Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '11

 
Kategori
Sosyoloji
 

Toplumsal Duygular

Toplumsal Duygular
 

MEDENİYETLER VE DİNLER


Bir Sevdanın adı idi Vatan, bir ülkü idi uğruna yapılan, nice canlar verildi, nice ocaklar söndü, Gökten Sancak inmesin, kulaklardan Ezan silinmesin, Gönüllerden İman yok olmasın diye.  

Dünyanın var oluşundan bu yana kurulan düzen içerisinde kendi diktatörlüğü üzerinde hüküm süren topluluklar zaman içerisinde yok olup gitmişlerdir. Bu yok oluş zaman içerisinde bırakılan tohumların tekrar tekrar yeşermesi üzerine de birçok savaşlar olmuş insanlar ne uğurda savaştıklarını dahi bilmeden bir anda gelişen suni oluşumlar ile bertaraf olmuşlardır.  

Uzun süreli yaşayan insancıl ve yaradılış gayesini bilen topluluklar ise yüzyıllarca hüküm sürebilmiş ve bu hüküm sırasında da gerçek olarak yaşadıklarının farkına varan toplumlar meydana gelmiştir.  

Araştırmacı insanlar Tarihi gerçek tarihçiden dinleyip öğrendikçe gerçek belgeleri inceledikçe olaylara bakış açıları değişmiştir. İlmin ve öğrenmenin temel taşı olan okuma ve yazma bilmek ile birlikte gerçekleri yansıtmakta çok önemlidir. Kâinatın ve varlıkların yaratıcısı geçen zaman dilimleri içerisinde insanların yaradılış, yaşam ve ölümlerini anlatmak için elçiler, Peygamberler ve 4 büyük hak dinine ait Kutsal kitaplar gönderen yaratıcı insanlığın düştükleri durumlardan doğruluğu ve hakkı göstermeye çalışmıştır.  

İnsanlık yaradılış gayesini unutarak zaman içerisinde yok oluşlar yaşamış ve bunlardan ders almak yerine daha sinsi ve geri planda kalarak kendi düşünce ve idealarını dünyaya yayma çabası içerine girmişlerdir. Kendileri dışındaki topluluklar üzerinde kendi varlıklarını yaratıcı edası ile sergileyerek çeşitli oyunlar ile baskılar kurmaya, onları parçalamaya ve bizden olmayanın yaşamaya hakkı yoktur veya bize hizmet etmekle yükümlüdür bunun aksinde olanları yok etmeye kendilerine ilke edinmişlerdir. Bu uğurda da yapılan her şey onlar için doğal bir olay haline gelmiştir. Birlikte yaşama yerine kendi himayelerinde yaşanma her şeye kendilerinin müdahil olması ve istekleri doğrultusunda sistem kurma çabaları ve her seferinde yok oluşları ile birlikte tekrar derinlemesine ve daha hırslı ve kararlı bir şekilde toplumları yönetme arzusu ile ortalığı kan gölüne çevirmeyi sanat haline getirmişlerdir. Belki de budan bir çocuk edası ile yaptıklarının bir oyun olduğunu zannedip bu oyundan zevk aldıkları dahi düşünülebilinir. Bu tek yanlı oluşumlar ile birlikte birçok topluluğun canları yanmakta düzenleri değişime uğramaktadır.  

Toplumları değişime uğratmak sabır işi olmak ile birlikte derin bir plan ve programı beraberinde gerektirmektedir. Karşısındaki güçlü gördüğü toplulukları kendilerinden iyi tanıyarak zaaflarını ortaya çıkartıp, zayıf olduğu noktadan vurmak kendilerini yıpratmanın önüne geçmiştir. Hükümdarlık sürmeye çalışanlar böl, parçala, yut tekniğini geliştirmiş ve uygulamamıştır. Bu şekilde de zaferi yakalamışlardır. Her şey kendilerinin plan ve istekleri doğrultusunda gerçekleşmiştir. Bu hareketle istemleri dışında gelişen olaylara da geri çekilmek yerine olayın odağını başka yönlere çekerek emellerine ulaşmada ustalaşmışlardır. Tertemiz bir sayfayı tamamen kirletemezken leke bırakarak ve bıraktığı lekeninde zaman içerisinde yayılmasını sağlayarak kirletmeyi ilke edinmişlerdir. İnsanın insandan üstünlüğünü maddiyat ve güç olarak algılayanların yaptıkları iş tamamen budur. Lekeyi yaymak ve kendilerinin hâkimiyetliklerini kurmak. Bu uğurda da hiç çekinmeden bazen kendilerinden olanlara dahi hatta kendilerine zarar vermekten işlemeyen sistemlerini hiç çekinmeden yok etmeyi de bilen bir topluluk oluşmuştur. Yüzyıllar boyu adaletli ve toplumları insancıl olarak idare eden Osmanlı İmparatorluğunu bu oyunlar sayesinde bölmüş ve parçalamış bu da yetmemiş neslini kurutmaya çalışmıştır.  

Bu kurgular neticesinde her karış toprağının Şehit Kanı ile sulandığı her toprak parçasının altında bir kefensiz yatanının bulunduğu dil, din, ırk, mezhep ayrımı yapmadan kardeşçe yaşanan ve kardeşliği savunan bir Milletin altını oymak bu kadar kolay olmaması gerekir. Bir topluluğun İnanışlarından bağımsızlığından ve hürriyetinden taviz verdiğinde yok olma yolunun açıldığı tarih sayfalarında yerini almıştır. Yakın geçmişe bakıldığında komşu ülkelerde yaşananlar bunları açıkça anlatmaktadır. Tedbirler alınmaz ise 1. Dünya savaşına nasıl girdiğimiz aşikâr ortada iken çıkarılmak istenen 3. Dünya savaşında bir bakmışız ki içerisinde olmuş ve yok oluşun fitilini bir kararsızlık anında bir gaflet anında ateşlemişiz. Güçlü toplulukları hiçbir zaman dıştan yıkmak kolay olmamıştır her dönem kale içten fetih edilmiştir. Kalıcı ve yıkılmayan örf adet gelenek görenek ve inanış bütünlüğü ile oluşan surlar maalesef ağacın kurdu içindedir özdeyişi ile bütünleşmektedir. Güç birlikteliktedir geçmişine ve geleceğine sahip çıkmaktır. Saygılarımla.09.08.2011  

 
Toplam blog
: 84
: 2161
Kayıt tarihi
: 21.08.07
 
 

Sağlık sektöründe toplum sağlığı teknisyeni olarak çalışmaktayım. Yüksek okul mezunuyum. Konuşmay..