Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

06 Mayıs '08

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Toprağın Zırhı Yeşil Örtü

Toprağın Zırhı Yeşil Örtü
 


Ay' ın yüzeyinin, sadece minerâllerden meydana gelmiş bir bitki örtüsüyle, daha doğrusu, minerâl örtüsüyle kaplı olduğunu öğrendikten sonra, bitkilerin gezegenimize neler kazandırdığını daha iyi anlamamız lâzım diye düşünüyorum... Orası çıplak, perişan, insana ürküntü veren bir görüntüde... Halbuki burası insanın gözünü ve gönlünü şenlendiren rengârenk bitkiler ve çiçeklerle bezenmiştir.


Ne var ki, bu kıyaslamayı daha ileri götüremeyiz!.. Zira, Ay' da hava olmadığı için rüzgâr da yok demektir... Dolayısıyla minerâl örtüsünü aşındırarak toprak oluşturacak bir etken yoktur. Bunun yanı sıra, üstelik sudan da yoksundur. Bu koşullar altında orada, değil bitki, bir mikrobun dahi yaşama şansı olamaz.


Bundan da, bitki örtüsünün, Yer' i koruduğu sonucunu çıkarabiliriz. İşin en güzel tarafı, bu koruma eylemi kendi kendine olmakta ve kendi kendini yenilemektedir.


Bitkiler bir toprakta kök saldı mı, artık orası koruma altına alındı demektir. "Neye karşı" mı diyorsunuz? Hem rüzgâra, hem yağmura, hem de erozyona karşı tabii ki. Rüzgârlar, hele tozlu olursa, zannedildiğinden çok daha güçlü ve etkilidir. Çöllerde rüzgârların kayaları aşındırdığı, yonttuğu, zamanla parçaladığı ve yıktığı bilinen bir gerçektir. Lâkin, yapraklar ona karşı esnek ve her zaman yeni kalan bir kalkan vazifesi görürler.


Bir zamanlar Fransa' nın bir bölgesinde, kıyı kesimindeki kumlar rüzgârın etkisiyle devamlı olarak, karanın içlerine doğru ilerleyip tarlaları işgal edermiş... 60-70 metre yüksekliğindeki kum tepeleri köyleri bile tehdit etmeye başlamış... Atlas Okyanusu kıyılarının güneyinde bulunan bu bölge, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış!..


Bundan iki yüzyıl evvel bir mühendis, büyük miktarda taş parçaları serpiştirdikten sonra katırtırnağı ekerek kumları durdurmayı denemiş... Başlangıçta büyük güçlüklerle karşılaşmış... Çünkü bitkilerin bu hareketli zeminde tutması, çok uzun zaman gerektirirmiş... Ne var ki, bir bitki bir yere kök saldı mı, artık davayı kazanmış demektir. Bu yüzden o bölgede şimdi kum tepeleri, karanın içlerine doğru ilerleyemediği gibi, oraları odun ve ağaç sakızı veren bir çam ormanıyla kaplıdır.


Aslında bitkiler suya karşı büyük bir korunma aracıdır, esas bu konuda işe yararlar. Çok şiddetli bir fırtına esnasında çıplak toprağın ne hale geldiğini hiç gördünüz mü? Çamur, iri yağmur damlalarının toprakta hemen açtığı ve kısa sürede derinleştirdiği dereciklerden akmaya başlar. Denize doğru akan bu çamur, yerdeki verimli topraktır.


Neyse ki bitki örtüsü koruyucu kollarını çevresine hemen yayar da yapraklara çarpan yağmur damlalarının etki gücü azalır, daldan dala süzülür, gövdeden yere akar. Bu koruma işleminde, ağacın kökleri de önemli bir rol üstlenir... Onlar da yağmuru toprağın derinliklerine taşırlar ve böylece nemli toprağın çamur şeklinde sürüklenip gitmesine engel olurlar.


Bitki örtüsünün başka hizmetleri de vardır elbet... Bitki örtüsünün olduğu yerlerde, kuru yapraklar ve bitki kalıntıları üst üste birikerek, kahverengi bir süngere benzeyen "hümüs", ya da diğer adıyla "kara toprak" ı oluştururlar ki, bu sünger tabakası suyla iyice ıslanır. Bu durumda da en şiddetli fırtına bile bitki örtüsüyle kaplı bir toprağa zarar veremez; yağmur bitkinin, hümüs tabakasının ve toprağın içerisine işleyerek yavaş yavaş kaybolur.


Bitkilerin faydaları, bununla da kalmaz... Bitkilerin yağmurdan sonra alıkoydukları nem, aynı bitkilerin büyümesini hızlandırır. Ayrıca bu nem, toprağın üzerindeki bitki kalıntılarını çürütür, bu tabakanın bir nevi gübre haline gelmesine yol açar. Demek ki bitki örtüsü ne kadar çok olursa, o kadar iyi gelişmektedir.

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara