- Kategori
- Aşk - Evlilik
Tek kişilik evlilik

alıntıdır
Ne bir tiyatro oyunu ne bir sinema filmi.
Tek kişilik evlilik çoğu insanın, aile olamadan aynı evi paylaşması gibi bir şey. Aynı evin içinde iki farklı hayat.
Yalnızlığını giderdiği çocuğu ile kadın, kendini hala bekar delikanlı zanneden erkek. Tabii cinsiyetlerin değişmesi de olası.
Bir tek erkekleri yadırgamamak lazım.
Son zamanlarda ben mi daha çok inceler oldum yoksa sürekli karşıma mı çıkar oldu bilemiyorum ama mutlu evliliğin sayısı gittikçe azaldı.
Geçim sıkıntısının getirdiği kopukluklar, sosyal çevre baskısından –mış gibi yürütülen evlilikler, “babamın evine gitmektense” cümleleri kuran bayanlar.
Nedir insanları mutsuzluğa iten ve bunu devam ettirmek zorunda kılan?
Sanırım yine yaşam şartları. Çalışmayan bayanların kendileri ve çocukları için yeni bir hayat kuracak maddi gücü bulamayışları.
Peki her bayan çalışmak zorunda mı?
Evet ne yazık ki çalışmayan hiç kimse düşlediği hayatı yaşayamıyor. Veya yaşadığını zannediyor. Yada düşlemeyi unutuyor.
Paylaşımsız, stres yüklü dört duvar arasında yalnız kadınlar.
Birisi mucize bekliyor, birisi çocuğum büyüyene kadar diyor, birisi sabrının son demlerini yaşıyor.
Tek kişilik evliliğin yükü maddi yükümlülüklerden daha ağır oluyor.
Sevgi yerine para maalesef konmuyor.
Kadınlar mutlu olduklarını zannetmekle gerçekten mutlu olmak arasında çelişiyor.