Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '11

 
Kategori
Güncel
 

Tehlikenin farkında mısınız?

Tehlikenin farkında mısınız?
 

Gün saymak


Bir önceki geceden alarmı kurulmuş saatlerimizin ısrarlı çalışlarıyla sabahın köründe yataklarımızdan kalkıp üstünkörü kahvaltılardan sonra da sokaklara fırlıyoruz hergün rutine bağlanmış bir şekilde. 

Her şey normal. Allaha şükür hala bizi bekleyen bir işimiz var iyi kötü. Akmasa da damlayan cirolarla döndürmeye çalıştığımız kendi çapında işletmelerimiz ya da yetmese de ne yapalım bunu da bulamayanlar var tadındaki maaşlarımızla günlerimizi geçirip emekliliğin hayalini kuruyoruz dedelerimiz ve sonra da babalarımızın da zamanında yaptıkları gibi. 

Servis ile işe giden şanslılardansak eğer köşedeki bakkaldan, hoş artık pek bakkal da kalmadı ya, aldığımız gazeteye ucundan kıyısından şöyle bir bakıyoruz, ''Tüh tüh gene şehit haberleri, neyse ki son dakikada Arda'nın golü gelmiş, sözde bu bayram trafik kazaları için önlem almışlardı ama yollar gene kan gölü, vay be altına bak uçtu gidiyor, altınları bozup üstüne banka kredisi ile eve girmeseydik şimdiki evin iki oda fazlasını alabilirmişiz meğer...'' 

Davutoğlu'na bak sen, yahu hakikaten hükümet bayağı bir etkin politika izliyor uluslararası arenada. Eskiden nerede öyle İsrail'e falan fırça atıp Ortadoğu'nun liderliğine soyunmak, Arap dünyasının ağzından çıkacak sözlere baktığı bir başbakana sahip olmak. Çok yol aldık çoook. 

Şu BDP'lilerin de ağzının payını iyi veriyor başbakan, askeri de hizaya soktu, demokrasi yolunda da son sürat gidiyoruz. Her şey daha da iyi olacak. Biraz da şu işsizlik azaltılsa her şey tam olacak ama. Neyse o da olur, kolay mı hepsini bir anda yapmak? 

Bu bayram annemlere memlekete gidemedik ama artık Kurban bayramında kısmetse. Hem ikramiye de alırsam elimiz de boş gitmeyiz daha iyi. Başbakan da bir kaç gün ortadan yok olmuş. Dinleniyor diyorlar, dinlensin tabi kolay mı koştur babam dur? Adamın gündüzü gecesi yok, oradan buraya sürekli koşturuyor, hep problem hep sıkıntı. Geçen 30 Ağustos törenlerinde gözlükleri takmış yanında da Cumhurbaşkanı. Bir şey göstermek istemiş, bakmış uyuyor, bozuntuya vermemiş. Ama sonra Cumhurbaşkanının resmi geçidi ayakta selamlaması gerektiğinde de uyarmayı ihmal etmemiş. Vallahi büyük adam, değil Avrupa'da dünyada yok böylesi. 

Esad'a artık bırak demiş, halk istemedi mi gitmek gerekiyor tabi ama anlayan kim? Zamanında Kaddafi'ye de söyledi o da duymazlıktan geldi, bak şimdi kimbilir nereye saklandı. Adamın bir bildiği var da konuşuyor. Gelmem Davos'a falan demişti, şimdi Davos'takiler ayağına geliyorlar. 

Ayağa kalkıp selamlamadı diye komutan falan da dinlemedi emekli etti adamı. Başbakan'a saygısızlık olmaz, demokrasi varsa herkes yerini makamını bilecek değil mi? 23 Nisan'da ne demişti yerini verdiği çocuğa? ''Artık başbakan oldun, istersen asar istersen kesersin''. 

Yürüyerek Mısır'dan Filistin'e geçecekmiş, Allah korusun bir şey gelmesin başına sonra ne olur memleketin hali? Amerika bile sesini çıkartamıyor, Ortadoğu projesinde eşbaşkan olmak kolay mı, BOP mu TOP mu ne işte orda, kendisi de dedi ya. Obama'nın karşısında nasıl duruyor? Eskiden öyle miydi? Tahtaya sözlüye kalkmış lise talebesi gibi eğilip bükülürdük. Çok şey değişti çok. 

Yalnız, herkese bu kadar fırça atıyoruz ama bakalım sonu ne olacak diye de düşünmüyor değilim doğrusu neyse herhalde vardır bir bildikleri. Halk arkasında olduktan sonra kimse bir şey yapamaz. 

Allah büyük, neyse işe de geldik zaten. Üff akşama kadar şimdi... Şu kalan beş seneyi de kazasız belasız atlatsam, çocuklar da büyümüş olur, memlekete dönerim, burdaki evi kiraya verip, parasını emekli maaşına ekledim mi... 

 
Toplam blog
: 344
: 1122
Kayıt tarihi
: 22.07.09
 
 

Okur yazarım. Okur yazarlıktan kastım, okuduklarımı yazmamdır ki, bu yazılarımı genellikle 'kitap..