Tebrikler Çocuklar!

Şampiyonlar ligine iki takımla katılmaya hak kazanmış olmamız, ülkemiz açısından bir gurur vesilesi. Beşiktaş'ın kendi sahasında Zürih karşısında, Fenerbahçe'nin de rakip sahada Anderlecht karşısında aldığı 2-0'lık net skorlar, bu akşam milletçe yüzümüzü ağarttı.

Kuralar çekildiği zaman Basın'da kolay rakiplerle karşılaşacağımız yazılmıştı. Bu beni fazlasıyla korkuttu. Çünkü rakibi küçümsemek, size tembellik getirirken, karşınızdaki ekibi de ateşler.

Bu örnekleri hayatımızda çok yaşamışızdır. Bu yüzden ben her iki takımımızın da dikkatli olmasını istemiştim ve sonuçtan o kadar ümitli olmadığımı söylemiştim.

İlk karşılaşmalarda Beşiktaş rakip sahada son dakikalarda yediği bir golle 1-1 berabere kalarak, Fenerbahçe de kendi sahasında 1-0 üstünlük sağlayarak avantaj elde ettiler.

Ancak futbol, sonucu garanti olmayan oyunlardan biridir. Top girmek istemeyince kaleye bir türlü girmezken, bazen de olmayacak zamanda gösterdiğiniz üstün performansa rağmen tıngır mıngır kalenize yuvarlanıverir.

İşte bu yüzden ben yine de iddialı ve emin konuşmak istemedim.

Fenerbahçe'nin Anderlecht'le görülecek bir hesabı vardı geçmişten. İstanbul'da berabere kaldığımız maçın rövanşında bizi 5-1 yenerek saf dışı bırakmışlardı. Bunu da hatırlattım.

Anderlecht takımı başkanı ve hocası, Fenerbahçe'nin lig maçlarına bakarak, biraz da takımına moral vermek için, "Fenerbahçe'den korkmuyoruz, Turu geçmemiz garanti" gibi şeyler söylemeye başladıklarında, benim takıma güvenim daha da arttı.

Bu akşam ilk dakikalarda Fenerbahçe golü bulunca Anderlecht şaşkına döndü. En az üç gol atması gerekiyordu ki, bu da öyle kolay değildi.

Dakikalar ilerledikçe oyuncular da seyirciler de paniğe kapıldılar. Giderek ümitler azaldıkça, sonuç kabullenilemez hale geldi.

Aslında rakibin bu stresini iyi kullanmayı, daha sakin ataklar ve yerini bulan paslarla oyunu yavaşlatmayı bilemedi Fenerbahçe. Sürekli savunmadan ileriye rakibe uzun toplar atıldı.

Deniz kendinden beklenmeyecek bir performansla oyuna ağırlığını koyunca, Volkan, "bu kalenin geçek sahibi benim" dercesine güvenli bir oyun sergileyince, şans da bu akşam direklerle bize yardımcı olunca, Fenerbahçe ikinci golü de buldu ve rakip sahada net bir skor sağlayarak, yıllar önce kendisini eleyen takımı, iki kere mağlup ederek, adını şampiyonlar ligine yazdırdı.

Ben takımların başarısında ülkenin genel siyasi, ekonomik ve moral durumununn da çok etkili olduğunu düşünürüm. Çünkü bileşik kaplar sistemi bunda da geçerlidir. Her şey kötü giderken futbolda beklenmeyen başarılar elde edemezsiniz.

Toplumu etkisi altına alan genel motivasyon, başarıya da davetiye çıkarır.

Ben hem Beşiktaş'ı, hem Fenerbahçe'yi kutluyorum ve devler liginde iki takımımıza da başarılar diliyorum.

Umut ediyorum ki, iki takımımızın finallerde karşı karşıya geleceği günler uzak değil... En büyük Türkiye...