hiç demezler. Kümesimize katkı yarattı, kümeslerimizin horoz, tavuk ya da piliç sayımızı artırdı, derler mi? Hayır hiç demezler… Sahiplerimiz olan Paşa ile İbiş bizler için şimdilerde ihtiyarladılar artık eskiden yapmış oldukları gibi yumurta yapamaz oldular,  folluklarda gurka yatmaz oldular diye üzüntülerini bildirirler bildirmesine de… Ancak biz tavuklar için şunu hiç akıllarından geçirmezler. Bizlere gençliklerinde, orta yaşlılıklarında yaptığı hizmetlere karşılık onlara değerbilirlik olarak bir vefa örneği gösterelim. Kalan bir iki yıllık ömürleri için onlara karşılıksız, bedava yem vermeye devam edelim, yaşasınlar diye düşünürler mi? Hiç ama hiç düşünmezler. Çünkü bizlere boşu boşuna yem yedirmesler. Yem yedirmek, sahiplerimiz olan onların işlerine gelmez. Bizlere yem vermemek için, biley taşından bileyledikleri keskin bıçağı hiç bekletmezler. Hemen boğazımıza çalarlar. Bizleri iştahla bir güzel yemek için başımızı koparıp, büyük bir hevesle tüyümüzü, teleğimizi yollarlar. İş bittikten sonra da vücudumuzu hemen tencereye sokarlar, haşlanıp, pişmemiz içinde tencereyi ateşin üstüne korlar. Bu açıkladıklarımı yapmazlarsa da bizleri ayakları sıkı sıkıya bağlı olarak Mucur İlçe Pazarına götürüp satarlar. Satın alanlarda başımızı koparıp kalıbımızı tencereye sokarlar. İşte bu açıklamalarımı şu ana kadar bir düşünce olarak hiç göz önünde bulundurmadınız. Yumurtadan bu Dünya’ ya civcivler olarak gelmemizi sonra kümeslerimizin tavukları olmamızı hep iyi yönünden görüp dillendirdiğinizi, kötü yönünden hiç söz laf açmadığınızı görüyorum. Düşüncelerimde haksız mıyım, Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba.

-  Ey Piliç Tuçel! Düşündüklerinize de bakın.. Yok öyle mi, Yok böyle mi, yoksa şöyle mi?… Sizi düşünce olarak anlamaktan gerçekten zorlanıyorum. Geçin onları… Geçin o düşüncelerinizi…  Ne diye bu Dünya yaşantımızı kendine dert ediniyorsun Ey Piliç Tuçel?  Her yaşayan canlı, herkes bu Dünya’ya bir görev yapmak için gelmiştir. Her canlı mutlak surette bir canlıdan faydalanır. Kendinden faydalanılan  canlı da diğer bir başka canlılardan faydalanırlar. Dünyanın temeli böyle atılmıştır.  Bu Dünya binası, Tanrı Bar tarafından üç aşağı, beş yukarı anlattığım şekilde inşa edilmiştir. Piliç Tuçel;  dingin, sakin olan iyi bir kafa ile düşünsenize…  Önce bizlerlerin yabani horozlar, tavuklar, piliçler ya da civcivler olarak doğa da yaşıyor olmamız durumunu bir düşün.  Saldırıya karşı koyma, mücadele gücü olmayan biz güçsüzler, sahipsiz olmamız halinde yabani olan bir doğada; dışarıda, yazıda, yabanda, kırda, bayırda,  ormanda, derelerde, tepelerde, taşlıklarda, kayalıklarda başıboş dolaşıyor, hayatımızı devam ettiriyor olmamız halinde daha çok risk altında olmayacak mıydık?

-Hiç şüphesiz, bizler sahipsiz olarak kümeslerimizin dışında yabani bir doğada yaşıyor olmamız durumunda yaşadığımız kümeslere göre daha çok ve tehlikesi büyük olan yüksek risklerle karşı karşıya gelirdik,

-Piliç Tuçel,  başta gökyüzünde uçan kartallar olmak üzere yeryüzünde; kırda, bayırda, ormanda, derede, tepede, taşlıkta, kayalıkta  gezen tilkilerle, yabani kedilerle, köpeklerle ve diğer başka yabani düşmanlarımızla karşı karşıya gelerek yaşayacağımız ölüm kalım riskimizi “ …yasadığımız kümeslere göre…”  diyerek kümeslerimiz ile kıyaslama, karşılaştırma yapmanızı doğrusu çok sevimli, hoş bulmadım. Bu düşüncenizi yadırgadım, bir şekilde garip buldum. Öncelikle şunu iyi bilin.  Bak Piliç Tuçel!  Yaşadığımız kümeslerde hemen, hemen biz horozlar, tavuklar, piliçler ya da civcivler için yüksek çok tehlikeli olabilecek olan hiç bir riskimiz yoktur. Eğer olursa da en az ve çok düşük derecede olacak olan bir riskimiz olur. Rakamsal olarak neredeyse sıfıra yakın olur. Bizim kümeslerimizde yaşam riski,dışarıda, vahşi doğada; yazıda, yabanda, kırda, bayırda, ormanda, taşlıklarda, kayalıklarda yaşayabileceklerimiz yani  karşımıza çıkabilecek, olabilecek risklerle hiçbir şekilde kıyaslanamaz bile….. Piliç Tuçel!  Şimdi sizlere soruyorum: Ben, Paşa'nın kümesinde yaşayan Tavuk Döba olarak, Sizler İbiş’ in kümesinde yaşayan Piliç Tuçel olarak kümeslerimizde, kümesimizin küllüklerinde durduk yerde, hiç en büyük risk olan ölüm riski ile karşı karşıya geliyor muyuz?  Gelmiyoruz, öyle mi?

- Evet öyle

- Ya kümeslerimizde yaşamayıp,  vahşi doğada yabani olarak yaşıyor olsaydık nasıl yaşayacaktık?  Yabani yaşantıda bizler için tehlikenin en büyüğü ölüm riski değil de nedir?  Yabani yaşayan her canlı gibi bulunduğumuz yerlerde her an düşmanlarımıız ile burun buruna gelmiyecek miydik? Gelecektik.   Kısaca vahşi doğada yaşadığımız her an bizlere düşmanlarımızın saldıracağı ve bizleri öldüreceği tespitim doğru mu Piliç Tuçel?

- Evet, doğru, Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba.

- Kaldı ki, Asmakaradam Köyünün tüm kümeslerinde olduğu gibi bizler kendi kümeslerimiz olan Paşa’ nın ve İbiş’ in kümeslerinde; kazasız, belasız, risk almadan yaşayan evcil horozlar, tavuklar, piliçler ya da civcivler olarak çok daha düzenli bir hayatımız vardır, öyle değil mi Piliç Tuçel?

- Evet, öyledir. Yaşadığımız kümeslerde, bizler; horozlar, tavuklar ya da piliçler olarak irademizi kullanıp, kendi küllüklerimizin dışına çıkıp serbest dolaşım gerçekleştiremiyor olsak bile – ki en büyük sıkıntımız bu durumuzdur. - her birimiz bu gün yaşadığımız kümeslerde daha az risk altındayız ve düzenli bir hayat yaşıyoruz diyebiliriz,  Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba.

Bak, Piliç Tuçel, yine minderin dışına çıkıyorsun,  kaçak güreşiyorsun. Benim düşüncelerime katılmaya bilirsin. Ancak iki artı ikinin dört ettiği gerçeğinden de kaçamazsın.  Minderin kenarında gezinme, ortasına gel. Söylediğin sözlerinde kesin hüküm bulunsun “… düzenli bir hayat yaşıyoruz diyebiliriz,” deme. Diyebiliriz sözünü sözlüğünde kaldır. Düzenli bir hayat yaşıyoruz de.. Doğru olan bu değil mi?

- Çok haklısınız. Doğru olan sizin söyledikleriniz, Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba.

 - Kümeslerde yaşadığımız her günümüz yabani olarak yaşayan horozlarla, tavuklarla, piliçlerle ya da civcivlerle hiçbir şekilde kıyaslanmayacak düzeyde planlı, her şeyimiz anlamlıdır, öyle değil mi, Piliç Tuçel?

Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba, işte, bu sözünüzü anlamakta zorlandım. Günümüz nasıl planlı, her şeyimiz nasıl anlamlı olabilir ki?  Her birimiz kendi kümeslerimize yaşıyor, geçinip gidiyoruz, Öğle sıcağında bu çalı ağacının gölgesinde toplanıyoruz. Kimimiz uyuklayarak, kimimiz de sohbet ederek öyle veya böyle vakit geçiriyoruz. Bundan iyisi şam şekeri…

- Ey Piliç Tuçel! Gözlerimin içine bak. Beni iyi işit. Benim yaşadığım kümesin sahibi olan Paşa ve sizin kümesin sahibi olan İbiş her gün sabahları belli saatte tüneklerimizin kapısını açıyorlar mı? Açıyorlar… Bize en iyisinden; buğday, çavdar, arpa ve mısırdan karışık olan, sabah yemlerimizi veriyorlar mı? Veriyorlar…  Her gün avlu içindeki yalak kaplarımıza, yalak dolusu su dolduruyorlar mı? Dolduruyorlar… Gün içinde su bulma derdi olmadan bu Mayıs Ayının öğle sıcaklarında yalaklarımıza doldurulan  bol, temiz pınar suyundan doya, doya suyumuzu içiyor muyuz? İçiyoruz. Yine gün batımına az kalan bir zamanda akşam yemlerimizi veriyorlar mı? Veriyorlar… Karnımızı doyurup, suyumuzu içip  akşam uykusu için tüneklerimize çekiliyor muyuz? Çekiliyoruz. Gecenin karanlığında sansar, tilki girip bize zarar vermesin diye,  öldürmesin diye, alıp götürmesin diye sahiplerimiz olan Paşa ve İbiş, tüneklerimizin kapısını sıkıca kapatıyorlar mı? Kapatıyorlar… Tüneklerimizdeki yüksek paralel ağaçlar üzerine sıralar halinde tüneyip, bir arada, rahat ve korkusuzca sabaha kadar uyuyup dinleniyor muyuz? Dinleniyoruz... Bu işlemleri her gün planlı bir şekilde yapıyor muyuz? Yapıyoruz.  Açıkladıklarım sahiplerimiz tarafından her gün yapılıyor mu? Yapılıyor. Şimdi soruyorum, Piliç Tuçel, bizler kendi kümeslerimizde planlı, anlamlı, korkusuz ve rahat bir hayat yaşıyor muyuz, yoksa yaşamıyor muyuz? Yaşıyoruz,  öyle değil mi?

Değerli Dost, Sevgili Piliç Tuçel!  Yaz, kış yiyeceğimiz yemi önümüzde hazır bulmak, her birimiz kümeslerimizde İnsanoğlunun koruması altında korkusuzca, güvenli, rahat bir hayat yaşamak az şey midir? Yaşadığımız Tanrı Rab’ ın  her bir gününde, belirsizliklerin olmadığı; planlı, düzenli anlamlı bir hayat yaşamak az şey midir?.  Söyler misin, bizim için başka iyi olmayan nedir? İhtiyarladığımızda, yumurta yapmayı kestiğimizde; benim kümesin sahibi olan Paşa’ yı, sizin kümesin sahibi olan İbiş’i : “Sahiplerimiz olan onlar, yaşlandığımız, kendilerine yararlı olmadığımız o günlerde hiç bizlere bunca sene bağlılıkla, sadakatle vefalı bir şekilde hizmette bulundular diye bizleri hiç düşünmezler. Onlar, biz tavuklar için her sene yüzlerce yumurta yumurtladı. Her sene gurk oldu. Yumurta folluğunda, civciv çıkacak yumurtaların üzerinde günlerce; aç susuz yattılar,  o yumurtalardan onlarca civciv çıkarttılar,  onları büyüttüler, genç horoz, piliç olarak kümesimize kattılar hiç demezler. Kümesimize katkı yarattı, kümeslerimizin horoz, tavuk ya da piliç sayımızı artırdı hiç demezler… Sahiplerimiz olan Paşa ile İbiş bizler için şimdilerde ihtiyarladılar artık eskiden yapmış oldukları gibi yumurta yapamaz oldular,  folluklarda gurka yatmaz oldular diye üzüntülerini bildirirler. Ancak biz tavuklar için şunu hiç akıllarından geçirmezler. Bizlere gençliklerinde, orta yaşlılıklarında yaptığı hizmetlere karşılık onlara değerbilirlik olarak bir vefa örneği gösterelim. Kalan bir iki yıllık ömürleri için onlara karşılıksız, bedava yem vermeye devam edelim, yaşasınlar diye hiç ama hiç düşünmezler. Çünkü bizlere boşu boşuna yem yedirmesler. Yem yedirmek, sahiplerimiz olan onların işlerine gelmez.. Bizlere yem vermemek için, biley taşından bileyledikleri keskin bıçağı boğazımıza çalarlar. Bizleri iştahla bir güzel yemek için başımızı koparıp, büyük bir hevesle tüyümüzü, teleğimizi yollarlar. İş bittikten sonra da vücudumuzu hemen tencereye sokarlar, haşlanıp, pişmemiz içinde tencereyi ateşin üstüne korlar.” diye düşüncelere sahip olmanızı, sahiplerimizi kötülemenizi pek anlamlı bulmuyorum. Biz horoz, tavuk milletine yaptıkları bunca hizmete karşılık onları kınamanız, yermeniz sizlere soruyorum, bizim için bir değer bilmemezlik değil de nedir?  Anlattığım şekildeki düşünceleriniz onlara nankörlük etmekten öteye başka ne olarak düşünülebilir, Piliç Tuçel?  

- Bana karşı çok sert olan tüm bu açıklamalarınızdan; insanoğlunun duygusal yanı olmakla birlikte daha çok akıl ve mantığının emirleri ile hareket eder. “ İşine yaramadığı bir tavuğu kümesinde barındırmaz. Yem vermemek için hemen boğazımıza keskin bıçağı çalarlar. Bizleri iştahla bir güzel yemek için başımızı koparıp, büyük bir hevesle tüyümüzü, teleğimizi yollarlar. İş bittikten sonra da vücudumuzu hemen tencereye sokarlar, haşlanıp pişmemiz içinde tencereyi ateşin üstüne korlar,” diyorsunuz ve bu şekilde davranmaları sahiplerimizin en doğal haklarıdır diyorsunuz, öyle değil mi, Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba?

- Piliç Tuçel, kesinlikle öyle… Tam da açıkladığınız gibi…   Hiç kuşkunuz olmasın.  İnandığım ve doğru bildiğim bir konuda kesin hükümlü konuşmayı çık severim. Bizlere yaptıkları bunca hizmetlere karşılık sahiplerimizin en doğal haklarıdır diye düşünüyorum. Yoksa benim bu kesin hükümlü düşünceme katılmıyor musunuz, Piliç Tuçel

…………………………..

_______________________________________

Mehmet TURAN

Batıkent – ANKARA, 27 Nisan 2020,  Saat: 16,17

 
Toplam blog
: 47
: 2386
Kayıt tarihi
: 28.10.08
 
 

Mucur / Kırşehir doğumluyum. Uzun süre Maliye Bakanlığı'nda çalıştım. Kabul etmek gerekir ki, Mal..