Töre cinayetleri ve terör restleşmesi !

Siz yaşamınızın rutininde koştururken bir genç kız Mersin’de yaşadığım sokağın 500 metre ötesin de öz ağabeyi tarafından vahşice katledildi, hem de kırk yerinden defalarca bıçaklanarak! Siz keyifle kahvenizi yudumlarken, bir ılık kış güneşine salarken kendinizi, hayatın tadına varırken bir genç kızın savunmasız bedeni toprağa düştü! Önceki gün sevdiği gençle kaçarak evlenen Hatice Fırat (20) adlı genç kız aile meclisinin aldığı kararla öz ağabeyi tarafından vahşice katledildi. Kuşkusuz bu cinayetin sadece “namus” kavramı ile algılanması ve sıradan, olağan bir olaymış yorumlanması yarın benzeri bir çok olayın daha yaşanacağını kabullenmekten gibi teslimiyetçi bir zihniyetin tezahürüne yol açmaktan öteye gitmez. Bu ve buna benzer toplumsal olayların öncesini; bu cinayetleri tetikleyen gerekçeleri bu coğrafyada yaşayan her yurttaşın iyi okuması lazım. Sıradan, klişe bir olaymış gibi algılanmamalı bu olay, bu olayın temeline iyi inildiğinde “Kürt sorununu, göçü, sosyolojik travmaların izdüşümünü, eğitimsizliği, devletin yetersizliğini, yoksulluğu görebilirsiniz” 

Bu Ülkenin bir bölgesinde 30 yıldır süren bir çatışma ve düşük yoğunluklu savaşın tetiklediği göç, kaçış, yoksulluk ve göç edilen topraklara entegre olamama sorunu olmasaydı bugün belki de Hatice Fırat’ı kaybetmeyecektik, Devletin Kürt sorununa 80 yıldır değişmeyen bakış açısı değişseydi; Haticenin kaçtığı topraklarda çatışma, kan ve göz yaşı olmasaydı belki de bugün Hatice baba toprağında, baba evinde yaşıyor olacaktı. Göç ve göçün yarattığı travmaların bedelini ne yazık ki çocuklarımız ödüyor, farklı bir kültürle yetişmiş, büyümüş ailelerin çocukları göç edilen toprakların kültürüne uyunca ne yazık ki sonu gelmez sosyolojik çatışmalar, acılar, ölümler peşinden geliyor. Peki sorumlu kim? Sorumlu ben, sen o, biz, siz , hepimiz evet Haticenin ölümünden hepimiz sorumluyuz, bu ülkenin aydınları, akademisyenleri sorumlu, taksicisi, esnafı, memuru, askeri, polisi herkes sorumlu, sorumluyuz çünkü Devletin Kürt sorununa bakış açısının değişmesine yardımcı olmadığımız için hepimiz sorumluyuz eğer devleti ayakta tutan yurttaşlarsa birer yurttaş olarak hepimiz sorumluyuz. Bu topraklarda 30 yıldır durmadan kan akıyor, inatlaşma, restleşme ve birbirini dinlememenin bedelini ödedi aslında Hatice Fırat! Elli bin insanımızı kaybettik, inadımız yüzünden elli bin insanımızı toprağa verdik, iki milyona yakın insan köyünden, kasabasından koptu, kaçtı, göç etti, o elli binin üzerine Haticeleride ekleyin ne olursunuz! 

Bu topraklarda hala çatışmadan, kandan medet umanlar aslında Haticelerin ölümüne zemin hazırladıklarının farkındalar mı sorgulamak lazım. 1 Mart tarihi itibari ile PKK’nın vaz geçtiği eylemsizlik kararına üzüleceğimize, endişeleneceğimize hala “teröristlerle pazarlık olmaz” önyargısı ile bir meydan okumaya, restleşmeye kalkışmak nasıl izah edilebilir ki? Kuşkusuz terör ve teröristle pazarlık olmaz, ölümle hiç olmaz, ama eğer olay ölümlerin, akan kanın durdurulması noktasına kilitlenirse bu topraklarda yaşayan her yurttaşın bir damla kanının bedeline paha biçilemez. Evet başka Haticelerin ölmemesi için için lütfen sizde elinizi taşın altına koyun!