Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '09

 
Kategori
Siyaset
 

Toplumsal travmamız...

Birbirleriyle zincirle bağlanmış gibi görünen olaylar süreci yakından irdelenirse aralarında bazı derin bağların olduğu görülür. Ergenekon Davasından tutun Darbe Belgesine, Kürt Açılımından Ermeni Açılımına, Reşadiye saldırısından tutun DTP'nin kapatılmasına kadar dolu dolu geçen 2009 yılı temelde çatışan iki gücün varolduğunu bizlere işaret ediyor.

Devletlerarası kavganın coğrafyamızda halen sürdüğü düşünüldüğünde kurumlarımız arasındaki çatışmanın sokaklardaki izdüşümü şiddete meyilli etnik kimlik ifadesiyle hayat buluyor. Cümlenin Türkçe meali şu: Gelir dağılımını ağır biçimde bozan son 15 senedeki üç ekonomik kriz (1994-2001-2008 Krizleri) halkın yaşam şartlarını oldukça zorlaştırdı. Orta sınıfın gelir kaybına uğraması doğal olarak A sosyo-ekonomik yaşam düzeyi ile diğer toplum kesimleri arasında uçurum düzeyinde varlık farklılaşmasına neden oldu. Vücudun omurgası kırıldığında ayakları tutmaz olur, beynin verdiği emirler sinirlerin dumura uğramasından dolayı yerine getirilmez. İnsanları isyan noktasına getiren varlık-yokluk kavgası artık örtülemediği için Kürt Açılımı (Kürt-Türk kutuplaşması) şeklinde kristalize edilmiştir.

Uzun zamandır sosyal antropologların üzerinde deneysel saha çalışması yaptığı Türk toplumu bilinçli ve tehlikeli şekilde güdüleniyor. Bu derece keskin bir gelir farklılığı ortamında tutunacak dalı olmayanlar yoksulluklarının kaygısını dini, etnik yahut sınıf bilincini uyandırarak gidermeye çalışmaktadır. Ekonomik altyapının düzelmeyecek şekilde bozulması geniş bir kesimde umutsuzluk, şiddet, kışkırtılmaya açık olmak gibi duygulara yaşam imkanı sağlıyor.

Temcit pilavı gibi söylediklerimden kastım şu. Derin devlet artık harekete geçmiştir. Bu irade ise bizlerin hep aleyhinde sonuçlandı. Kutuplaşmanın iyice derinleştiği göz önüne alındığında ekonomide yaratılan artı değerin yeniden paylaşılmasının önüne geçilmek isteniyor.

Son sözüm şöyle: Bizleri böylesi duruma getiren yıllardır üzerimizde uygulanan ekonomik şiddettir. Farklı kesimlerde birbirlerinin düşmanı gibi görünenler aslında aynı davanın savunucuları gibi. Küresel dinamiklerin paylaşım kavgasında yerel güçlerle çatışması yeni bir dünya düzenini somutlaştırırken, Türk toplumu ekonomik demokrasiyi bir türlü hale yola koyamadığı için arkaik alışkanlıklarını hatırlamaktan başka bir çare bulamıyor.

Sosyal psikoloji açısından PKK bizim toplumsal travmamızdır.Ve bizler tedavi olmak istemediğimizden dolayı travmasını seven patoloji sahipleri gibi hareket ediyoruz. Çözüm yolunda hareket etmek akılla hareket edenlerindir. Bu kadar bağırış çağırış arasında akıl nerede duruyor sizce?

 
Toplam blog
: 93
: 472
Kayıt tarihi
: 09.06.09
 
 

21-07-1973 tarihinde İstanbul'da doğdum. M.Ü. İletişim Fakültesi Radyo-T.V. Bölümü'nden 1995 yılı..