Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Nisan '11

 
Kategori
ÖSYS
 

Tek Yol, 2011 YGS’yi İptal Etmek!

Tek Yol, 2011 YGS’yi İptal Etmek!
 

2011 YGS’ye gölge düştü.

2011 YGS, alışık olmadığımız önlemler alınarak yapıldı. Adayların, sınav sırasındaki ruhsal durumunu, dışarıdan tahmin etmek de zor değildi. Öğrencinin üstünde başında ne var ne yok, hepsi toplandı.

Amaç, “kopya”yı önlemek!

Ancak, sınav günü İstanbul’da kimi okullarda sadece kız öğrencilerin sınava girmesi, önlemlerin başka “niyet”lerle desteklendiğini gösterdi. Daha sonra Artvinli bir avukatın “şifre iddiası”, ÖSYM’nin, “niyet” olarak, “kapsama alanı”nı gösterdi.

Bütün bunlar, bir de bilmediklerimizi varsayarsak, “cambaza bak”a ne de güzel uyuyor!

Dikkatle ne/lere çevrilmişti:

Tuvalete gitmek yasak!

Sınav salonlarında kameralar kayıt yapacak!

“Adaya özel soru kitapçığı”nı adayın kendisi açacak!

Kalem, silgi, kalemtraş, şeker... şirketten!

Her adayın soru kitapçığında sorular ve seçenekler farklı olacak!

Dikkatler bunlara çevrilirken, meğer, yanıtlar “şifrelenmiş”...

Birkaç gündür ortaya dökülenler, yanıtsız kalan sorular, söylenenler/ söylenmeyenler, üst katlardan gelen destek açıklamaları kafaları daha da karıştırmaya yetti.

ÖSYM Başkanı’nın açıklamaları, sorulara verdiği, daha doğrusu vermediği yanıtlar, soruları internet üzerinden kamuya/ adaylara açtıklarını söylemeleri karşın, soru kitapçıkları üzerinde hiçbir işlem yapılmamış olması, bunların adaylara ait olmadığını gösteren en büyük kanıttır.

Diyelim ki, aday/ öğrenci, Türkçe ve Sosyal’den sorular üzerinde kalem oynatmadı.

Ya Matematik, Fen için ne diyeceğiz?

Bu soruların, kalem oynatmadan çözüleceğini söylemek için “kafayı yemek” gerek.

****

ÖSYM Başkanı’nın yaptığı o pek inandırıcı olmayan açıklamaya Cumhurbaşkanı’ndan hemen, Hükümet’ten, Milli Eğitim Bakanı’ndan gecikmeli, “tatmin oldum” desteği geldi.

ÖSYM Başkanı Ali Demir’i aradığını, kendisinden bilgi aldığını söyleyen Cumhurbaşkanı, “Başkandan aldığım bilgiler beni tatmin etti.” dedi. Bununla yetinmedi, olanlar sıradan/ önemsizmiş gibi, öğrencilere bir de öğüt verdi:

“Öğrencilerimizin güvenle kendilerini ikinci sınava hazırlamaları gerekir."


ÖSYM Başkanı, Cumhurbaşkanı
’nı bakalım nasıl ikna/ tatmin etmiş?

"Bana verdiği bilgiler çerçevesi içerisinde, aslında bu basına verilen kopya tamamen ayrı hazırlanmış bir kopya. Esas bir ana kitapçık olduğunu, onun hiç kimseye verilmediğini, o ana kitapçıktan bütün öğrenciler için farklı şekilde hazırlanan kitapçıkların da yine hiç kimseye verilmediğini söyledi. Zaten bugün öğlen itibariyle herkesin sorusunu, kağıdını, cevabını internete koyduklarını söyledi. Dolayısıyla bu kadar açık, şeffaf bir şekilde ortaya çıktıklarını, böyle bir şeyin kesinlikle söz konusu olmadığını söyledi.”

(Başkanın internete koydukları:

Soru: soru kitapçığı, Kâğıt: adayın cevap kartı, Cevap: soru kitapçığının cevap anahtarı...
İnternette bunlar var mı?
Yok!
Cumhurbaşkanı, olmayanlarla “tatmin edilmiş” oldu.
)

Bakanlar Kurulu
toplantısının ardından Cemil Çiçek’ten de Hükümet adına “tatmin olduk” açıklaması geldi:

“Sayın Cumhurbaşkanımız bir açıklama yaptı. Sayın ÖSYM Başkanı da bir açıklama yaptı. Biz bu açıklamanın doğru ve yeterli olduğu kanaatini taşıyoruz. Çünkü neticede işin başındaki kişiler, bu işin sorumluluğunu bilen ve sorumluluk taşıyan insanlardır. Bu iddiaların doğru olmadığı kanaati bizde de var. (...) Sayın Cumhurbaşkanının tatmin olduğu konuda biz de tatmin olmuşuzdur. çünkü konu her yönüyle kendisine ifade edilmiş biz de bu kanaati taşıyoruz. Sayın Milli Eğitim Bakanımızın da kanaati odur bize verdiği bilgide...''

Niye konuşmadığı söylenen Milli Eğitim Bakanı sonunda konuştu. İşte, ajanlara düşen haber:

“ÖSYM’nin bağımsızlığı ve tarafsızlığına saygı gösterdiği için bugüne kadar açıklama yapmadığını anlatan Çubukçu, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir’in kamuoyunu bilgilendirmesini beklediğini ifade etti. Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, Demir’in konuya ilişkin tüm iddiaları açık yüreklilikle yanıtladığına inandığını dile getirerek, ‘Bundan bir siyasi sonuç çıkarmak, bundan bir kar elde etmeye çalışmak hiçbir şekilde insafla bağdaşmıyor’ dedi.”?

*****

2011 YGS, üzerinde kuşku bulutları dolaşan bir sınav oldu.

Ortaya dökülenler, “şifre iddiası”, kuşkuları çoğaltıyor. Kopyayı önlemek için alındığı söylenen önlemlerin yeni sorunlara gebe olduğu anlaşılıyor. Sınavın, kuşkuların yoğunlaştığı bir ortamda hiçbir şey olmamış gibi, “Rahat olun”, “Bize güvenin!” mesajlarıyla “en iyi” sınav diye gösterilmeye çalışılması, gelecekte daha büyük haksızlıkların olmayacağına kimse, kimseyi inandıramaz.

Savcılığın olaya el koyması, rahatlatıcı bir durum.


Savcılığın kararını beklemeden, sadece, taraf olan kişinin ağzından çıkanları “yeterli” diye kamuoyuna sunmak, taraf olana destek mesajları vermek ne ölçüde doğru?

Bu soruyu, Star TV’den Osman Terkan’ın dünyadan habersiz “tip”lerine değil de, sınava girenlere, onların velilerine, eğitimcilere, uzmanlar sorun bakalım ne yanıt/lar alacaksınız?

Savcılık soruşturmasının bitmesini beklemeden 2011 YGS iptal edilmeli, Abbas Güçlü’nün dediği gibi, sınav takviminin, eğitim öğretimin aksamaması için sınav, Haziran 2011’de LYS ile birleştirilmelidir.

2011 YGS’ye gölge düşmüştür!


ÖSYM,
güvenilir bir kurumdu; o da elden gitti!

Yazık!

TURGUT ÇELİK/ Mersin

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara