Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

25 Eylül '06

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Türbe izdihamı

İnsan hayatını düzenlemek ve onun bir ömür boyu "insan" gibi yaşayabilmesini sağlamak gibi doğal ve kutsal bir amacı olan din, bir yandan cahillerin, bir yandan onu kullanmak isteyen kötü niyetli kişilerin elinde heba olup gidiyor.

Her şeyden önce ilâhî yaratıcının kendi yarattığı kullarının hayatını düzenlemek üzere gönderdiği bir sistem, bir yol olarak algılamımız gereken dinin, akla, mantığa, doğallığa ters gelecek bir yönü olmayacağını bilmemiz gerekir.

Bu bağlamda eğer manevi bir yönümüz varsa, yaratıcıya inanıyorsak, O'ndan bir yardım umuyorsak, O yüce gücün dualarımıza karşılık bize bir fayda sağlayacağına inanıyorsak, doğrudan O'na yalvarmalı, derdimize O'na anlatmalı, isteklerimizi O'na iletmeli değil miyiz?

Ne yazık ki, dünya hayatının gerçekleri, daha doğrusu ülkemizde yaşanan çarpıklıklar, bizi öylesine etkilemiş ki, her şeye bir aracı bulmaya, resmi daireye elimizde bir kartla, tavsiyeyle gitmeye alıştığımız; yetkili kişilere doğrudan ulaşıp derdimizi anlatamadığımız için, Tanrı'ya da bir elçi aracılığıyla ulaşmaya çalışıyoruz.

Yıllar önce ölmüş bir takım insanların mezarları başında "türbe" diye dua etmenin, dilekte bulunmanın başka bir anlamı veya izahı olabilir mi?

Oysa Yaratıcımız bize şahdamarımız kadar yakın olduğunu müjdeliyor. Aslında bunu bir idrak edebilsek, her an, her şart altında Tanrı'nın bizim yanımızda, bizimle beraber olduğuna inanabilsek, ne kötülük yapabiliriz, ne birinin hakkını yiyebiliriz, ne yalan söyleyebiliriz.

Biz müslüman olurken, ya da olduğumuzu söylerken, Allah'ın varlığını, birliğini, kudretini, her şeyi bilen, işiten, gören yüce bir güç olduğunu da peşinen kabullenmiş oluyoruz. Ama buna rağmen "kimse görmeden" "kimse duymadan" bazı şeyler yapabiliyoruz, daha doğrusu yapabildiğimizi zannediyoruz.

Başta söylediğim gibi din, maalesef bugün daha çok cahil kesimlerde ön plana çıkmaktadır. Dini tam olarak algılayamayan, Allah'a inanmanın ne anlama geldiğini bilmeyen bir insan, kalabalıkların peşine takılarak bir türbeye gidebilir, bir ağaca çaput bağlayabilir, bir mum yakabilir.

Benim asıl anlayamadığım, on bir ay boyunca, dini çarpıklıklara karşı çıkan, hatta bazan karıştırıp gerçek dini değerleri bile bu bağlamda tiye alan basın yayın organlarının, Ramazan gelir gelmez türbelere, oraya gidenlere ve oralarda yapılan saçmalıklara yer vermesidir.

Ramazanın ilk gün haberleri arasında bir "Oruçbaba Türbesi" haberi olmasa olmaz sanki...

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara