- Kategori
- Güncel
Türk baharı
Plana 11/09/2001 de start verildi. 50 yıllık gidişata bakılıp, 50 yıl sonra kuvvetle muhtemel oluşacak pastadan pay alım oranları batı aleyhine bir durum gösteriyordu. Buna bir şekilde müdehale edilmeliydi. Pastanın hatırı sayılır bir kısmı Çin'e gidecekti ve bu durum bir şekilde önlenmeliydi. Batının elindeki güç asası, artık zaptedilemiyordu. Bu asayı kaybetmek, hanedanın sonu demekti. Ne yapmak gerekiyordu? ABD tüm gücüyle bulunduğu kıtadan çıkıp, Asya'daki ileri karakollarını güçlendirmeliydi. Güçlendirmeliydi ki, 20 yıl sonra pasta Asya'ya kaymaya başladığında orda olabilsin.
Bunun birinci adımı, fiziksel bir nedendi. 11 Eylül bu nedeni sağladı. ABD fiziksel olarak Asya'ya yayıldı. Ancak görüldü ki, askeri yönden yayılmanın maliyeti çok yüksek ve dünyada tepki çeken bir taktikti. Bu şekilde, gidilen yer de fazla kalınamaz ve nefret tohumları yeşerecekti.
Planın ikinci kısmına geçildi. Yani ekonomik yönden bir eylem. Ülkelerin iç yapısını bozacak ve kaoslar yaratabilecek bir eylem. Aralarında göstermelik kurban seçildi. Lehman Brothers bu zorlu göreve talip oldu ve batırıldı. Böylece global ekonomik krizinde, ilk startı verilmiş oldu. Lehman Brothers'ın bugün iflas korumadan çıktığını hatırlatırım. Dünya ticareti durma noktasına geldi. Artık bu krizin peşinden siyasi manevralar daha rahat yapılabilirdi. Çünkü insanlar psikolojik olarak, geçim derdine düştü ve içinde bulundukları sıkıntılı durumdan bir şekilde sıyrılmak istiyorlardı.
Ülkelerdeki ekonomik kriz tüm hücrelere yayılınca , çok aşamalı planın üçüncü aşamasına geçildi. Bu aşamadan önce, bazı ülkeler uyarıldı. Gerekli düzenlemelerin yapılması beklendi. Türkiye'deki açılımlar gibi. İslam dünyasında, planın uygulanabilmesi için yönetiminin değişmesi gereken ülkelerde, eski yönetimin yerine gelecek olan yeni yönetimlerin meyil edebileceği batı modeli gerekiyordu. En güzel model de Türkiye idi. İyi ama dikkatler Türkiye'nin üzerine nasıl çekilecekti? Davos görüşmesi ve One Minute çıkışı, bunu sağladı. Türkiye, İran maçının başladığı gün olarak da sayabiliriz bu tarihi.
Çin'e giden yol, Libya'dan başlar, Suriye'den ve İran'dan geçer, Rusya'da genişler ve nihayet bulurdu.Libya'dan başlandı. Mısır görüntüsü verildi ve Suriye'ye kadar geldi. Ancak bu arada hesaplanamayan bir şey vardı ya da yanlış hesaplanan , bu plana Rusya ve ondan önce İran'ın tepkisi nasıl olacaktı? Rusya belirli tavizleri aldıktan sonra geçin yol sizin diyecek miydi?
Türkiye olarak, çok hassas ve dikkat edilmesi gereken bir zaman aralığından geçiyoruz. Uygulanmakta olan bu planın, çok hassas bir dönemine geldik. Türkiye şunu çok iyi biliyor. Bu plan uygulayıcıları tarafından, birçok bedel gözönüne alınarak buraya kadar başarıyla uygulandı. Bu saatten sonra da Esed rejimine eyvallah deyip duracak hali yok. Suriye'de bir değişim olacak, bari bu değişim bizim kontrolümüzde veya etkin bir şekilde bulunduğumuz bir pozisyonda olsunki maçı kendi sahamızda oynamak zorunda kalmayıp ,deplasmanda yada rakip takımın yarı sahasında topu çevirelim.Yalnız gelinen durum, çok farklı bir boyut kazandırdı bu planın işleyişine, adeta farklı bir görünüm kazanma ihtimalide epey bir yüksek. İran, Rusya, Çin üçlüsünün tepkisi beklenenden daha farklı oldu ve ibre kırmızıya iyice yaklaştı. Bu planın işlemesi için bir yerde kırılma olacak gibi ve basınç Türkiye ile Suriye arasında yükseliyor. Tıkanan bu süreçi tekrar yoluna koymak bir hayli zor bir seçim gerektiriyor. Çünkü gelinen durum neticesinde, Suriye ile arası bozulan ülke Türkiye oldu. Suriye yüzünden arası diğer iki komşusuyla da, İran ve Irak'la da ilişkiler pamuk ipliğine bağlı hale geldi. Öte yandan Rusya ile de, bu işleyişten öte bir sertlik havası mevcut. Yarın öbür gün, Esed rejimi kaldığı takdirde, komşularımızla ilişkilerimiz ne hale gelecek? Doğuyu tamamen kaybetme riskimiz yükseliyor. Mevcut yönetimlerin tepkisi bize karşı hiç de iyi değil ve bunda bizim uygulamış olduğumuz politikaların sebep olma oranı epey bir yüksek.(Devam edecek)