Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Trafik çekici mafyası

Yurdumun mafya halleri bitmez. Her köşede bir fırsatçı. Kim neresinden tutsa küçük büyük demeden bir parça koparır. Ben güzel yurdumu sırtlan sürüsünün canlı canlı parçaladığı bir boğaya benzetirim bazen.

Efendim "Ne bu şiddet bu celal!" demeyin. Bakın "gören" gözlerim nelere şahit oldu dün sabah. Harem'den misafirimi yolcu ederken çok değil beş dakika arabamın başından ayrıldım. Otobüsün kalkmasını bile beklemeden arabamı bıraktığım yere döndüğümde yerinde yeller esiyordu. Kaşla göz arasında götürmüşler. Çalındı sandım. Önümde yolcu indiren taksiye sorduğumda "Bu saate hırsızlık olmaz, çekmişlerdir ağabey." yanıtını aldım. Ne bir anons, ne bir uyarı yapmadılar. Ses mesafesindeydim çünkü. Arabayı çalar gibi, sessiz ve çabucak "çekmişler". Bu ne kadar "çekmek", ne kadar "çalmak" siz karar verin. Çünkü yüklü bir bedel ödüyorsunuz. Hem de özel "mafya", pardon "sektör"e. Çünkü polisimiz anlayışlı, halden anlıyor. Ya da o saatte oruçlu oruçlu tartışmaya girmemek için "İyi o zaman hatalı park cezası kesmeyelim, sadece çekici ve otopark ücretini öde" deyiveriyor. Anında sıyrılıyor işin içinden. Ben de onun yerinde olsam belki aynı davranışı sergilerdim, yalan yok. İnsanlarla onların kötü zamanlarında çalışanlar zamanla "yeter ki uğraşmayayım, sorun benden çıksın da ne olursa olsun" bakış açısını kazanıyorlar. Neyse biz gelelim "çalınan", pardon "çekilen" arabamıza. İster istemez o taksiye binip arabanın nereye çekildiğini öğrenmek için bir ekip aradık. Az ötedeki polis otosundaki arkadaşlar Üsküdar'da bilmem ne otoparkına çekilmiş olacağını söylediler. Taksici arkadaşın "yolları bilmiyorum" ayaklarını da sineye çektikten sonra otoparka ulaştım.

Otopark inanın aracınızı "otopark"" olarak bir saniye bile emanet edemeyeceğiniz bir mekan. Hiçbir estetik, güven telkin edici en ufak bir görünüm yok. Her taraf pecmurde, ortalık darmadağın. Sadece böyle işler için kullanıldığı belli. Adı otopark yani. İstanbul'un göbeğinde nasıl böyle bir "hurdalığın" otopark olarak işletme izni aldığını da çok merak ediyorum doğrusu. Neyse efendim, ben arabamın oraya gelip gelmeyeceğini öğrenmeye çalışıyorum. Her türlü kavgaya hazır, kaybedecek pek bir şeyi olmadığı her halinden belli bir takım insanlar ortalıktalar. Bir tanesi diz çökmüş, öbürüne müjdeli bir haber veriyor:_"Bizimkiler iki araç almış, geliyorlar." Sevinci yüzünden okunuyor. Neyse efendim az sonra bizim külüstürü getirdiler. "Çalıcı" pardon "çekici" nin tepesinde. Arkasında da başka bir araç.

Polis arkadaşın yukarıda belirttiğim iyiliği sayesinde devlete bir kuruş ödemeden aracımı aldım. Ama otopark görevlisi son kuruşuna kadar "çalıcı" pardon "çekici" ücretini, arabam o otoparka park etmediği halde "otopark" ücretini aldı. "Memur arkadaşların arabasından bile alıyoruz" diye havasını da attı. Ben hiç olmazsa park cezası vermedim diye sevinerek tekrar yola koyuldum. Polis arkadaşın oruçlu oruçlu asabı bozulmadı. Otopark mafyası cebini doldurmaya devam etti.

Dönüş yolunda o "çalıcı", pardon "çekici" aracı gördüm. İştahla sağa sola bakınarak "çalacağı", pardon "çekeceği" araçlar aramaktaydı. Sessizdi yine. Bu işleri ihale edenler hangi çıkar çevrelerine neleri sunduklarının farkındalar mı acaba? Yoksa sadece gaflet ve dalalet mi durumları? Hıyanet var mı? Acı var mı acı? Kolay değil vatandaş çoluk çocuğunun nafakasını kaptırıyor böyle trafik çekici mafyalarına.

 
Toplam blog
: 68
: 644
Kayıt tarihi
: 17.11.08
 
 

1964 İstanbul doğumluyum. Bekarım. Çocuk hastalıkları uzmanıyım. Halkla İlişkiler ön lisans ve İk..