Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '14

 
Kategori
Deneme
 

Toplumu geliştiren değerler üzerine

Toplumu geliştiren değerler üzerine
 

Bir ülkeyi ayakta tutan, geliştiren, güçlendiren unsurlar arasındaki en önemli unsur insan unsurudur. İnsanın olmadığı bir yerde toplumsal hiçbir gelişmenin ortaya çıkması mümkün değildir. Milli güç unsurları diye nitelenen unsurlar toplumların gelişmesini, güçlenmesini, tarih boyunca yaşamasını sağlayacak unsurlardır. Tarih boyunca varlığını sürdüren her toplum bu varlığını sürdürmek istiyorsa mutlak surette güçlü olmak zorundadır.

Türk toplumu da tarih içinde farklı devletler kurmuş, farklı coğrafyalarda varlığını sürdürmüştür. Bu varlığını sürdürmeye de devam etmektedir. Türk diye nitelenen toplumların tek bir kültür çevresinde tek tip bir blok olarak varlığını sürdürdüğünü ileri sürmek mümkün olmayabilir. Aslında tarih içinde bu durum hiçbir toplum için söz konusu olmayabilir. Her topluluk yaşadığı çevrede kendilerine göre güçlü konumdaki bir başka topluluğun etkisi altında yaşamak zorunda kalır.

Başka toplumların etkisinde yaşayan topluluklar kendi benliklerini güçlü bir şekilde koruyabilecekleri gibi etkisi altında bulundukları diğer toplulukların içinde de eriyip yok olup gidebilirler. Güçlü bir şekilde benliğini koruma çok farklı unsurların varlığına bağlıdır. Bu unsurlar arasında toplumu bir arada tutan tarihi, dini, kültürel değerler olabilir. Ortak bir geçmiş, ortak bir dil, ortak bir ırktan gelme, dini inanış gibi unsurlar bu yönüyle oldukça etkin unsurlar arasında sayılabilirler. İçinde bulunulan topluluğun bakışı da bu birlikteliğin gücüne etki eden unsurlardan birisidir. Yok edilmeye çalışılan bir topluluk kendi değerlerine daha fazla bağlanabilir. Bu durum yok etmeye çaba gösterenlere karşı bir direnişin doğmasına yol açabilir.

Günümüzde dünya üzerinde yer alan toplumlar şöyle veya böyle varlıklarını sürdürmektedirler. Dünya üzerindeki hâkim ülkelerin kültürleri, anlayışları, ürünleri, bakış açıları farklı araçlarla yayılmaya çalışılırken adeta tek bir toplum tipi oluşturulmaya çalışılıyor. Bu çabalara karşın varlıklarını sürdürme mücadelesi verenlerin sayısı hiç de az değil. Gelişen teknolojik imkânları ellerinde bulunduran toplumlar bu imkândan yoksun olanlara karşı adeta sürekli bir hâkimiyet çabası içinde bulunuyorlar.

Bu yönüyle dünyada olup biten olay ve olgulara nasıl bakılmalı, yaklaşılmalı sorusu üzerinde hemen herkesin kendine göre bir düşüncesi, kendince bir cevabı, açıklaması mutlaka vardır. Tüm insanların aynı düşünceye, aynı bakış açısına ulaşması mümkün de olmayabilir. Ancak var olan olay ve olgulara karşı ortak bir bakış açısı, ortak bir çaba, ortak bir gayret ortaya koyabilenler yani ortak bir ideal etrafında toplanabilenler sistemli bir şekilde çalıştıkları takdirde çok daha etkin olabilmektedirler. Dünya üzerinde daha etkin olabilmenin yolları nelerdir sorusu belki burada anlamlı hale geliyor olabilir. Dünya üzerinde etkin olan kişi, grup, devlet ve kuruluşlar arasında olmanın yollarını bulabilmek için gereken bir takım argümanlar üzerinde durmak bu çabanın yönünü ortaya koymak açısından da yararlı olabilir.

Dünya üzerinde etkin olma hedefine yürümeyi düşünen bir bakış açısının en başta ihtiyaç duyacağı şey insan unsuru olsa gerek. İnsan unsuru toplumsal olay ve olguların ilk adımı, başlangıç noktası olabilir. Bu yönüyle nüfus önemli bir etkendir. Dünya üzerinde insan sayısı ne olursa olsun sonuçta teknoloji, bilgi, çalışma, akıl, bilim daha önemlidir diye düşünenler olabilir. Ancak sonuçta bu sayılanların hepsi insan gücünün kapasitesine bağlı olarak çok daha etkin bir noktaya çıkabilmektedir. Elbette sadece insan gücü her şeydir demek doğru olmayabilir. Ancak insan gücü her şeyin başıdır demek çok daha doğru bir yaklaşımdır. Bu yönüyle ülke nüfusunu artırma, daha fazla nüfusa sahip olmaya yönelik olarak çocuk sayısını dolayısıyla da nüfusu artırma çabalarını küçümsemek, eleştirmek, yok saymak toplumların geleceği adına kısa mesafeli bakış açılarının bir göstergesidir.

İnsan unsurunun önemli bir argüman olmakla birlikte yeterli olmadığını söyledikten sonra gereken diğer unsurlar üzerinde durulmalıdır. İnsanın varlığının ardından insanlar arasında birlik beraberliği sağlayacak değerlerin varlığına sıra gelmektedir. İnsanın varlığı kadar insanların gücünü, çabasını, potansiyelini ortaya çıkaracak, bir araya getirecek argümanlara ihtiyaç bulunmaktadır. Ülke içinde insan unsuru kadar insanları bir arada tutan değerlerin gücüne, etkisine de ihtiyaç duyulmaktadır. İnsan tek başına yaşayan bir varlık değildir. Toplu halde yaşayan insanlar güçlerini, çabalarını, enerjilerini diğerleri ile bütünleştirdikleri takdirde anlamlı bir sonuç elde edebilirler. Bu ise insanlar arasında bu bütünleştirmeyi sağlayacak diğer unsurların varlığını gerekli hale getirmektedir. İnsanlar arasında bütünleşmeyi sağlayacak en önemli unsur, birliği, beraberliği sağlayacak değerleri ön plana çıkaracak, bu değerlerin güçlenmesini sağlayacak liderlere, yöneticilere, kişi ve gruplara gereksinim olmasıdır. İnsanı, insanları harekete geçiren diğer insan veya insanlardır. Toplu halde yaşayan insanlar arasında yöneten, yönetilen ilişkisi söz konusudur. Yöneten yönetilen arasındaki ilişkinin özelliği toplumun hareket kabiliyetini de belirlemektedir. Tarihi süreç içinde insan unsurunu istendik hedefler etrafında birleştirebilenler, bu topluluğa etkin bir liderlik yapabilenler, yol gösterebilenler inanılmaz başarılar elde edebilmişlerdir.

Toplumu oluşturan bireylerin tümünü tek bir değerin etrafında toplayabilmek mümkün değildir. Dolayısıyla bireyden hareketle topluma, toplumdan ortak harekete yönelen gidişte insanların tümünü derleyip toparlayabilecek bir değerden söz etmek mümkün görünmemektedir. Bu yönüyle özellikle ülkemiz açısından duruma bakacak olursak dini veya milliyeti ön plana alarak toplumsal birliği tek başına sağlayabilecek bir değerden söz edebilmek de mümkün görünmemektedir.

Dünya üzerindeki her toplumun kendi içinden gelen argümanlar aracılığı ile birliği, beraberliği, gücü, etkiyi sağlayan çok farklı toplumsal birlik sağlayıcı değerleri söz konusu olabilir. Bu yönüyle tüm toplumlar için ortak bir değer ortaya koyabilmek oldukça zor görünmektedir. Her toplumun tarihi, kültürü, içinde yaşadığı coğrafya veya çevresindeki diğer toplumlarla ilişkileri bu değerin niteliklerine etki edebilmektedir.

Buraya kadar yapılan değerlendirmeler arasında ülkenin sahip olduğu yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarından, teknolojik gelişmelerden, bilimsel çalışmalardan hiç söz edilmediği dikkati çekebilir. Ancak sosyal unsurlar maddi unsurlara göre ülkeleri, toplumları çok daha fazla etkilemektedir. Sosyal yapı ve sosyal yapıyı ayakta tutan manevi unsurlar(birey ve bireyin oluşturduğu toplumda var olan toplumsal değerler) güçlü bir alt yapıya, temele oturduğu takdirde tüm maddi unsurlara ilişkin sorunların çözümü çok daha kolay olacaktır. Manevi temelin üzerine oturan güçlü bir maddi yapı adeta karşılıklı etkileşim içinde birbirini olumlu yönde etkileyecektir. Burada manevi alt yapı mı maddi alt yapı mı demek yerine her ikisinin de karşılıklı gerekliliği üzerinde durmak çok daha önemlidir.

                                                                 Görüş ve önerileriniz için…

                                                              Ali Hikmet DEMİR

                                                              ahdemir35@gmail.com

 
Toplam blog
: 147
: 1198
Kayıt tarihi
: 26.09.08
 
 

Öğretmen olarak başladığım meslek hayatıma yönetim ve denetim konusunda aldığım yeni eğitimler sonr..