- Kategori
- Kültür - Sanat
Toplumda sanat sevgisi çoğalıyor

Gerçek yaşamda umduğunu bulamayanlar, mutluluğu sanatta aramaya başladılar.
Toplumun içgüdüsel sağduyusu, kendine sunulan bunca cazip yemlerin hormonlu olduğunu sezmekte daha fazla gecikemezdi. Allah vergisi sanatsal algı, zaaflara dayalı alternatiflerle giderilemez sadece ertelenirdi. Günü gelecek, gerçek sanat benimsenecekti. Beni bu kanaate yaklaştıran verileri aşağıda kısaca açıklayacağım:
Bundan önceki sergilerimde genellikle resim yapan kişiler ile resim edinmek isteyen izleyicilerim yanında, az sayıda diğer kişiler de bulunurlardı. Son yıllarda durum değişmeye başladı. Her zamanki izleyicilerime, değişik meslek gruplarından katılanlar çoğaldı. Ayrıca, ev hanımları da sergilere gelmeye başladılar. Bunlar çocuklarını da yanlarına alarak, çeşitli sorular yöneltmeye başladılar. Önceleri yüzeysel bir seyir ile geçiştirilen ziyaretler uzamaya başladı. İzleyici duygularını paylaşmak istiyor. Bu neyin işareti? Bir birikim var. Kişi duygularını boşaltarak rahatlamak istiyor. Kendi ruhsal durumuna uygun bir yorum gördüğünde, kırk yıllık dostuna kavuşmuşçasına hasret gideriyor. Bu neyi kanıtlıyor? Bu bir kaçış değil mi? Yapay dayatmalardan, sıkıcı yaşamdan ...
Kaçış, bu kaçış nereye doğru?
Kendine, kendi özüne doğru bir kaçış. Yani, kişi kendini bulmak istiyor, aslında...
Kişi, kendi saf temiz dünyasına dönmek istiyordu. Bir rehbere ihtiyacı vardı. Onu bulduğuna inanıp mutlu oluyor.
Toplumda, sanatı yaşama ve onu yaşamının bir parçası olarak daima yaşatma arzusu vardır. Yeter ki, duygular başka yönlere çekilmiş olmasınlar. Sanatın doğruları, toplumun içgüdüsel algılarında yaşamaktadır. Menfaatler gereği sanatı sulandıranların saltanatları sallanıyor... Gerçek sanata dönüş umutlarının, toplumda filizlenmeye başladığını hisseediyorum. Saygılarımla...