- Kategori
- Basın Yayın / Medya
Tepük Sporu'nun Üfürükten Kahramanı Tekmeci Yusuf'un Akibeti N'oldu?
Ünal Tümin.Usta Gazeteci
Basında birlikte çalıştığımız Sevgili Ünal Tümin, yine aynı hassasiyetle kaleme aldığı konularla, basında gündem yaratıyor. Birlikteyken, onun titizliğini ve hareketliliği, gündemleri takip edişi hep gözlerimizin önündeydi. Kendisini misafireten sütunlarıma alırken, gündem içinde gündem yaratan satırlarından, örnek vermek istedim genç BLOG yazarlarımıza. Hani sık sık, arkadaaşlarımız soruyorlar ya: “ Gazeteci nasıl olunur?” diye. İşte cevabı, bu satırların arasında gizli. Meseleleri nasıl algılıyor, nasıl ele alıyor, nasıl da okunacak hale getiriyor. Blog yazarları, bu satırları okumalı derim.
İşte duayen gazeteci, İzmir Gazeteciler Cemiyetinin Üyesi Ünal Tümin’in dolu dolu yazısı:
“Çocuklarımız Nisan ayını "Atatürk'ün emanetidir" diyerek ve de "23 Nisan Bayramı" ile süsleyerek kazasız belasız bitirdiler! Mutlu çocuklarımız, mayısı da ağabeylerine, yani Türk gençliğine "sıra sizde" diyerek devrettiler... Bir Mayıs vardı, 15 Mayıs vardı, 19 Mayıs, hatta 27 Mayıs vardı devrettikleri bu yoğun mayıs ayının içinde...
Oysaki ülke içinde bir kaç olumsuz hareketlenme de vardı. Ama gençlik yine de bütün "fikir zincirleri" ni kırıp 19 Mayıs Gençlik ve spor Bayramı'nın hazırlıkları ince ince sürüyordu. Bunun engelleneceğinden "kuşku duyanlar" olsa da Atatürk gençliği bu bayrama sıkı hazırlanıyordu.. Lakin hiç akla gelmeyen bir kaza, yani "siyasi kaza" yerine Soma'da ki kömür madeninde meydana gelen şüpheli "maden kazası" ile karşılaştık!.. Durum şuydu; 301 madencimiz oracıkta, toprak altında kalmıştı! Dolayısıyla bu facia "milli, yasımız" olarak karşımıza çıktı ve herkes karalara büründü..."Tepük sporumuz" yani "futbol maçları" nın da resmen ertelendiği ilan edildi...
Ama ne yazık ki, sokak sporunun ertelenmediğini de görünce tek kelime ile şok olduk!
Soma sokaklarında Başbakanımızın korumaları bir yandan, çok özel Kalem Müdürü Yusuf Yerkel bir yandan "Tepük sporunun" tüm figürlerini uygulayarak, madenci bir genci yere yatırıp muhteşem şutları ile kameralar önünde şov yaptı... Tekme atanın adı "Yusuf" tu; ne var ki tekmeyi yiyen ise "Yusuf Yusuf" diye sesler çıkaran Somalı bir genç. Üstelik karakoldaki "soyunma", pardon"sorgulama odasında" Başbakanımızın çok Özel Kalem Müdürünün attığı tekmelerin yerinde gül biteceğini sanarak hakeme karşıfair play kurallarını uyguladı dayanıklı bu Somalı genç. Şikayet yerine "Yarabbi şükür, elhamdülillah" demeyi tercih etti ...
Ha sahi, "Tepük sporu" olur da , meşaleler, gaz bombaları atılmaz mı? Bu işi de tomalar ve patlangaçlar takip etti !..
Sonuç; Çok Özel Kalem Müdürü Yusuf Bey, korumalarının yaka paça önüne attığı gence şahane voleleriyle "Yusuf Yusuf!" çektirmesi tüm dünya basınında yankılanırken, doktorların da dayak yiyene değil, dayak atana iş görmezlik raporu verdiği ortaya çıkmaz mı?
Vay anasını sayın seyirciler !
Yusuf Müdür' ün şahane volesi ile "yusufçuk" vaziyete düşen, genç Somalı' nın "dayanıklılık durumunu" kamerasına düşüren bizim "Gazete 9 Eylül" ün acar muhabiri Mehmet Emin Al' ın olay yaratan resimleri benim gibi, kamuoyunun takdirini topladı. Nitekim bu resim dünya basınında yayınlanınca Mehmet Emin Al' ın daha önceki başarılarının tanığı olduğum için kendisini alkışladım...
Bu resim Hürriyet Gazetesi'nde de yayınlanınca Haber Türk Muhabiri Mehmet İnmez bunun kendisine ait olduğunu iddia edince bir başka "Yusuf vakası" ortaya çıktı galiba diye düşünmeye başladık. Neyse ki Mehmet Al, bu iddiaları çürütmek amacı ile , meslektaşının böyle bir resmi çekmiş olabileceğine işaret ederek,"Ama Hürriyette çıkan resim bana aittir. Arkadaşımın ki başka açıdan!" dedi..
.
Evet Mayıs ayında bu vakalar yaşandı. " Tekmeci Yusuf" resmini iki meslektaş Mehmet' in çekmesini tatlıya bağlamak isteyenler arasında, gazeteci ve aynı zamanda CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu' nun basın danışmanı olan Mahir Dinç' de vardı; bana gönderdiği mail şöyle:
"Ne güzel ki her iki Mehmet de bizim Mehmetler...
Ve ne güzel ki bizim Yusuflar da böyle Yusuf değil !..
İyi ki varsınız izim Mehmetler..."
Sağ ol Mahir Dinç kardeşim! Benim yazı başlığım ve final sözümü bulduğun için:
Birbirimizi tekmelemeye gerek yok!”