- Kategori
- Futbol
Türk futbolu nereye koşuyor?
2014 Dünya Kupasına katılma şansımızı Macaristan beraberliği ile iyice mucizeye bıraktıktan sonra yine kendi dertlerimize son hızla giriş yaptık. Macaristan maçının yankıları artık yerini R.Madrid-G.Saray maçına bıraktı bile. Türk futbolu genel anlamda dibi görmeye büyük bir hızla ilerlerken iki takımımızın Avrupada son sekize kalmaları tek avuntumuz oldu. Abdullah Avcı'nın istifasını isteyenler bile 2 günde yeni konulara daldılar. Türk futbolu aslında hiç bir zaman tavan yapmamıştı. Biz kendimizi sürekli olarak anlık başarılarla dev aynasında görmeye alıştığımız için sanki her sene Avrupa kupalarında takımlarımız çeyrek yarı finaller oynuyormuş, Milli takımımız her büyük turnuvaya direkt katılıp en az çeyrek final görüyormuşuz gibi konuşanlar artık bir sussalarda herkes işini yapsa.
Milli takımımızın başına Hiddink gibi bir dünya devi geldi sonuç hüsran oldu. İlla içimizden olsun kim olursa olsun dediler İBB'nin başında sadece Fenerbahçe ve Beşiktaş galibiyetleri görmüş Abdullah Avcı'yı getirdiler şimdide kariyeri yok diyorlar. Göreve geldiğinde Abdullah Avcı'nın kariyerinin bu kadar olduğunu bilmiyor muydunuz? İş işten geçtikten sonra akıl veren çok olur. Abdullah Avcı Avrupada adını duyduğu her gurbetçiye Mesut Özil görmüş gibi sarılınca sonuç ortada. Ne Sercan, ne Mevlüt, ne Kerim bugün ligimizde oynayan Ahmet İlhandan, Serdar Azizden fazlası olan futbolcular değil. Takımın en iyisi Alper'i çıkarıp Hamit'i oyuna alan bir hoca anca İBB'yi çalıştırabilir. Milli takımın hocasının görevine devam edeceğini açıklayan Yıldırım Demirören acaba şu anda Fatih Tarim boşta olsa ne yapardı. NE yapacak apar topar 5. Terim dönemi başlardı. Başarı için istikrar diyenler takımın gençleşmesini isteyenler Terim ile bir mucize beklerlerdi. Abdullah Avcı'nın en büyük şansı Fatih Terim'in dolu olmasıdır.
Türk Futbolunu yönetenler maalesef kişisel çıkarlarını önde tuttukları için bugün FIFA sıralamsında 204. olan Andorrayı 2 tesadüfü gol ile ite kaka yenebiliyoruz. Başarı için en alt kademeden başlayarak görev alacak hocaların en az 5 yıllık sözleşmelerle ve çok büyük tazminatlarla sözleşme yapılması gerekir. Yoksa Tolunay Kafkas gibi Trabzon yenildikten sonra futbolcular daha duştan çıkmadan Trabzonspor'un teknik direktörü olurlar. Tabi milli takım nasıl olsa sadece bir araç olarak görülüyor. Boşta kalan eski milli futbolculardan federasyonda dayısı olanlar herhangi bir göreve getirilip çok önemli paralar alarak ceplerini doldururken iyi bir teklif gelince hoop diye kaçabiliyorlar. Biliyorlar ki orada da başarısız olrlarsa yine milli takıma dönebilecekler.
UEFA yetkililerinin dün TT Arena'nın sahasını inceledikten sonra MİY maçının başka sahada oynanmasının iyi olacağını söylemelerinden sonra beklenen hamle bugün geldi. G.Saray MİY maçının ileri bir tarihe ertelenmesi talep etti. UEFA maçı başka yerde oynayın diyor bizimkiler oynamayalım diyorlar. Çünkü biliyorlar ki Madridde alıncak farklı bir yenilgiden sonra moral bozukluğu ile MİY maçında puan kaybı yaşanabilir. Yine biliyorlar ki Madridden avantajlı bir skorla dönülürse rehavetten yine puan kaybı yaşanabilir. Fenerbahçe perşembe günü Plezen maçını oynuyor milli maç arası olmasına rağmen lig maçı Pazartesi gününe alınmıyor hemde ilk milli maçımız Andorra gibi basit bir rakip olmasına rağmen. Eğer TFF bu erteleme talebini kabul ederse ligimiizin ne kadar adil olduğunu bir kez daha göreceğiz.