- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Termik Santraller Masum mu?
Çan Termik Santrali bacası ve Ağaç.
Okul olarak, “Çan Termik Santrali’ne” gezi düzenledik.
Götürdüğümüz çocuklar, 4. ve 5.sınıf öğrencileri.
Çocuklar için, her şey oyun.
Çok değişik bir ortamda, ilginç bir gezi oldu.
Çocuklar, evlerine gelen elektriğin oluş şekli hakkında bilgi sahibi oldular.
Öğrencilerle birlikte, santral içinde yer alan bir toplantı salonunda kısa bir tanıtım filmi izledik. ”Çan Termik Santrali” tanıtım filmi.
Yazının başında bizimle ilgilenen yetkili arkadaşlara teşekkür ediyoruz. Bizlerle “çok samimi ve candan” bir şekilde ilgilendiler, yardımcı oldular.
Santralin teknik olarak, nasıl çalıştığı hakkında bilgi sahibi olduk.
Salondan çıktıktan sonra, “santralin maketi” üstünde öğrencilere bilgiler verildi.
Her yer tertemiz.
Her görevli işinin başında.
İşler, pür dikkat yürütülüyor.
Santral içindeki çalışanların hepsi misafirlere gereken ilgiyi gösteriyor. Herkes santralin tanıtımı için ellerinden geleni yapıyor.
“Çan Termik Santrali” kurulurken, çeşitli yaygaralar koparıldı. Santralin yapılmaması için çevreci örgütler eylemler gerçekleştirdi.
Bağırıldı, çağırıldı.
Çan’a
“Akışkan yataklı” bir sistemle çalışan santralde, Çan ilçemiz içinde çıkarılan “kömür” kullanılıyor.
Bu santral, “bir fosil yakıt olan kömürü” yakarak su ısıtılıyor. Isınan suyun buharı pervaneleri döndürüyor ve elektrik elde ediliyor.
Eski buharlı vapur ve trenlerdeki sistemin benzeri.
Barajlarda tribünleri döndürme işi, suyun hareketiyle oluyor.
Ülkemizde üretilen elektriğin %74’ü fosil yakıtlardan elde ediliyormuş. Demek ki alternatif enerjilerden hala haberimiz yok.(Rüzgâr gibi)
Çan Termik Santrali gibi, ülkemizde 19 adet santral varmış.
En meşhur olanlardan birisi “Gökova Termik Santrali” Eski bir sistem olduğundan ilk kurulduğu yıllarda çevreye zararları çok olmuş. Şimdilerde yapılan düzenlemelerle çevreci bir santral haline getirilmiş.(!)
Öyle diyola!
Kahramanmaraş’ta “Elbistan Termik Santrali” var. Paraların üstünde bile resmi vardı, bir zamanlar.(Eski 5 milyon liraların üstünde)
“Çan Termik Santrali” çevre dostuymuş.
Yetkililerin yalancısıyım.
Onlarda öyle diyo!
Kömürle birlikte yakılan kireç taşı, zararlı gazları tutuyormuş.
Birde düzenli olarak, Kazdağları’nda ve santralin etkileyebileceği düşünülen bölgelerde gerekli ölçümler yapılıyormuş. “Tübitak” bile, sürekli çevrenin hava olarak temizliğini kontrol ediyormuş.
Ben çok önceden yazdığım bir yazıda, termiğin bacasından “gözle görünmeyen gazların” çıkacağını yazmıştım.
Mutlaka, belirli bir oranda “doğaya zararlı gazlar” çıkıyordur.
Demiştim ki, ”Kazdağı andızı havanın termometresi gibidir. Uç filizi kurudu mu, ağaç kökten kurur.”
Ben bu olaya inanıyorum.
Havaya kül karışırsa, yine tehlikeli durumlar olur., diyorum.
Yetkili arkadaşlar, en çevreci santralin “Çan Termik Santrali” olduğunu iddia ediyorlar.
İnşallah onların dediği doğrudur.
Benim düşündüklerimin, yanlış olmasına göbek atar oynarım valla.
Ancak, bir işe sonuna kadar karşıyım. ”Siyanürle altın arama işi” Siyanürle altın arama işi kesinlikle masum değil.
Geçelim konumuza.
Çan Termik Santrali, ülkemizde üretilen elektriğin %1’ni üretiyormuş.
Önemli bir yüzdeymiş bu.
Biz elektriğin %60 gibi bir bölümünü dışarıdan alıyoruz.
Para ödüyoruz para.
Tırlar dolusu, para.
Düşünün ki, evlerimizde yapabileceğimiz basit önlemlerle yaptığımız elektrik tasarrufu, bir santralin 2 yıllık çalışmasına bedelmiş. Yani evlerimizde yaptığımız bir yıllık tasarruf bedeli “Keban Barajı’nın” 2 yıllık çalışmasına bedel.
Vay be!
Müthiş bir tasarruf.
Evlerde elektik kullanırken, dikkatli olmakta fayda var.
Tasarruf alışkanlığı bize gelen faturanın miktarını düşürecek. Hem biz, hem ülkemiz kazanacak.
*
Santral içinde gezerken sistemin çalışma sesinden başka hiçbir şeyi duymuyorsunuz.
Sistem çalışıyor.
Zararlı bir çalışma sesi değil.
Kuşlar bile rahatsız değil.
Santralin kumanda odasında, bilgisayarların başında teknik elmanlar sistemin işleyişini dikkatli bir şekilde takip ediyorlar.
Kontrol odasında çalışanların karşısında bir panonun başında, “Zeynep” yazıyor. Diğer panonun başında ise “Belinay” yazıyor.
Güzellik nerede biliyor musunuz?
Termik çalışmaya başladığında, dünyaya gelen ilk bebeğin adıymış “Zeynep.” Tabii ki termik çalışanlarından bir elemanın bebeğinin adı.
İkincisi de “Belinay.”
*
Termikte elde edilen küller toplanarak bir yerde depo ediliyor ve üzerleri yeşillendiriliyormuş. Sıvı atıklarda depo edilip, satılıyormuş. Kısacası hiçbir atık, doğaya başıboş bırakılmıyor. Hiçbir atığın, akan bir su kaynağı ile teması olmuyor. Kaynak suları, etkilenmiyor kirlenmiyor.
*
Santral çevresinde ve içinde bir tek boş alan, kendi haline bırakılmamış. Her taraf yeşillendirilmiş. Çiçeklendirilmiş. Her tarafta güller var.
Andız, çam, selvi, köknar… ve daha bir çok uzun ömürlü ağaçlar dikilmiş. Sürekli de, yeşillendirme çalışması yapıyor çalışanlar.
Ben, açıkta yığılmış ne kömür, ne de kül gördüm.
Ne de bir kötü koku duydum.
*
Çanakkale’ye giderken gördüğüm “dev bacanın” bu defa dibine kadar gittim.
Baktım.
Ne bacaymış.
Zannederdim tek parça içi boş bir baca.
Öyle değilmiş.
Bacanın içinde çeşitli üniteler varmış.
Filtreler, şu, bu…
Bacadan gökyüzüne çıkan hiçbir şey göremedim.
Belki görülüyordur.
Yaşım itibarıyla, “ben biraz körüm.”
Bizim öğrencilerde görememiş.
Salınan gazlar zaten gözle görülmezmiş.(!)
Bir yetkili bazen su buharı saldıklarını belirterek, bu görüntüyü görenlerin “zararlı gazlar” olduğunu zannettiklerini vurguluyor. “Çevreci bir santral” olduklarını tekrar tekrar anlatıyor bizlere.
Santralin iki ünitesindeki ölçümleri gösteren bir elektronik pano gördüm. Konferans salonuna girerken, koridorda.
Şöyleydi o günkü göstergedeki değerler.
1.Ünite: SO2:2518 mg/metreküp. NOX:0272 mg/metreküp. TOZ:189 mg/metreküp. CO:0041 mg/metreküp Hava kalitesi:0246-248 ppb arası.
2.Ünite: SO2:2508 mg/metreküp. NOX:0257 mg/metreküp. TOZ:005 mg/metreküp. CO:0023 mg/metreküp Hava kalitesi:0246-248 ppb arası.
Değerlere bakıp siz değerlendirin. Bir bilene sorun.
Kireç CO gazını bağlar ve tutarmış. Ancak kükürt konusunda bu durum geçerli değil. Kükürtü tutan ayrı bir madde ya da sistem varsa bilmiyorum.
Ancak hiçbir baca sıfır CO değildir.
Bir kısım sera gazları doğaya salınıyor.
Bir santral bu olayı en aza indirmişse, en iyi santraldir bence.
“Çan Termik Santrali’de” bu özellikte bir santralse, her şey başım üstüne.
*
Çan Termik Santrali’nde, 500 ile 600 kişi arasında çalışan personel bulunmakta.
*
Ben “Çan Termik Santrali’ni” savunacak değilim.
Teknik özelliklerini anlatacak değilim.
Zira çok fazla bilmiyorum.
Gördüklerimi aktarıyorum sizlere.
Santral, “olmazsa olmaz” demeyeceğim.
Yapılmış.
Ülkemin paraları harcanmış.
Çalışacak. Elektrik üretecek. Çalışan insanlar, evlerine ekmek götürecek.
Santral, çevreye zarar verirmiş.
Bacası, zehir saçarmış.
Şuymuş, buymuş.
Bu memleketin sahipleri var.
Ölçeni biçeni var.
Zararlı olsa, vurulur bir kilit.
Herkes işine bakar.
Ben gördüm.
Çok ince düşünürsek; Yenice ve Çan’daki otomobillerin “bir saatlik” egzoz gazı, santralin çıkardığı “bir günlük” gazdan daha tehlikeli belki de.
Bizler, termik santralin dev bacasından gördüğümüzde korkuyoruz da, bir otomobilin egzozundan niye korkmuyoruz?
Binlerce otomobili düşünün.
Vay anam vay!
Egzoz gazlarının oluşturduğu, “sera” olayını düşünün.
Vallahi, “santrallerden daha tehlikeli” bir durum bu bence.
Evlerin bacaları, kalorifer bacaları…
Çok suçlu var çok.
Elimizde taşıdığımız poşetler, sabıkalı.
Her alışverişte ürettiğimiz çöpler, hiç masum değil.
Evlerimizde; ”israf ve çöpte” hiçte “ak sütten çıkmış, ak kaşık” değiliz.
Bakın çevrenize, ne çöpler üretiyoruz.
Bir düğünde bile üretilen zararlı çöplere bir bakın. Plastik çanak, tabak, çatal, kaşık…
Tarım ilaçları…
Spreyler…
Bayanların fısfıs kokuları…
Erkeklerin süslenme fısfısları da az değil…
Ohooooo!
Atılan piller, ortaya bırakılan ağır metaller…
Kurşun.
Bakır.
*
Bir broşürde kullanılan, bir ifade benim bayağı bir ilgimi çekti. Bu broşür Çan Termik Santrali katkılarıyla oluşturulmuş ve dağıtılmış. Enerji tasarrufunun öneminden bahsedilen bu broşür de şöyle yazıyor.
<ı>“Kömür petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların yanması sonucu daima bir sera gazı olan “karbondioksit” oluşur. Sera Gazları doğal sıcaklık dengelerinin bozulmasında en büyük etkiyi yaparak “Küresel Isınma’ya” neden olmaktadır.”ı>
<ı>Elektrik kullanımında yapacağımız tasarruflarla, Küresel Isınma ve İklim değişikliklerinin kötü sonuçlarının önlenmesinde önemli bir rol oynayabileceğimiz vurgulanıyor.ı>
*
Hiçbirimiz, “masum” değiliz.
Hepimizin, dünyanın kirlenmesinde bir rolü var.
Bu suçu getirip, termik santrallere yüklemek ise işin en kolayı.
Elbette ki termik santraller masum değil.
Küresel ısınmanın suçlularını sıraladığımızda, termik santrallerinin sırası bence başlarda değil.
Her şeyin merkezinde insan var.
“Termik Santral” ayağa kalk.
“Ben seni kendimden daha masum buldum.”
Ön yargılarınızdan kurtulmak istiyorsanız, gidip gezebilirsiniz.
Santralin kapıları açık.
Çanakkale yolu üstünde.
Çan’a
“Çan Termik Santrali” yerinde.
Bir yere kaçmıyor.
Otomobiller, kaçıyor ama!
Hele insanlar, otomobilden daha hızlı kaçıyor.
!?!?