Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Toplumsal duyarsızlık ve beslenme ilişkisi

Toplumsal duyarsızlık ve beslenme ilişkisi
 

Günlük hayatta sıklıkla karşılaştığımız olaylar karşısında sürekli eleştirdiğimiz ve bazen de sinirlendiğimiz, ancak bir türlü neden sonuç ilişkisini kuramadığımız bir olgudur “toplumsal duyarsızlık”. Duyarlılık, duyu alabilme ve uyartılara cevap verebilme yeteneği veya hassasiyet olarak tanımlanır.

Çevremizde meydana gelen olayların neden sonuç ilişkileri arasında ilişki kurmak ve bu olaylar karşısında sorumluluk hissederek gerekli hassasiyeti göstermek “Toplumsal duyarlılık” olarak tanımlanır. Toplumsal bir varlık olarak kabul edilen insanda toplumsal duyarlılık veya bilinç oluşumu genetik ve çevre faktörlerinin eşit etkisiyle meydana gelmektedir.
Canlıların kalıtımsal özellikleri kromozomlarında bulunan genler tarafından belirlenmiştir. İnsanda yaklaşık 35 bin civarında olduğu tahmin edilen genler, herşeyin üretim şifresini taşıyan biyolojik yapılar olup ebeveynlerden yavrulara geçerler. Yani canlının deri ve göz rengi, boy, yüz, el ve ayak yapısı gibi bütün kalıtsal özelliklerin şifresini taşırlar. Ancak, canlıların genetik yapısında bulunan kabiliyet, zekâ, davranış vb. gibi bazı özellikler uygun çevre koşulları sağlandığında ortaya çıkarlar. Bu yüzden sadece genetik yapı değil aynı zamanda çevrenin etkisi de önemlidir. Çünkü genetik yapı ve çevrenin etkisi ve etkileşimi sonucu canlının özellikleri gerçekleşir. Çevre faktörleri arasında en önemli yeri ise kuşkusuz beslenme tutmaktadır. Çünkü beslenme, bireylerde genlerden gelen farklı özelliklerin ortaya çıkmasında temel rol oynayan beyin gelişimi, davranış düzenlenmesi ve deneyimleri öğrenmeyi sağlayan en önemli çevre faktörüdür.
Beslenme; canlının büyüme, gelişme, üreme ve sağlıklı bir yaşam sürebilmesi için gereksinim duyulan besin maddelerinin alınması ve kullanılmasıdır. Canlının besin madde ihtiyacı yaş, cinsiyet, fizyolojik ve sağlık durumu, çevre koşulları gibi birçok faktöre bağlı olarak değişir. Yeterli ve dengeli bir beslenme fiziksel ve mental yönden sağlıklı bireyler meydana getirir. Günümüzde ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin saptanmasında bireylerin beslenme düzeylerinin ölçüt alınması da beslenmenin önemini göstermektedir. Yetersiz beslenme bireyde bir takım fiziksel sağlık sorunları yanında ciddi mental ve davranış bozukluklarına da sebep olmaktadır. Fiziksel gelişim bozuklukları, hareket ve aktivite azalması şeklinde kendini gösterirken, mental gelişim bozuklukları daha çok zekâ geriliği ve davranış bozukluklarına neden olmaktadır. Duyarsızlık, vurdumduymazlık veya tepkisizlik yetersiz beslenmenin bireyde yarattığı fiziksel ve mental gelişim bozukluğu ve etkileşiminin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Beslenmenin hayvanların davranış özelliklerine etkisinin oluğu kabul edilir. Yunan filozof Aristoteles M.Ö. 382 yıllarında canlılarda ilk sınıflandırmayı yaparken bitkileri; ağaçlar, çalılar ve otlar, hayvanları ise denizde, havada ve karada yaşayanlar olarak sınıflandırmıştır. Günümüzde ise canlıların bütün özellikleri göz önünde tutularak sınıflandırma yapılır. Beslenme şekillerine göre sınıflandırma ise yaygın olarak kullanılan başka bir sınıflandırma şekli olup canlılar; karnivor (etçil veya et ile beslenen), otçul (herbivor veya ot ile beslenen) ve omnivor (hem et hem de ot ile beslenenler) olmak 3 gruba ayrılır. Havanların beslenme şekilleri ve davranışları incelendiğinde, aslan, kaplan ve köpek gibi etçil hayvanların çok zor koşullarda bile avlarını farklı yöntemlerle avlayarak beslenmelerini sağladığı, inek, koyun ve keçi gibi ot ile beslenen hayvanlarda ise böyle bir davranış sergilemedikleri ve önlerine ot konulduğunda bunları tükettiği aksi durumda açlıktan öldükleri görülür.
İnsanın yeterli ve dengeli beslenmesi alınan gıdaların özellikleriyle doğrudan ilişkilidir. Bitkisel ve hayvansal kökenli olarak iki ana grupta toplanan gıdaların içerdikleri besin madde miktarı, dağılımı ve birbirine oranları o gıdanın kalitesini belirler. Sebze, meyve ve tahıl gibi bitkisel kökenli gıdalar yanında içerdikleri etkicil maddelerle dengeli beslemede kilit rol oynayan et, süt ve yumurta gibi hayvansal kökenli gıdaların tüketimi sağlıklı mental ve fiziksel gelişmenin vazgeçilmezidir.
Sonuç olarak, duyarlı bir toplum ancak yeterli ve dengeli beslenmiş sağlıklı bireylerin varlığı sonucu meydana gelmektedir. Hücrelerin hızlı bir şekilde oluştuğu ve çoğaldığı doğumdan önce ve sonraki yaşam evrelerinde ihtiyaç duyulan besin maddelerinin sağlanması bireyde iyi fiziksel ve mental gelişim sağlayarak çevreden gelen uyartılara karşı doğru ve sağlıklı cevap verme kabiliyeti kazandırır. Sağlıklı bireylerin çoğunlukta olduğu bir toplumda sosyal ve toplumsal duyarlılık oluşmaktadır. Toplumsal duyarlılık ve sosyal bilincin oluşumu başta insan olmak üzere doğadaki bütün canlılara sevgiyle yaklaşımı sağlayarak daha yaşanılır bir dünya meydana getirecektir.

 
Toplam blog
: 87
: 2735
Kayıt tarihi
: 02.07.09
 
 

Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nden 1997’de mezun oldum. Aynı Üniversitede yüksek lisans ve..