- Kategori
- Anılar
Trabzon tereyağı, Amerikan süt tozuna ve yağına karşı

Trabzon tereyağı
Emperyalizme ilk başkaldırımız ilkokul çağlarında başlamıştır…
Amerikalılar ellerinde kalan ürünleri fukara memleketlere bağışlayıp günahlarının bir kısmını bağışlatmak için mi nedir bilmem, 1960’lı yıllarda ilkokullarımızda kahvaltı kampanyası başlattı.
Okullarda sabahları süttozundan mamul süt ve acayip bir yağ sürülmüş ekmek ikram ediyorlardı. Doğrusu Karadenizliler olarak margarine pek alışık bir ırk değildik. Margarinli ekmeğe bayılırdık ama fukaralıktan yiyemezdik. Onun yerine tereyağı sürerdik ekmeğimize. Şaka gibi ama o da fukaralıktan. Margarin parayla alınırdı, tereyağını ineğimiz verirdi.
Amerikalıların margarini bizim margarine pek benzemiyordu. Süt tozu da sütün lezzetini vermiyordu. Her kahvaltı saatinde sınıflara hiç de alışık olmadığımız, acayip nahoş bir koku yayılıyordu. İşte emperyalizme karşı ilk başkaldırımız o dönemlere denk gelir. Sınıflarda yükselen memnuniyetsizlik homurtuları, öğğ sesleri direnişin ilk kıvılcımlarıdır…
Amerikan yağını ve sütünü benim dışımda herkes iğrenerek, söylenerek ve zorla tüketirdi. Ben ise bayılırdım…
Amerikan usulü beslenme aylarca sürdü. Sonra program, başladığı gibi apansızın sonlandırıldı. Elde iki teneke margarin kaldı. Her biri 6-7 kilo civarında. Müdürümüz, bütün okula bölüştürmeye kalksa, herkese bir kaşık düşecek, düşmeyecek. Düşündü, taşında, okulun en muhtaç iki öğrencisine paylaştırdı. Birini bizim sınıftan İlve’ye, diğerini de bana verdi.
O koca tenekeyi ufacık kollarımla sarmaladım, okuldan iki kilometre kadar uzaktaki tepede olan evimize düşe kalka taşıdım. Bir erkek için evine bir şey götürmek ne büyük mutluluktur, bilir misiniz? Ben o hazzı ilk defa o gün tattım.
Babaannem ve dedem çok sevindiler. O yağ haftalarca idare etti bizi; kahvaltıda, yemekte… Bir tek muhlamaya kullanmadık; Trabzon tereyağından başka yağ muhlamayı mundar eder.
Bir teneffüs, sınıf öğretmenimizin İlve’yi azarladığını gördüm. Hatta biraz ileri gitmiş, kulağını olağan büyüklüğünün iki katına çıkarmıştı. Genelde öğretmenler kızlara el kaldırmaz, onların payını erkeklere paylaştırırdı; bu yüzden bir hayli şaşırdım. Besbelli mühim bir kabahat işlemişti.
Sebebini sonradan öğrendim, İlve’nin ailesi Amerikan yağını sığıra vermiş. Sanırım yala katmışlar.
Oysa ben ne de iştahla yemiştim. Bendeki damak tadına bakar mısınız, sığırınkiyle aynı…