Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Tetikçi

Tetikçi
 

Suratını bizim tarafa döndürmüş bakıyordu suratsız adam... Sağ elinin işaret parmağını da tetik çeker gibi hareketlerle kirli ceket yakasının üzerinde gezdiriyordu. Üç kişiydik baharatçı dükkânında. Hangimize baktığı belli değildi. Dükkân sahibi,

''- Buyur abi, yardımcı olayım.'' dedi.

Adamda ses yok. Parmağı aynı yerde, aynı hareketi yapıyor. Çirkin ve ürkek bakışlarla etrafı kolaçan ediyordu. Müşteri gibi davranmıyordu ki...

Arkadaş, ilk cümlesini yineledi,

''- Buyur abi yardımcı olayım.'' Bu sefer ben mırıldandım ama ürkek bakışlı, suratsız adam suratını sokaktan yana döndüğünde.

''- Arkadaş ceket yakasının tozunu alıyor, işi bitsin buyuracak Nihat, acele etme!''

Söylediklerimi duydu mu, bilmiyorum. Ama çekip gitti. Üçümüz de tedirgin olmuştuk da birbirimize belli mi etmiyorduk, yoksa belli oluyordu da ben mi fark edemiyordum, bilmiyorum. Ben işin gırgırındaydım bu ara.

''- Adamda bir rahatsızlık var, işaret parmağıyla hep aynı hareketi yapıyor. Tiki var galiba. Tikini tiktiğiminin adamı, bizi meraklandırdı yahu!'' diyorum.

Tam bu sırada adamın bedenini yine kapının önünde gördüm. Tabii tüm uzuvlarıyla beraber. Bu sefer sağ işaret parmağıile aynı hareketleri yumulmuş vaziyetteki sol elinin üzerinde yapıyordu.

Baharatlara bakmıyordu. Önce bana baktı, sonra da dükkân sahibi Nihat'a ve işaret parmağıyla aynı hareketleri yapmayı devam ettirdi. Devamlı tetik çeker gibi yapıyordu ama ben daha o zamana kadar elini kaşıyor zannettim. Tiki var ya. Öyle düşünüyorum. Nereden aklıma gelir adamın tetik çekme alışkanlığından dolayı parmaklarını formda tutmak için öyle yaptığı?

''- Buyur abi!'', diyor Nihat.

Ama adamda tıs yok. İşaret parmağı haricinde bedeninin hiçbir uzvu çalışmıyor sanki. Durdu, bakıyor ve parmağını hareket ettiriyor. Tam gıcık bir adam. Sopalık ama kim dövecek? Herifin suratına güneş ışınları değmemiş, nursuz, meymenetsiz bir şey. Bu arada ufak bir hareket yaptı, ceketinin arasından belindeki silahı gördük üçümüz de. Belki de kasıtlı olarak bize göstermek istedi. Ama derdi neydi? Baharat almıyor, konuşmuyor, tetik çekiyormuş gibi parmak oynatıyordu.

Ani bir kararla, yürüdü gitti. Nihat,

''- Dur abi ya, ben bunu tanıdım. Tetikçi bu, tetikçi... Benimle aynı hapishanede yattı. Benimle konuşacaktı galiba. Sen de hasta filân diyorsun.'' diye heyecanlı bir sesle merakımızı giderdi.

Bu arada Nihat da hapishanede yatmış olduğunu ağzından kaçırdı, farkında olmadan.

''Tetikçi abi bu. Parayla adam öldürüyor.''

Ben şimdi onun gittiği istikamete, stüdyoya gidip dijital baskı işlerimi alacağım ama... Hemen arkasından gitmek istemedim. Belki alaylı konuşmamı duydu ve basacak tetiğe. Adam tetikçi... Suratı berbat. İç organlarını teker teker kontrol etsek mutlaka kalp yerinde yoktur. Onun yerinde sert bir cisim olabilir. Mesela taş...

Ölümden korkan bir adam değilim ama bir tetikçinin kurşununa hedef olmak istemem tabii. Hele bir ufak şaka yüzünden. Belli mi olur? Adam,

''- Dur len!'' der,

''- Ne oldu, ne var?'' demeye kalmadan basar tetiğe ve mırıldanır,

''- Kaşının altında gözü vardı, vurdum namussuzu, memleket bir mikroptan kurtuldu.''

Ben ise,

''- "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resuluhu"'' nidalarıyla giderim artık. Kim kontrol edecek bu sitede imlâ hatalarını, cümle düşüklüklerini filân. Herkes bildiği gibi yazar vallahi.:))

Tetikçi yine bir yolunu bulur, dolaşır ortalarda. Ya ben? Kurtlara, kuşlara yem olmuş vaziyette ahiret sorularına cevap vermeye çalışırım. Her ihtimale karşı bir kopyalık hazırlamalı, cepte bulunsun. Canım Ülkem'de ne zaman öleceğimiz, ne zaman yaşayacağımız belli mi olur?

Hırsızlar, soysuzlar, tetikçiler hep dışarıdalar. İçeridekiler de namuslular mı acaba?

Hepinize sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.

Mustafa Mumcu, 31. 07. 2007 / Saat: 10:25

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..